“Kahverengi kokarca zararlısı stratejik öneme sahip fındıkta son yılların en önemli sorunu haline geldi”

“Kahverengi kokarca zararlısı stratejik öneme sahip fındıkta son yılların en önemli sorunu haline geldi”

“Kahverengi kokarcanın verdiği zarar üreticilerimizi mağdur ediyor. Bu durumla topyekun mücadele edilmelidir.”

“Kahverengi kokarca ekonomik tehdit haline geldi”

“Çiftçilerimiz ilaç fiyatlarının yüksekliği nedeniyle mücadele edemiyor”

“Kahverengi kokarca sadece fındıkta değil 300’den fazla üründe zarara neden oluyor”

“Kahverengi kokarca yok olana kadar bu mücadele devam etmelidir”

“Kokarca zararlısı bahane edilerek piyasada fındık fiyatları aşağı çekildi”

 

ANKARA- 23.11.2024- Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, kahverengi kokarcanın fındık ve diğer tarımsal ürünlere verdiği zararları ve yapılması gerekenleri yaptığı görüntülü basın açıklamasıyla değerlendirdi.

“Dünya fındık üretiminden aldığımız pay giderek azalsa da ülkemiz dünya fındık üretiminin yüzde 64’ünü gerçekleştirerek hala liderliğini sürdürüyor” diyen Bayraktar, açıklamasını şöyle sürdürdü;

“Fındık ürününde dünyada tekel konumundayız. Ürettiğimiz fındığın yüzde 85’ini ihraç ederek küresel fındık ihracatının yüzde 50’sini karşılıyoruz. Bu durum ülkemizi dünya fındık üretiminde ve ihracatında ilk sıralara taşıyor. Ancak üreticilerimizin çilesi bitmiyor.

Kahverengi kokarca zararlısı stratejik öneme sahip fındıkta son yılların en önemli sorunu haline geldi. 2017 yılında Gürcistan’dan yayılarak Borçka ilçesinde görülen kahverengi kokarca zararlısı bugün tüm Karadeniz bölgesinde tarımsal üretimi tehdit ediyor.

Yeşil aksama sahip 300’den fazla ürüne zarar veren bu zararlı geçim kaynağı fındık olan çiftçilerimizin gelirini doğrudan etkilemeye başladı. Dünyada muadili olmayan ve küresel pazarda eşsiz bir konuma sahip olan Türk fındığının geleceği bu zararlının kontrol altına alınmaması halinde tehlikeye girecektir. Bu durumdan sadece üreticilerimiz değil sanayicilerimiz, ihracatçılarımız kısacası ülke ekonomimiz etkilenecek, ağır bir bedel ödeyecektir.”

“Kahverengi kokarcanın verdiği zarar üreticilerimizi mağdur ediyor. Piyasada üretici fiyatları aşağı çekildi”

“2017 yılından buyana Tarım ve Orman Bakanlığımız, Birliğimiz ve Odalarımız başta olmak üzere diğer sektör temsilcileri tarafından her türlü uyarı yapılıyor olmasına rağmen tehlikenin ciddiyeti tam anlamıyla kavranmadı ve ülkemiz büyük bir felaket ile karşı karşıya kaldı.

Geçen yıl kahverengi kokarcanın fındığa verdiği zarar yüzde 25’i buldu. Verimin yanında randımanı da düşürdüğü için giderek artan zararın boyutları üreticilerimizi mağdur ediyor. Bu zararlının neden olduğu kayıplar nedeniyle bu yıl randımanda yüzde 30-35 oranında düşüşün yanı sıra küflü ve çürük oranlarında da yüzde 40’a varan oranda artış oldu. Bu kayıplar nedeniyle pek çok üreticimiz fındığını satamadı.

Tedbir alınmadığında kahverengi kokarcanın vereceği zararın yüzde 50 ila 75 arasında olacağı tahmin ediliyor. Bu durum 2 milyar doların üzerinde ihracat geliri sağlayan fındık sektöründe telafisi imkansız zararlara yol açabilir.

Rekolte düşük olmasına rağmen kokarca zararlısı bahane edilerek fındık alım fiyatları düşürülüyor. Piyasada teşekkül eden fiyatlar Toprak Mahsulleri Ofisinin açıkladığı fındık fiyatının çok altındadır.”

 “Kahverengi kokarca ekonomik tehdit haline geldi”

“Kahverengi kokarca yalnızca tarımsal üretimi değil, aynı zamanda Türk tarımının ekonomik istikrarını da tehdit eder hale geldi. Nisan ayında kışladıkları yerden çıkarak yayılan bu zararlı karanfil oluşumundan başlayarak fındığa zarar veriyor, çürümeye ve dökülmelere neden oluyor.

Hasat aşamasına kadar yaptığı zararlar ile fındıkta iç çürüklüğüne, tadında acımaya, küflenmeye ve depolamada firenin artmasına kadar pek çok ekonomik kayba neden oluyor.

Giderek yayılan bu istilacı tür yok edilmediği takdirde önümüzdeki yıllarda ülkemiz geneline yayılarak fındık ve diğer tarımsal ürünlere daha fazla zarar verecektir.

Turunçgil uzun antenli böceği ve kahverengi kokarcanın neden olduğu zararın telafisi amacıyla üreticilerimize tazminat ödenmesi amacıyla 2019 yılında Bakanlık nezdinde talepte bulunduk. Talebimiz dikkate alınarak turunçgil uzun antenli böceği için Bitki Karantinası Tazminat Desteği çiftçilerimize sağlandı. Kahverengi kokarca için de bahçe ilaç desteği ve feromon tuzak desteği verilmelidir.

