Türkiye Ziraat Odaları Birliği

Vatan Hürriyet Ekmek

ZOBİS
ZOBİS
Türkiye Ziraat Odaları Birliği > Haberler > TZOB’un 2006 yılı tarım değerlendirmesi Tarımda 2006 Yılı

TZOB’un 2006 yılı tarım değerlendirmesi Tarımda 2006 Yılı

TZOB’un 2006 yılı tarım değerlendirmesi Tarımda 2006 Yılı


2006 yılında önemli bazı ürünlerin üretimleri azalmıştır. Tarımda ilk 9 aylık dönem için %1.2 gerileme olduğu belirlenmiştir.
2006 yılı on aylık döneminde; tarım ürünleri ithalatı %11 artarken, ihracatı %1,5 artmıştır.
Tarımdaki istihdam 2006 yılında da azalmaya devam etmektedir. Tarım destekleri için ayrılan bütçe yeterli değildir. Halen 1 milyondan fazla çiftçi, 10 milyon hektara yakın tarım arazisi desteklerinden yararlanamamaktadır.
2006 yılında, Nisan ve Mayıs ayları dışındaki aylarda tarım fiyatlarındaki artışlar enflasyonun altında kalmıştır.

Temel tarım ürünleri fiyatlarında 2006 yılı ortalaması olarak %2.4 artış olurken, girdilerdeki artış ortalama %15.8 olarak belirlenmiştir.
Çiftçinin başta mazot ve gübre olmak üzere tarımsal girdi alım gücü düşmüştür.
Tarım Satış Kooperatifleri finans sıkıntısı yüzünden pazarda etkin olamamıştır.
AB'den damızlık hayvan ithalatı gündeme getirilmiştir.
2006 yılında meydana gelen don, dolu afetinin çiftçilerimize zararı yaklaşık 382 milyon YTL'dir. Ayrıca sel felaketleri olmuştur.
AB, Gümrük Birliği ile ilgisi olmayan Tarım ve Kırsal Kalkınma, Balıkçılık başlıklarını da askıya almıştır.
Milli Gelir-Tarımsal Katma Değer
2006 yılının ilk dokuz aylık döneminde GSMH %5.7 büyümüştür. Tarımda ise aynı dönemde %1.2 gerileme görülmüştür.
Hayvancılık sektöründe %3 dolayında bir üretim artışı hesaplanmıştır. Buna rağmen başta hububat olmak üzere, önemli bazı ürünlerin, bazı meyvelerin ve sebzelerin üretimindeki düşmeden dolayı tarımda gerileme ortaya çıkmıştır.
Bu durumda 2006 yılında tarımda bir büyüme olması zor görünmektedir. İstikrarlı bir gelişme sağlanamadığı için son yedi yılda (1998-2005) tarımda sadece %3.5 büyüme meydana gelmiştir.
TÜİK'in 2006 yılına ait tahminlerine göre, geçen yıla oranla;
• Buğday üretimi %7 düşmüştür.
• Mısır üretiminde %8,3'lük bir azalma olmuştur.
• Tütün üretimi %13 düşmüştür.
• Şeker pancarında üretim %4,5'lik bir düşüş göstermiştir.
• Pamuk üretimi %7,14 oranında artarak 2.400.000 tona yükselmiştir
• Geçen yıl 1.200 ton olan kanola üretimi 2006 yılında 13.000 tona yükselmiştir.
• Ayçiçeği rekoltesi %9'luk artışla 975.000 tondan 1.060.000 tona yükselmiştir.
• Nisan ayındaki dondan dolayı üretimler üzümde %4.2, kayısıda %54, armutta %12, elmada %19 azalmıştır.
• Zeytinde var yılı olduğu için rekoltede %37.5 gibi önemli bir artış beklenmektedir.
• Genel olarak sebzelerde ürün gruplarına göre artış ve azalışlar olmakla birlikte çok büyük bir değişim gözlemlenmemektedir.
• Çay üretimi %11 oranında düşerek, 1.059.000 tona gerilemiştir
Dış Ticaret
2006 yılı on aylık döneminde;
- Tarım ürünleri ithalatı %11 artarak yaklaşık 6 milyar dolar olmuştur.
- Tarım ürünleri ihracatı %1,5 artarak 6.7 milyar dolara ulaşmıştır.
Tarımsal İstihdam
2005 yılında %34'den %29.5'e düşen tarımdaki istihdam, 2006 yılında da azalmaya devam etmektedir. Tarımda çalışanların sayısı Eylül ayında 6 milyon 563 bine (%28.4) gerilemiştir.
Tarımda Destekleme Bütçesi
Tarım destekleri için 2006 yılında ayrılan 4 milyar YTL, ihtiyacı karşılamadığı için ödemelerin 5 milyar YTL'ye yaklaşacağı anlaşılmıştır. Buna rağmen verilen prim, gübre, mazot, kredi destekleri, ihtiyacı karşılamaktan uzaktır. Bu yıl uygulanması gereken prim miktarları pamukta 61 Ykr/kg, ayçiçeğinde 29 Ykr/Kg, zeytinyağında ise 87 Ykr/kg'ken, açıklanan miktarlar pamukta 29, ayçiçeğinde 20, zeytinyağında ise 11 Ykr'tur.
