Türkiye Ziraat Odaları Birliği

Vatan Hürriyet Ekmek

ZOBİS
ZOBİS
Türkiye Ziraat Odaları Birliği > Haberler > Bayraktar, “süt ihracatı”nı değerlendirdi…

Bayraktar, “süt ihracatı”nı değerlendirdi…

-Bayraktar, “süt ihracatı”nı değerlendirdi…
-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:
-“AB ülkelerine süt ihracatı süt sektörümüz için
önemli bir adımdır”
-“Bu kararla, yıllık ihracatı 225 milyon dolardan
fazla olan süt sektörünün ihracatı artacak, ürün
yelpazesi genişleyecektir”
-“Bu sevindirici gelişmeyle birlikte ülke içi gerçeklerin de
hatırlanması gerektiğini düşünmekteyiz”
-“Öncelikli hedefimiz iç piyasada istikrarın oluşturulması,
sütü üreten çiftçilerimize hak ettikleri gelirin sağlanması
olmalıdır”
-“Süt sektöründe ‘kazan kazan’ politikası yoktur. Kazanan
sütü işleyen kesim, kaybedense üreticilerimizdir”
-“Eğer bu bir gemiyse ve yeni hedeflere yelken açmışsa,
bu geminin en önemli aktörü olan çiftçilerimizin de mutlu
olması, üretim için gayretlendirilmeleri, teşvik edilmeleri
gerekmektedir”
-“Yem fiyatlarının yükselmesi üreticileri tedirgin etmekte,
üretimin sürdürülebilirliğini riske sokmaktadır”
-“Bugün itibarıyla çiğ sütün fiyatı hala belirlenememiştir;
fiyatın, dış pazar hedefleri de dikkate alındığında, üretimi
sürdürebilecek seviyede olması büyük önem arz etmektedir”
-“Süt maliyeti 1 lira düzeyindedir. Çiğ süt fiyatı 1 TL'nin
üzerinde olmalıdır”

Ankara – 03.04.2013 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Avrupa Birliği (AB) ülkelerine süt ihracatına başlanmasını ve konuyla ilgili mevzuatın yürürlüğe girmesini değerlendirdi; “Bu karar, süt sektörümüzün AB pazarında rekabet etmesi, bu sayede gelişerek dünya pazarlarında güçlü ve önemli bir aktör olması için atılmış önemli bir adımdır” dedi.
Bayraktar, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, bugün itibarıyla süt sektörünün yıllık bazda 225 milyon dolardan fazla ihracatının söz konusu olduğunu vurgulayarak, Türkiye’nin, dünyanın birçok ülkesine, peynirden yoğurda, süttozundan, tereyağı ve dondurmaya kadar çok sayıda ürün ihraç ettiğini anımsattı.
Alınan bu kararla hem ihraç edilen ürün yelpazesinin genişlemesi hem de dış ticaret hacminin artmasının söz konusu olduğunu bildiren Bayraktar, şöyle devam etti:
“Faaliyette bulunan diğer firmalarımızın da kalite standartlarını artırmalarıyla birlikte ilk etapta ihracat izni alan 6 firmamızın arasına katılması, bu sürece katkı sağlayabileceği gibi, oluşacak rekabetle birlikte hem kalitenin hem de iç üretim hacminin artması mümkün olabilecektir.

-Ülke içi gerçekler de hatırlanmalı...-

Bu sevindirici gelişmeyle birlikte ülke içi gerçeklerin de hatırlanması gerektiğini düşünmekteyiz. Öncelikli hedefimiz, iç piyasada istikrarın sağlanması, sütü üreten çiftçilerimize hak ettikleri gelirin sağlanması olmalıdır. Eğer bu bir gemiyse ve yeni hedeflere yelken açmışsa, bu geminin en önemli aktörü olan çiftçilerimizin de mutlu olması, üretim için gayretlendirilmeleri, teşvik edilmeleri gerekmektedir.
Son yıllarda sanayicilere dünya fiyatlarından süttozu almaları için ciddi oranlarda teşvik verilmesi, okul sütü ile ekstra talep yaratılması gibi uygulamalar Hükümetimizin sanayici açısından, hayvancılığa verilen destekleri artırması ise üreticilerimiz açısından önemli adımlar olarak değerlendirilebilir. Bunun yanında bizim de çok önemsediğimiz ve her platformda talep ettiğimiz, süt piyasasını düzenlemek üzere Et ve Balık Kurumu’nu Et ve Süt Kurumu haline getirmek için atılan adım da sektör açısından önemli gelişmelerdir.
Fakat bütün bu gelişmelere rağmen sektörde şu an üretici açısından olumsuz bir hava söz konusudur.”