Kahverengi kokarca zararlısına karşı Tarım ve Orman Bakanlığı, Birliğimizin de dâhil olduğu 2023-2025 yıllarını kapsayan Kahverengi Kokarca Eylem Planı hazırlayarak uygulamaya koydu. Eylem planı kapsamında zararlıyla mücadele için Tarım ve Orman Bakanlığı ve bölgedeki Ziraat Odaları başta olmak üzere Karadeniz bölgesindeki borsalar, üniversiteler fındıkla alakalı kurum ve kuruluşlar seferber oldu.

Bölgedeki Ziraat Odalarımız, Tarım ve Orman il/ilçe müdürlükleri ile koordineli bir şekilde yayılım alanlarını belirlemek için 3 bin 500’e yakın feromon tuzak dağıtıldı. Bu tuzaklar belirli aralıklarla kontrol edilerek zararlının yayılımı kontrol altına alınmaya çalışılıyor. Son olarak Tarım ve Orman Bakanlığı mücadele için faydalı böcek olan samuray arısının üretimini gerçekleştirerek doğaya salınımını sağladı. Bugüne kadar 35 ilde 207 bin 286 samuray arısı üretimi yapılarak salım yapıldı. Samuray arısı üretimi artırılarak daha fazla alana salımı yapılmalıdır.”

 

“Çiftçilerimiz ilaç fiyatlarının yüksekliği nedeniyle mücadele edemiyor”

“Tarımsal üretimde kullanılan girdilerdeki yüksek artışlar üreticilerimizi zorlarken bir de kahverengi kokarca ile mücadelenin eklenmesi fındık üretiminin sürdürülebilirliğinin önünde engel oluşturuyor.

Bölge genelinde coğrafi şartların zor olmasının yanı sıra ilaç fiyatlarının yüksekliği üreticilerimizin kendi imkânlarıyla ilaçlı mücadele yapmasına engel oluyor. Zararlı ile mücadelede ilaç temini ve uygulanmasında diğer kurumların yanında belediyelerin de maddi ve ekipman desteği çok önemlidir.”

 

“Kahverengi kokarca sadece fındıkta değil 300’den fazla üründe zarar yapıyor”

“Sadece Karadeniz bölgesinde değil ülkemizin birçok bölgesinde meyve, sebze üretimini tehdit eden, 300’den fazla bitki türüne zarar veren kahverengi kokarca, başta fındık olmak üzere elma, armut, turunçgiller, şeftali, ceviz, Trabzon hurması, mısır, fasulye, domates, biber, patlıcan ve benzeri ürünlere hatta orman ağaçlarında da zarara yol açıyor. Bu zararlı ile mücadelede tüm kurum ve kuruluşlar gereken desteği vererek bu problemin çözümüne katkı sağlamalıdır.

Zararlı ile mücadelede yaşanan diğer bir sıkıntı ise bölgedeki fındık bahçe sahiplerinin bir kısmının başka illerde yaşamakta olup hasattan hasada bölgeye gelmesidir. Bu durum zararlının tarım alanları dışında boş mesken, ahır ve benzeri yerlerde toplu olarak kışlaması nedeniyle bu alanlarda yapılacak topyekün ilaçlı mücadelede zaafiyete yol açıyor. Mücadelede bu husus da gözden kaçırılmamalıdır.”

 

“Kahverengi kokarca yok olana kadar bu mücadele devam etmeli”

“Kahverengi kokarca ile mücadelede üreticilere yapılan bilinçlendirme çalışmaları bu zararlı yok olana kadar tüm kurum ve kuruluşlar tarafından kesintisiz sürdürülmelidir. Bu konuda İl ve ilçe Ziraat Odalarımız yıl boyunca bilgilendirme faaliyetlerini devam ettirmektedir.

Sadece üreticilerimiz değil bölge insanımız da evinde, deposunda, samanlığında ve benzeri yerlerde bu zararlıyı gördüklerinde imha etmelidir.

Nisan ayına kadar evlerde, depolarda, samanlıklarda kışlayan bu zararlı havaların ısınmasıyla birlikte tarımsal alanlara yayılarak önümüzdeki sezon da üretimi tehdit edecektir. Bu sebeple özelikle kış aylarında köylerde boş bırakılan bu mekânlar kontrol edilmeli, bu zararlı böcek ile karşılaşılması halinde Tarım ve Orman il/ ilçe Müdürlükleri veya Belediyelerle irtibata geçilerek imha edilmeleri sağlanmalıdır.

Kahverengi kokarcanın hareketli olduğu Nisan ayı sonu ve Mayıs ayında Tarım ve Orman Bakanlığı’nın ruhsatlandırdığı ruhsatlı bitki koruma ürünleri ile tarımsal alanlarda ilaçlı mücadele yapılmalıdır.

Kimyasal mücadelenin yanında çevreye zarar vermemek adına biyolojik mücadele daha da önem kazanıyor. Bu nedenle biyolojik ve biyoteknik mücadelede Bakanlık daha fazla inisiyatif almalıdır.

Kokarcadan zarar gören üreticilerimizin Ziraat Bankalarına ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçları faizsiz veya çok düşük faizle uzun vadede ödenmesi sağlanmalı, yeniden kredi kullanabilmelerinin önü açılmalıdır.

İlgili kurum ve kuruluşların çiftçilerimizle el ele vererek bu zararlıya karşı mücadelesinin başarıya ulaşması en büyük dileğimizdir.”