2007 yılında tarım sektörünü destekleme bütçesi, GSMH'nin binde sekizi kadar bir payla 5,2 milyar YTL olarak belirlenmiştir.
Ülkemizde tarım destekleri Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) üzerinden verilmektedir. Ancak her çiftçi Çiftçi Kayıt Sistemine dahil olamamaktadır. Yıllarca ecri misil ödeyerek Hazine arazilerini işleyenler ve varislerin bir araya gelmesi mümkün olamadığından veraset intikalini yaptıramayanlar bu sisteme dahil olmayıp desteklerden faydalanamamaktadır. Halen tarım alanlarımızın 16,6 milyon hektarı kayda girmiştir. ÇKS'de kayıtlı çiftçi sayısı ise 2,77 milyondur. Halbuki ülkemizde 4.1 milyon çiftçi ailesi, 27 milyon hektara yakın bir arazide tarım yapmaktadır.
Türkiye son yıllarda ayırdığı kaynaklarla ne tarımını rekabetçi bir yapıya kavuşturabilir, ne de müzakere aşamasına geldiği AB'ye uyum sağlayabilir.
Enflasyon
Üretici fiyatları indeksine (ÜFE) göre 2005 yılında 12 aylık (yıllık) rakamlara göre tarım fiyatları Aralık ayı hariç tüm aylarda genel enflasyonun gerisinde kalmıştır.
2006 yılında da durum farklı değildir. Nisan ve Mayıs ayları dışındaki aylarda tarım fiyatlarındaki artışlar ÜFE'deki artışların altında kalmıştır. Kasım ayı itibariyle 12 aylık fiyat artışları tarımsal ÜFE'de %5.43 iken toplam ÜFE'deki artış, %11.67 olarak gerçekleşmiştir.
Bu durum gösteriyor ki 2006 yılında çiftçilerimizin sattığı ürünlerin fiyatları, satın aldığı malların fiyatlarından daha az artmış ve genelde satın alma güçleri gerilemiştir. Başka bir ifadeyle enflasyonla mücadelede tarım, fedakarlık gösteren kesim olmuştur.
Ürün-Girdi Fiyatları
Son yıllarda tarımın, çiftçilerimizin en önemli sorunlarından birisi üretim maliyetlerinin yüksekliğidir. Özellikle girdi fiyatlarının ürün fiyatlarına göre daha hızlı artması maliyetlerin artmasına, buna karşılık çiftçilerimizin gelirlerinin ve satın alma güçlerinin azalmasına yol açmaktadır.
Temel tarım ürünleri fiyatlarında 2006 yılı ortalaması olarak %2.4 artış olmuştur. Bu ürünlerin üretimde kullanılan girdilerdeki fiyat artışı ise ortalama %15.8 olarak belirlenmiştir.
Çiftçilerimizin feryadının sebeplerinden en önemlisi bu durum, çiftçilerimizin destekleme ihtiyacını artıran sebeplerin başında gelmektedir. Ürün-girdi fiyatları arasında artan bu açıklığı azaltıcı politikalar etkin bir biçimde uygulanmalıdır.
Çiftçinin Satın Alma Gücü
Çiftçinin iki önemli girdisi olan mazot ve gübreye göre yaptığımız satın alma gücündeki hesaplara göre 2006 yılında;
Fındıkta %52, pamukta %1, şeker pancarında %19,7, buğdayda %4,3, ayçiçeğinde %13,3 mazot alım gücü düşerken mısırda %20,3 artmıştır.
Gübre alım gücünde de benzer durum görünmektedir. Fındıkta %54,1, pamukta %5,1, şekerpancarında 23,2, buğdayda %8,4, ayçiçeğinde %17 gübre alım gücü düşerken mısırda %15.1 artmıştır.
Bazı Ürünler
Narenciyede son üç yıldır üretici, maliyetin altında ürün satmak zorunda kalmıştır. Halen narenciye fiyatları 20 YKr/Kg'a kadar gerilemiştir.
Bu yıl hububatta özellikle buğdayda 2005 yılına göre fiyatlarda bir artış olmuş ancak, bu artışlar, fiyatları sadece 2003 yılı seviyesine getirmiştir.
Pamukta bu yıl üretim ve ekim alanlarında bir artış söz konusudur. Ancak özellikle Ekim sonu ve Kasım ayında yağan yağmur ve arkasından yaşanan sel, pamukta fiyat düşmelerine sebep olmuştur.
Şeker pancarında her yıl fiyat ve kota biraz daha düşmektedir. 2006 yılı pancar fiyatları %10 düşürülmüştür. Kamunun elindeki fabrikalarda kota her yıl biraz daha düşmektedir. 2006 yılında kota yaklaşık %6,3 oranında azalarak 7,2 milyon tona kadar gerilemiştir. Üreticimizi haksız rekabetten kurtarmak için şeker kaçakçılığının önlenmesi gerekmektedir.
Tarım Satış Kooperatifleri, finans sıkıntısı yüzünden etkin bir faaliyet gösterememişlerdir.