-Yem fiyatları risk…-

Yem fiyatlarının yükselmesinin üreticileri tedirgin ettiğine, üretimin sürdürülebilirliğini riske soktuğuna işaret eden TZOB Genel Başkanı Bayraktar, sütte, üreticinin yem alım gücünün çok önemli bir konu olduğunun altını çizerek, şunları kaydetti:
“Bundan dolayı süt/yem paritesi çok önemlidir. Bilim adamlarımız süt sığırcılığında süt/yem paritesinin 1,5’in altına düşmemesi, 2 civarında seyretmesi gerektiğini belirtmektedirler. Yani üreticimizin süt üretiminden para kazanabilmesi için 1 kilogram süt sattığında en az 1,5 kilogram yem alabilmesi gerekir.
Türkiye’ye bakacak olursak; paritenin genelde 1 ve 1,2 arasında değiştiği, bazı zamanlarda 1'in de altına düştüğü görülmektedir. 2012 yılı yem fiyatlarının aşırı yükselmesi üreticilerimizde tedirginlik yaratmıştır. Geçen bir yılda yem fiyatları arpada yüzde 26,5 kepekte yüzde 22,5 ayçiçeği tohumu küspesinde yüzde 87,0 süt yeminde yüzde 25,7 mısırda ise yüzde 7,5 oranında artış göstermiştir. Şu an için ne yazık ki parite 1'in altında seyretmekte, üretimin sürdürülebilirliği için bir tehdit oluşturmaktadır.”

-Süt maliyeti 1 lira düzeyindedir-

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanımız Mehdi Eker’in yaptığı açıklamada, süt-yem paritesinin 1,3 olması yani 1 kilogram sütle 1,3 kilogram yem alınması gerektiğini ifade ettiğini belirten Bayraktar, şöyle devam etti:
“Ama ne yazık ki şu an 1 kilogram süt satan üreticilerimiz çoğu yerde yaklaşık 850 gram yem alabilmektedirler. Sektör taraflarının katıldığı toplantılarda da belirlenen 1 litre sütün maliyeti 1 liranın üzerindedir. 2008 yılında yaşadığımız krizin bir benzerini yaşamak istemiyorsak süt fiyatları mutlaka taraflarca belirlenen maliyeti dikkate alarak açıklanmalıdır. Süt maliyeti 1 lira düzeyindedir. Çiğ süt fiyatı üretimin sürdürülebilirliği açısından 1 liranın üzerinde olmalıdır.
Süt sektöründe ‘kazan kazan’ politikası yoktur. Kazanan sütü işleyen kesim, kaybedense üreticilerimizdir.
Ülkemizde ne yazık ki üretici süt fiyatları arttığında birçok kesim itiraz ediyor, buna karşılık kutu süt, peynir, yoğurt gibi süt ürünlerinin perakende fiyatları arttığında kimsenin sesi çıkmıyor. Bu da üzerinde düşünülmesi gereken önemli bir husustur.

-Nisan ve Mayıs’a dikkat…-

Sütte yakın zaman tehlikesine dikkat etmek gerekmektedir. Ülkemizde Nisan-Mayıs gibi mevsimsel üretim artışlarının yaşandığı döneme yaklaştıkça üreticilerimizde sürekli bir tedirginlik yaşanmaktadır. Çünkü bu dönemde mevsimselliğe bağlı sütteki artış süt fiyatlarının düşmesiyle kendini göstermekte, yem fiyatlarındaki artışla birlikte ciddi maliyet baskısıyla karşı karşıya kalan üreticiler sürdürülemez üretim nedeniyle hayvanlarını kasaba sevk etme ve üretimden vazgeçme durumunda kalmaktadırlar.
Nisan ayında yeniden fiyatların belirlenecek olması bu açıdan çok önem arz etmektedir. Bilindiği üzere 2008 yılında da buna benzer bir kriz yaşamıştık. O zaman yem fiyatları bugünkü gibi yükselmiş, süt fiyatları düşürülmüş, yüksek maliyet-düşük fiyat kıskacında kalan üreticiler sürdürülemez fiyatlar neticesinde hayvanlarını kasaba sevk etmiş, o zaman yetkililer tarafından verilen bilgilere göre de 1 milyona yakın damızlık hayvan mezbahalarda kesilmişti. Netice de damızlık hayvan kesimleriyle birlikte et krizi baş göstermiş, ithalat kapıları açılmış ve hala da ithalat kapısı kapatılamamıştır. Bu krizin sadece hayvan ve et boyutuyla bize maliyeti 3 milyar doları bulmuş hatta geçmiştir.”

-“Çiğ süt fiyatı hala belirlenemedi-
Bugün itibarıyla çiğ süt fiyatının hala belirlenemediğini, yapılan toplantılardan da bir sonuç alınamadığını belirten Bayraktar, belirlenecek fiyatın, AB'ye ihracat onayı alan firmalar bazında ülkemizin dış pazar hedefleri dikkate alındığında, üretimi sürdürebilecek seviyede olmasının büyük önem taşıdığını vurguladı. Bayraktar, “Fiyat düşürülme eğilimlerinin olması ya da üretim maliyetlerinin altında bir fiyatın belirlenmesi, belirlenene bu hedefe ters düşeceği gibi, geçmişte yaşananlardan hiç ders çıkarılmadığı anlamına gelecektir ki, bu durumda kaybeden ne üretici ne tüketici ne de sanayici olacaktır. Kayıp ülkece yaşanacaktır. Süt üreticileri olarak beklentimiz, hem sanayicilerimizin hem de üreticilerimizin neticede ülkemizin kazanmasıdır. Bu fırsatın ve oluşan rüzgarın küçük hesaplarla tersine çevrilmemesi gerekmektedir” değerlendirmesinde bulundu.