Kırşehir Ziraat Odaları Başkanlarından Bayraktar’a ziyaret

Ankara- 22.11.2024- Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Kırşehir Ziraat Odaları Başkanlarını kabul etti.

Bayraktar, TZOB Genel Merkezi’nde gerçekleşen kabulde ziyaretleri için Oda Başkanlarına teşekkür etti.

İklim değişikliği, kuraklık ve tarım

“Kuraklık nedeniyle hububat ekimleri yapılamıyor”

 

ANKARA- 13.11.2024- Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, iklim değişikliğinin tarımsal üretime etkilerini yaptığı görüntülü basın açıklamasında değerlendirdi.

“İklim değişikliği, yağış rejiminde değişikliğe, doğal afetlere, sıcaklık artışına ve kuraklığa neden oluyor. Dolayısıyla iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini en fazla tarım sektörü hissediyor” diyen Bayraktar, açıklamasını şöyle sürdürdü;

“Tarımsal aktiviteler iklim şartlarına doğrudan bağlıdır. İklim değişikliği; kalite ve verim düşüklüğüne, üretim maliyetlerinin artmasına, daha sıcak ve az yağışlı iklim koşullarına, meteorolojik olaylarda artışa, bitki hastalık ve zararlılarında artışa, ekolojik alanlarda kaymaya, bitkisel çeşitliliğin azalmasına ve kültürel işlemlerde sorunlara neden oluyor. Kısacası iklim değişikliği, dünyada nüfusun artmasıyla beraber sağlıklı gıdaya ve suya ulaşımı zorlaştırıyor.”

 

“İklim değişikliği en çok su kaynaklarını olumsuz etkiliyor”

“İklim değişikliğinin en önemli etkisinin su döngüsü üzerinde olacağı ve 2025 yılından itibaren 3 milyardan fazla insanın su kıtlığı yaşayacağını bilimsel çalışmalar ortaya koyuyor.

Ülkemizde 98 Milyar metreküp yerüstü, 14 Milyar metreküp yeraltı suyu olmak üzere toplam 112 milyar metreküp kullanılabilir su miktarı bulunuyor. Bu miktarın 44 milyar metreküpü tarımda, 13 milyar metreküpü sanayi ve içme-kullanma olarak kullanılıyor. Yani kullandığımız suyun yüzde 77’si tarımda kullanılıyor. Yıllık kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı ise bin 302 metreküptür. Bu durum bizlere su zengini bir ülke olmadığımız ve hatta su stresi altında olan ülke konumunda olduğumuzu gösteriyor.

İklim değişiklinin etkileri bu miktarın azaltılması gerektiğini bize söylüyor. Bu söyleme kulaklarımızı kapatırsak gelecekte bir damla suya hasret kalacağız. Her geçen yıl nüfus artışının etkisiyle kişi başına düşen kullanılabilir su miktarımız azalıyor.

Ekonomik sulanabilir arazi varlığımız 8.5 milyon hektar iken sulamaya açılan arazi miktarımız 7,1 milyon hektardır. Ülke genelinde sulamaya açılan alanlarda sulama oranı yüzde 68 ve sulama randımanı yüzde 51’dir. Diğer taraftan bitkisel üretim esnasında 1 kilogram buğday üretebilmek için bin 800 litre, aynı miktarda soya için 2 bin 100 litre, çeltik için ise 2 bin 500 litre su kullanılıyor. Bu miktarlar göz önünde bulundurulduğunda su kaynaklarının sürdürülebilir yönetilmesi gerekliliği daha fazla önem arz ediyor.

Sulamada yatırımların bitirilmemesi ve etkinliğin sağlanamaması bir diğer yapısal sorunlarımızın başında geliyor. Sürdürülebilir bir tarımsal üretimde su olmazsa olmazdır. Halen 1,4 milyon hektar alanda sulama altyapısı tamamlanmadı. Sulamaya açılacak her metrekare tarım arazisi ülkemizin menfaatine olacaktır. Hükümetin sulama yatırımlarına yönelik çalışmalarını destekliyoruz. Diğer taraftan gölet, baraj gibi sulama yatırımlarına ağırlık vererek maliyetleri her geçen gün artan ve kâr oranı düşük kalan özellikle küçük işletme sahibi çiftçilerimizin tarımsal sürdürülebilirliğinin sağlanması gerekiyor.

Ülke genelinde sulamaya açılan alanlarda sulama oranı yüzde 68 ve sulama randımanı yüzde 51’dir. Sulama randımanı düşüktür. Kaynaktan tarlaya gelene kadar önemli bir kısmı kaybediyoruz. Sulama kanallarının önemli bir kısmı eskimiştir ve açık sistemdir. Sulama kanallarının yenilenmesi ve kapalı sisteme geçilmesi şarttır.

Ayrıca bitkide verim kaybına ve toprakta tuzlanmaya neden olan vahşi sulama yöntemlerini bırakmalıyız. Bu tür sulama hem sulama maliyetini artırıyor hem de yarar getirmiyor.

Üreticilerimizin suyu bilinçli kullanması için çiftçilerimize gerekli eğitimler verilmeli ve dekarda kullanılacak su miktarı belirlenerek gereğinden fazla su kullanımının önüne geçilmedir. Burada tarla içi modern sulama sistemlerini yapma görevi üreticilerimizdedir.