2005-2006 sezonunda ortalama 752 dolardan ihraç edilen fındık halen 456 dolar civarındaki bir fiyatla ihraç edilmektedir. Bugünkü durumda fındık piyasa fiyatları 2.90-3.10 YTL'dir. TMO alımlarında üreticinin eline kilogramda net 3.60 YTL geçmektedir. Fındık tüccarlarının TMO'yu kendi depoları gibi görerek TMO'nun elindeki fındığa güvenmeleri piyasaları olumsuz etkilemektedir. Piyasa şartları bu şekilde devam ederse bu sene yapacağımız fındık ihracatıyla elde edeceğimiz gelir önceki sezonun yarısı kadar olabilecektir.
Deli Dana Hastalığı ve Damızlık Hayvan İthalatı
Türkiye, 1990 yılında deli dana hastalığı çıkan ülkelerden her türlü canlı hayvan ve hayvansal ürün ithalatını yasaklamıştır.
Son zamanlarda hayvancılık sektöründe büyük ölçekli işletmelerin kurulmaya başlanması bu yasağın delinmesi girişimlerini de beraberinde getirmiştir.
Böyle bir isteğin yerine getirilmesi, gerek ülke hayvancılığını gerekse tüketici olarak insanlarımızın sağlığını riske sokmak anlamına gelmektedir. Bu nedenle deli dana hastalığı çıkan bir ülkenin herhangi bir yerinden, hiçbir koşulda damızlık hayvan ithalatı yapılmamalıdır.
Elektrik Borçları ve Fiyatları
Üreticilerimizin elektrik borçlarının yeniden yapılandırılmış ancak bu uygulamadan tarımsal sulama abonesi üreticilerimizin %30'u faydalanabilmiştir. Helen üreticilerimiz sanayicilere göre %11 oranında daha pahalı elektrik kullanmakta; seralar ile hayvancılık işletmelerinde kullanılan elektrik enerjisine, ticarethane ve yazıhane tarifesi uygulanmaktadır. Tarımda kullanılan elektriğe indirimli tarife uygulanmalıdır.
Katma Değer Vergisi (KDV)
Çiftçilerimizin tarımsal üretim için kullandıkları önemli altı girdi için toplam harcaması 15 milyar YTL'dir. Çiftçilerimizin girdi harcamaları için ödemiş olduğu Katma Değer Vergisi ortalama 2.1 milyar YTL olmuştur.
Katma Değer Vergisi (KDV), tüketicilerin ödemiş olduğu bir vergi olmasına rağmen, üretici kesimler arasında sadece çiftçiler, üretimde kullanmış oldukları girdiler için Katma Değer Vergilerini kendileri ödemek zorunda kalmaktadırlar. Bu haksızlığın giderilmesi için ilaç, gübre, tohum, mazot, elektrik ve yem girdilerinde ödenen Katma Değer Vergisi oranları düşürülmeli veya çiftçilerimize iadesi sağlanmalıdır.
Doğal Afetler
2006 yılında meydana gelen don, dolu afetinin çiftçilerimize zararı yaklaşık 382 milyon YTL'dir. Ayrıca büyük sel felaketleri olmuştur. Geçmiş yıllarda yaşanan afetlerden toplam 325 milyon YTL tutarındaki zararlar da halen ödenememiştir.
Tarımda meydana gelen doğal afetlerin telafisi 5363 sayılı Tarım Sigortaları Kanunu ve Tabii Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak Yardımlar Hakkında 2090 sayılı Kanun çerçevesinde mümkün olabilmektedir.
Tarım sektöründe, doğal afetlerin verdiği zararların telafisinde Tarım Sigortaları Kanunu ile 2090 sayılı Kanun birbirini tamamlayıcı görev üstlenecektir. 2090 sayılı Kanun değiştirilmelidir. Bu suretle, yardıma hak kazanmada tüm tarımsal varlık yerine ürün bazındaki zararın kriter olarak dikkate alınması sağlanmalı, ayrıca kaynak sorunu da çözülmelidir. Tarım Sigortaları uygulaması da hızlı bir biçimde genişletilerek, daha çok ürün ve riskin sigorta kapsamına alınması sağlanmalıdır.
AB ile İlişkiler
2006 yılı AB ile ilişkiler açısından başarılı geçmemiştir. Çünkü alınan bir kararla AB Konseyi, 8 başlıkta müzakereleri askıya almış, açılacak diğer başlıkların kapanmasını da şarta bağlamıştır.
AB, bu kararıyla Türkiye'ye haksızlık yapmıştır. Müzakere sürecinin Kıbrıs sorunu ile ilişkilendirilmesi, bu konunun yeni bir kriter gibi ortaya konulması, ayrıca 8 başlık içinde Tarım ve Kırsal Kalkınma, Balıkçılık gibi Gümrük Birliği anlaşmasıyla ilgisi olmayan başlıkların da askıya alınan konular arasında sayılması çok açık bir haksızlık ve adaletsizlik örneği olmuştur.