Ancak artan maliyetler karşısında çiftçilerimizin zorluk çekmesi modern sulama sistemlerine geçişini zorlaştırıyor. Bunun için çiftçilerimize su tasarrufu sağlayan modern sulama sistemlerini kurabilmeleri için teşvik ve krediler artırılmalıdır. ”

 

“İklim değişikliğinin ortaya çıkardığı sorunlardan bir diğeri ise kuraklıktır”

“Küresel iklim değişikliğinin sonucu olarak dünyanın birçok bölgesinde artan sıcaklıklar ve azalan yağışlar, kuraklık afetinin sıklığını ve şiddetini artırıyor. Birçok doğal afetin aksine kuraklık yavaş gelişim gösterebilmekte, çok geniş bölgelerde ve hatta kimi zaman bir ülkenin tümünde ciddi ekonomik, çevresel ve sosyal etkilere sebep olabilmektedir. Ayrıca tarımın yerüstü ve yeraltı su kaynaklarına olan bağımlılığı nedeniyle kuraklık, tarımsal ekonominin birçok sektörünü etkileyen karmaşık bir yapıya sahiptir. Bu nedenle tarımda su vazgeçilmezdir. Diğer taraftan kuraklık tüm iklim kuşaklarında görülür ancak alanın kuraklığa karşı hassasiyeti ve etkilerinin derecesi bir bölgeden diğerine oldukça büyük farklılıklar gösterebiliyor.

Ülkemizin küresel ölçekte yarı kurak bir iklim kuşağında bulunması kuraklığın hassasiyetini artırıyor. Kuraklığın tarıma etkilerini 2007, 2008, 2014 ve 2021 yıllarında ülkemizde yaşadık. Bitkilerin çıkış̧ ve gelişme döneminde ihtiyaç duydukları suyun toprakta bulunamaması nedeniyle söz konusu yıllarda hem verimde hem de kalitede ciddi sorunlar yaşandı. O yıllarda kuraklık sonucu tarımsal üretim önemli ölçüde etkilendi ve birçok üreticinin yanı sıra ülke ekonomisi de oldukça zarar gördü.

Kuraklık, tarımsal ürünlerin verimliliğini etkilediği gibi gelir seviyesi daha fazla ürünlerin ekiminden de çiftçilerimizi uzaklaştırdı. Ayrıca iklim değişikliğinin etkisiyle son yıllarda ekim-dikim ve hasat tarihlerinde kaymalar da görülüyor. Bu sezon da ürün ve bölge bazlı değişmekle birlikte başta buğday ve arpada ekim tarihi 1 ay kadar ileri kaydı.

 

“Ekim ayı yağışları Karadeniz bölgesi hariç diğer bölgelerde düştü”

“Kuraklık nedeniyle hububat ekimleri yapılamıyor”

“Geride bıraktığımız yaz mevsiminde yağışlar normaline göre yüzde 9, geçen yıl yağışlarına göre yüzde 30 azalma gösterdi. Ekim ayı yağışları ise normaline göre yüzde 46, geçen yıl göre de yüzde 27 oranında azaldı.

Türkiye genelinde ekim ayı yağışları son 6 yıldır normalinin altında gerçekleşiyor. Yağışlar Ege Bölgesinde son 40 yılın, Marmara Bölgesi’nde ise son 23 yılın en düşük seviyesine indi.

Bölgelere göre incelendiğinde ise yağışlar normaline göre Ege Bölgesinde yüzde 95, Akdeniz Bölgesinde yüzde 90, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yüzde 87, Marmara Bölgesinde yüzde 81, İç Anadolu Bölgesinde yüzde 74 ve Doğu Anadolu Bölgesinde yüzde 37 azalma gösterdi. Buna karşın sadece Karadeniz Bölgesinde yüzde 31 oranında arttı.

2023 yılının Ekim ayında yağışlar normaline göre yüzde 26 oranında azaldı. Buğday ve arpada ekim dönemi ileri tarihlere kaydı. Bu sezon da bölgelere göre değişmekle birlikte yağışların ekim ayında istenilen seviyede olmaması ve bazı bölgelerde çok geç gelmesi nedeniyle ekilişler 20 gün ile 1 ay kadar ileri kaydı. Kuraklık nedeni ile birçok çiftçimiz hububat ekimi yapamadı.”

 

“Tarım teknolojisi ileri ülkelerde bile, tarımsal üretimin temel sorunlarından biri kuraklıktır”

“Dünya Meteoroloji Örgütü verilerine göre dünyanın yaklaşık yüzde 35’i kurak, yarı kurak ve kuru-nemli bölgelerden oluşuyor. Tarım teknolojisi ileri ülkelerde bile kuraklık tarımsal üretimin temel sorunudur. Kurak ve yarı kurak bölgelerde yağış azlığı, yağış̧ rejimlerinin düzensizliği ve kaynaklarının kıt olması gibi faktörler tarımın temel sorunları arasında yer alıyor. Dolayısıyla su azlığı ve yağış yetersizliğinden doğan kuraklığın etkilerini azaltmak için kurak ve yarı kurak bölgeleri tarıma kazandırmak amacıyla, ya sulama faaliyetleri geliştirilmeli ya da kuru tarım metodu yaygınlaştırılmalıdır.

Artan dünya nüfusuyla birlikte tarımsal üretimdeki mevcut verim nüfusun gıda ihtiyacını karşılamada yetersiz kalacaktır. Bu nedenle yapılması gerekenin birim alandan daha fazla verim almak olduğu aşikârdır. Bunun için de sürdürülebilir su politikaları özellikle su stresi yaşayan ülkemizde her daim ön planda tutulmalıdır. Diğer taraftan ülkemizde 23,9 milyon hektar olan tarım arazisinin yüzde 28,5’inde üretilen ve stratejik öneme sahip olan buğday ekim alanının yüzde 74,5’inin kuru tarım alanı olduğu gerçeği kuraklığın tarımsal üretimimize etkisinin ne kadar önemli olduğunu vurguluyor.

Dünya nüfusu her yıl Türkiye nüfusu kadar yani ortalama yüzde 1,1 oranında artıyor. Dolayısıyla tarımsal üretim artmak zorundadır. Bu artış tarımda sürdürülebilirliği sağlamak açısından en az kaynak ve girdi tüketimiyle, düşük maliyetlerle, doğaya en az zararla gerçekleştirilmelidir. Bunun için alışıla gelmiş üretim tekniklerinden uzaklaşarak modern üretim teknolojilerine geçilmesi ve bunlara uygun araçların kullanılması gereklidir.

Ülke olarak bizler de modern uygulamalara geçiş için hazırlıklı olmalıyız. Ülkemiz, sahip olduğu iklim, toprak, su ve biyoçeşitlilik potansiyeli dikkate alındığında küresel iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini asgari düzeye indirecek çözümleri de içerisinde barındırıyor. Alınan ve alınacak önlemler; su, toprak ve biyoçeşitlilik gibi doğal kaynakların korunması, sürdürülebilir ve etkin kullanımına yönelik olmak zorundadır. Bu nedenle tarım ve gıda sektörü her zaman en stratejik sektörlerden biridir. Bu sektörü sürdürülebilir kılmak ise önemli ölçüde, iklim değişikliğinin etkilerini en aza indirecek uygulamalara, doğal kaynaklarımızın sürdürülebilir kullanımına ve yönetimine bağlıdır.”

Bayraktar, Aksaray’da şekerpancarı hasat törenine katıldı Bayraktar, Ziraat Odası Başkanlarıyla birlikte basın açıklaması yaptı

Bayraktar, Aksaray’da şekerpancarı hasat törenine katıldı

Bayraktar, Ziraat Odası Başkanlarıyla birlikte basın açıklaması yaptı

AKSARAY- 07.11.2024 Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 6 Kasım 2024 tarihinde Aksaray’da şekerpancarı hasadına katıldı.  Bayraktar Ziraat Odaları Başkanlarıyla birlikte basın açıklaması yaptı. Bayraktar’ın açıklaması şu şekilde;

“Pancar ve şeker üretimi, yüksek katma değeri, yüksek istihdam imkânı sağlaması, diğer tarım ürünlerinin ve hayvancılığın gelişmesindeki rolü, biyoetanolün en verimli hammaddesi olması gibi özellikleriyle sosyal ve ekonomik yaşam üzerinde tüm dünyada stratejik önemi olan bir üretim koludur.

Dünyadaki coğrafi yapı gereği Avrupa Birliği ülkeleri, Rusya, Ukrayna ve ülkemiz şekeri pancardan; Amerika Birleşik Devletleri, Japonya, Çin gibi ülkeler hem pancardan hem kamıştan; Brezilya, Hindistan, Meksika, Tayland, Avustralya başta olmak üzere birçok ülke de şekeri kamıştan üretiyor.”

“Ülkemiz, pancar şekeri üretiminde dünyada 5’inci, Avrupa’da 4’üncü sırada yer alıyor”

“Ülkemiz, dünya pancar şekeri üretiminde yüzde 6,6’lık pay ile pancardan şeker üreten ülkeler arasında önemli bir konuma sahiptir.  Dünyada beşinci, Avrupa’da dördüncü sırada yer alıyor. Dünya genelinde kamış ve pancardan şeker üreten ülkeler arasında da 12’nci sıradadır.

Şekerpancarı tarımı; Doğu Karadeniz, Ege ve Akdeniz’in sahil şeridi ve Güney Doğu Anadolu Bölgesi dışındaki tüm bölgelerde her yıl üreticilerle yapılan ‘Şekerpancarı Üretim Sözleşmesi’ esaslarına göre yapılıyor. Sözleşmeli üretimin ilk örneklerinden biri olup, tarımın sanayiye entegre olmasını sağladı.

Ülkemizde şeker pancarı üretimi; her yıl belirlenen şeker kotalarına bağlı olarak şirketler tarafından programlanıyor. Şeker üretiminde ve dolayısıyla pancar üretiminde kota uygulaması ülke kaynaklarının optimum düzeyde verimli ve etkin kullanımını sağlıyor.

Ülkemizin yıllık şeker ihtiyacının yüzde 95’i pancar şekeri, yüzde 5’i ise nişasta bazlı şeker ile karşılanmak üzere programlanıyor. 7103 sayılı Kanun ile 2019/2020 pazarlama yılından itibaren her yıl Cumhurbaşkanı kararı ile nişasta bazlı şeker kotası ülke toplam A kotasının yüzde 2,5’i oranında belirleniyor.

Ülkemizde 58 ilde şekerpancarı üretiliyor. Üretimde Konya, Yozgat, Afyonkarahisar, Kayseri, Eskişehir ve Aksaray ilk sıralarda geliyor. Geçtiğimiz sezon Aksaray’da 1 milyon 178 bin 458 ton şekerpancarı üretildi. Bu üretim rakamıyla ülke üretiminden yüzde 4,7 pay alarak 6’ncı sırada yer alıyor.

Tarım topraklarımızın 3,6 milyon dekarını şekerpancarı üretimi için ayırıyoruz. Yıllar itibarıyla değişmekle birlikte son 10 yılda ortalama yıllık 19,5 milyon ton şekerpancarı üretimi yapıldı. 2023 yılında 3,6 milyon dekarda 25 milyon 250 bin ton şekerpancarı üretildi. 2023 yılında rekor bir üretim ile şekerpancarı üretimimiz ilk defa 25 milyonu geçti. Türkiye İstatistik Kurumu Bitkisel Üretim 2’nci Tahminine göre 2024 yılında üretimin yüzde 8,9 oranında azalarak, 23 milyon ton olacağı tahmin ediliyor.”

“Şekerpancarı üretimi yapan çiftçi sayısı azalıyor”

Şekerpancarı üretimi yapan çiftçi sayısı yıllar itibarıyla önemli ölçüde azaldı. Son 10 yılda pancar üreten çiftçi sayısı yüzde 19,8 oranında azalarak 99 bin 714’e düştü.

Şeker tüketimimiz ise artıyor. 2021 yılında kişi başına şeker tüketimimiz 30,7 kilogram iken 2022 yılında 33,6 kilograma yükseldi. 1 yılda yüzde 9,4 artan kişi başı tüketimimizle şekerdeki yeterlilik oranımız düştü. 2022 yılında şeker yeterlilik oranımız 91,1 olarak gerçekleşti.

85 milyonu geçmiş genç, dinamik ve artış hızı yüksek bir nüfusa sahibiz. Ülkemizde 5 milyonu aşkın mülteci, sığınmacı ve yabancı yaşıyor. Yıllık 55 milyon turist ülkemizi ziyaret ediyor. Bütün bunlar şeker talebini önemli ölçüde artıran unsurlardır. Bu talebin karşılanması gerekiyor. Talebin karşılanması için de şekerpancarı üretiminin devam etmesi gerekiyor.”

 

“Şeker stratejik bir üründür. Dışa bağımlı olunacak bir ürün değildir. Yerli üretimi korumaktan başka çare de yoktur”

“Şeker sektörü, şekerpancarı üreticileri ve şeker fabrikalarıyla birlikte bir bütündür. Fabrikalar teknoloji açısından güçlendirilmeli, verimli çalışması sağlanmalı, istihdam artırılmalı ve gerekli yatırımlar yapılmalıdır.

Şeker sektörünün çiftçi, fabrika çalışanı ve tüketici ayağı bulunuyor. Yarattığı katma değer ve kamu yararı unsuru da göz ardı edilemez.

Şeker üretim tüketim dengesine, artan nüfusa bakıldığında, hem şeker pancarı hem şeker üretiminin artırılması gerekiyor.

Açıklanan şekerpancarı fiyatları üreticinin yeterli gelir elde etmesini sağlayacak düzeyde olması ve üretim motivasyonunun artırması fevkalade önemlidir. Tarımsal üretimin tüm kollarında üretimin devam etmesi elzemdir.

TÜRKŞEKER’in açıkladığı şekerpancarı alım fiyatları yıllar itibarıyla artış gösterdi. 2023 yılında ton başına kota tamamlama primi dahil bin 855 lira olan şekerpancarı alım fiyatı 2024 yılında yüzde 28’lik artışla 2 bin 375 lira oldu. Açıklanan fiyat artmış olsa da yeterli değildir.

Tarımsal girdilerdeki artışlar ve ödemekte zorlanılan borç yükü her geçen gün üretimi zorlaştırıyor.

Fiyatların hasat başlamadan açıklanması gerekiyor. Bu senede şeker alım kampanyası Eylül’ün 4’ünde başlamış olmasına rağmen fiyat açıklaması 24 Eylül’de geldi. Fiyat açıklamasının gecikmesi üreticilerimizi endişelendiriyor. Birçok üründe maliyet seviyesinde fiyat açıklaması yapıldı. Fiyatların hasattan önce artan girdi fiyatları ve üretim maliyetleri göz önüne alınarak, üreticilerin geçimlerini sağlayacakları ve üretimlerini devam ettirebilecekleri seviyelerde açıklanması şarttır.

Üreticilerimiz bunu hak ediyor.

Kırsalımız Yaşlanıyor. Yaş ortalaması 58’e yükseldi ve gençlerimizi kırsalda tutamıyoruz. Çiftçilerimizin ödedikleri prim gün sayısında adalet sağlanmasını istiyoruz. Çiftçilerimiz diğer sigortalılar gibi prim gün sayısının 7200 güne indirilmesini bekliyor.

Gençlerimiz primlerinin devlet tarafından ödenmesini talep ediyor.

Bugün burada yapacağımız şekerpancarı hasadımızın tüm üreticilerimize hayırlı olmasını diliyor, emeklerinin karşılıklarını alacağı bereketli bir sezon diliyorum.”

TZOB Yönetim Kurulu Toplantısı

ANKARA- 20.11.2024- Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Yönetim Kurulu toplantısı gerçekleştirildi.

Toplantıda Yönetim Kurulu Üyeleri, TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar’a, bölgelerindeki çiftçilerin sorunlarını iletti, yapılması gerekenler görüşüldü.

Bayraktar, Bursa’nın İznik ilçesinde zeytin hasat törenine katıldı

Ankara- 02.12.2024- Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Bursa Mudanya Ziraat Odası Başkanı Zekai Samast, Orhangazi Ziraat Odası Başkanı Dinçer Dimrit, İznik Ziraat Odası Başkanı Vedat Çakar ve Gemlik Ziraat Odası Başkanı Ercan Barutçuoğlu’nu kabul etti.

Bayraktar, TZOB Genel Merkezi’nde gerçekleşen kabulde ziyaretleri için Oda Başkanlarına teşekkür etti.

Ekim ayı üretici market fiyatları, gübre fiyat çalışması ve aylık-yıllık girdi fiyat değişimleri


Ekim ayı üretici market fiyatları

Gübre fiyat çalışması

Aylık-yıllık girdi fiyat değişimleri

 

ANKARA- 01.11.2024- Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Ekim ayında üretici ile market arasındaki fiyat farklılıklarını, aynı bölgede farklı satış noktalarından alınan gübre fiyatlarındaki farklılıkları ve aylık-yıllık girdi fiyatlarındaki değişimleri yaptığı görüntülü basın açıklamasında değerlendirdi.

 

“Ekim ayında üretici ve market arasındaki fiyat farkının en fazla yüzde 368,5 ile karnabaharda görüldüğünü belirten Bayraktar, açıklamasını şöyle sürdürdü;

“Karnabahardaki fiyat farkını yüzde 281 ile patates, yüzde 259,4 ile beyaz lahana, yüzde 236,6 ile portakal ve yüzde 205,3 ile limon takip etti. Karnabahar 4,7 kat, patates 3,8 kat, beyaz lahana 3,6 kat, portakal 3,4 ve limon 3,1 kat fazlaya satıldı.

Üreticide 12 lira 50 kuruş olan karnabahar 58 lira 56 kuruşa, 3 lira 60 kuruş olan patates 13 lira 72 kuruşa, 4 lira 81 kuruş olan beyaz lahana 17 lira 30 kuruşa, 13 lira 75 kuruş olan portakal 46 lira 28 kuruşa, 10 lira olan limon 30 lira 53 kuruşa markette satıldı.

Ekim ayında markette ve üreticide fiyatı en fazla artan ürün salatalık olurken, fiyatı en fazla düşen ürün ise markette kuru soğan, üreticide patates oldu.”

 

Market fiyatları

“Ekim ayında markette 36 ürünün 21’inde fiyat artışı, 15’inde fiyat düşüşü oldu.

Markette fiyatı en fazla artan ürün yüzde 89,8 ile salatalık oldu. Salatalıktaki fiyat artışını yüzde 65 ile sivri biber, yüzde 60,4 ile yeşil soğan, yüzde 46 ile kabak, yüzde 34,1 ile domates takip etti.

Markette fiyatı en fazla azalan ürün ise yüzde 18,7 ile kuru soğan oldu. Kuru soğandaki fiyat düşüşünü yüzde 17 ile limon, yüzde 9,2 ile kuru incir, yüzde 7,9 ile Antep fıstığı, yüzde 7,5 ile kuru kayısı izledi.”

 

Üretici fiyatları

“Ekim ayında üreticide 28 ürünün 18’inde fiyat artışı olurken 7’sinde fiyat düşüşü görüldü. 3 üründe ise fiyat değişimi olmadı.

Üreticide en çok fiyat düşüşü yüzde 23,4 ile patateste görüldü. Patatesteki fiyat düşüşünü yüzde 13 ile limon, yüzde 10,1 ile yumurta, yüzde 8,8 ile pirinç ve yüzde 2,2 ile nohut izledi.

Üreticide en çok fiyat artışı yüzde 105,9 ile salatalıkta görüldü. Salatalıktaki fiyat artışını yüzde 104,8 ile kabak, yüzde 102,2 ile sivri biber, yüzde 64,4 ile domates ve yüzde 60 ile havuç izledi.”

 

Üretici fiyat değişiminin nedenleri

“Arz ve talepteki değişim yumurta fiyatlarını düşürdü.

İklim değişikliği sebebiyle erken olgunlaşan erkenci ve orta erkenci limon çeşitlerinin aynı sezonlarda hasat ediliyor olması arzda artışa, talebin azalması fiyat düşüklüğüne neden oldu.

Patateste rekoltenin yüksek olması sebebiyle şu an talep olmadığından dolayı fiyatlar düştü. Salatalık, kabak, sivri biber ve domateste tarladan seraya geçiş üretici fiyatlarını artırdı.”

 

Gübre fiyat çalışması

“2021 yılının ekim ayından itibaren yükselmeye başlayan gübre fiyatları, 2023 yılının ağustos ayında zirveyi gördü ve fiyatlar bu seviyelerde devam ediyor. Artan gübre fiyatları üreticilerimizi ucuz gübre arayışına sevk ederken gübre fiyatları da bayiden bayiye değişkenlik gösteriyor. Birliğimizce Ankara’da tarımsal faaliyetin yoğun olarak yapıldığı bir ilçede, aynı gübrenin farklı satış noktalarındaki fiyat değişimlerine dair çalışma yapıldı.

Çalışmada, ülkemizde en çok kullanılan gübrelerden;

1 tonluk amonyum sülfat gübresinin fiyatı Bayi 1’de 11 bin lira iken Bayi 2’de 9 bin 300 lira, Bayi 5’te 10 bin 500 lira, Bayi 6’da 11 bin 250 lira ve Bayi 7’de 11 bin 480 liraya satılıyor. Amonyum sülfat gübresinin fiyatı farklı satış noktalarına göre yüzde 23,4 oranında değişiyor.

1 tonluk ÜRE gübresinin fiyatı Bayi 1, Bayi 2, Bayi 4 ve Bayi 5’te 15 bin 500 lira iken Bayi 3’te 15 bin lira, Bayi 6’da 16 bin 200 lira, Bayi 7’de 15 bin 940 lira ve Bayi 8’de 15 bin 50 liraya satılıyor. ÜRE gübresinin fiyatı farklı satış noktalarına göre yüzde 8 oranında değişiyor.

1 tonluk DAP gübresinin fiyatı Bayi 1 ve Bayi 5’te 23 bin 750 lira iken Bayi 2’de ve Bayi 4’te 24 bin lira, Bayi 3’te 22 bin 850 lira, Bayi 6’da 24 bin 950 lira, Bayi 7’de 24 bin 220 lira ve Bayi 8’de 23 bin 500 liraya satılıyor. DAP gübresinin fiyatı farklı satış noktalarına göre yüzde 9,2 oranında değişiyor.

1 tonluk 20.20.0 kompoze gübresinin fiyatı Bayi 1, Bayi 2 ve Bayi 4’te 15 bin lira iken Bayi 3’te 14 bin 600 lira, Bayi 5’te 15 bin 350 lira, Bayi 6’da ve Bayi 8’de 14 bin 750 liradır. 20.20.0 kompoze gübresinin fiyatı farklı satış noktalarına göre yüzde 5,1 oranında değişiyor.

Gübre fiyatlarının üreticilerimizi zorladığı bu günlerde, aynı gübrenin farklı satış noktalarındaki fiyat farkının yüzde 23’lere kadar çıkması kabul edilebilir değildir. Birbirinden farklı yüksek fiyatlardan çiftçilerimizi korumak gerekiyor. Yaşanan yüksek fiyat farkının önüne geçmek amacıyla gübrelerde tavan fiyat uygulanmalıdır.”

Gübre Fiyatları

(TL/Ton)

Bayi 1

Bayi 2

Bayi 3

Bayi 4

Bayi 5

Bayi 6

Bayi 7

Bayi 8

En Pahalı – En Ucuz %Değişim

Amonyum Sülfat(%21)

11.000

9.300

 –

 –

10.500

11.250

11.480

 –

23,4

ÜRE

15.500

15.500

15.000

15.500

15.500

16.200

15.940

15.050

 8,0

DAP

23.750

24.000

 22.850

24.000

23.750

24.950

 24.220

 23.500

 9,2

20.20.0

15.000

 15.000

14.600

15.000

15.350

14.750

 –

14.750

 5,1

 

Eylül ayı aylık ve yıllık girdi fiyatlarında yaşanan değişimler

“Ziraat Odalarımız aracılığıyla girdi piyasalarından aldığımız fiyat verilerine göre; Ekim ayında, Eylül ayına göre ÜRE gübresi yüzde 6,4, DAP gübresi yüzde 2 oranında artarken, amonyum sülfat gübresi yüzde 1,7, 20.20.0 kompoze gübresi yüzde 1,4 ve amonyum nitrat gübresi yüzde 0,6 oranında arttı.

Geçen yılın Ekim ayına göre son bir yılda amonyum sülfat gübresi yüzde 23,1, DAP gübresi yüzde 19,8, 20.20.0 kompoze gübresi yüzde 12,1, ÜRE gübresi yüzde 7,2, amonyum nitrat gübresi yüzde 6,9 oranında arttı.

Ekim ayında Eylül ayına göre süt yemi yüzde 2,4, besi yemi yüzde 3,7, son bir yılda süt yemi yüzde 38,3, besi yemi ise yüzde 36,8 oranında arttı.

Tarım ilacı fiyatları yüzde 82 oranında artarken elektrik fiyatları yıllık olarak yüzde 30,4 oranında arttı. Mazot fiyatları aylık yüzde 2,6, yıllık bazda yüzde 7,8 oranında arttı.”

GİRDİ FİYATLARI

Gübreler (TL/Ton)

2023 Ekim

2024 Eylül

2024 Ekim

Eylül 2024-Ekim 2024 Değişim (%)

Ekim 2023- Ekim 2024 Değişim (%)

A.Sülfat %21

                  7.781

                  9.419

                     9.579

1,7

23,1

A.Nitrat %26

                  9.177

                  9.753

                     9.813

0,6

6,9

ÜRE

                14.514

                14.631

                   15.566

6,4

7,2

DAP

                20.022

                23.520

                   23.987

2,0

19,8

20.20.0

                13.742

                15.193

                   15.402

1,4

12,1

Mazot (TL/Litre)

40,16

42,21

43,31

2,6

7,8

Yemler

 

 

 

 

 

Besi yemi (TL/ton)

8.146

10.752

11.146

3,7

36,8

Süt yemi (TL/ton)

8.788

11.872

12.155

2,4

38,3

Zirai ilaçlar

 

 

 

 

 

Deltametrin EC 25g/L)

430

783

783

0

82

Elektrik (krş/kwh)

256,46

334,48

334,48

0

30,4

Seçilmiş Ürünlerde Ekim Ayı Üretici, Hal, Pazar ve Market Fiyatları (TL/kg)

 

 

 

 

 

 

 

 

ÜRÜNLER

Fiyat (TL/kg)

Fiyat Farkı (Yüzde)

Üretici

Hal

Pazar

Market

Hal/

Üretici

Pazar/

Üretici

Market/

Üretici

Karnabahar

12,50

36,00

55,00

58,56

188,00

340,00

368,5

Patates

3,60

11,15

12,83

13,72

209,72

256,48

281,0

B. Lahana

4,81

9,80

12,12

17,30

103,64

151,93

259,4

Portakal

13,75

31,50

33,90

46,28

129,09

146,55

236,6

Limon

10,00

25,00

28,33

30,53

150,00

183,33

205,3

Patlıcan

12,00

20,25

24,58

35,53

68,75

104,86

196,0

Yeşil Soğan (Demet)

13,63

25,00

33,33

39,82

83,49

144,65

192,2

Marul (adet)

12,79

21,60

28,75

36,87

68,94

124,86

188,4

Kuru Kayısı

135,00

 

370,00

376,43

 

174,07

178,8

Havuç

12,00

18,50

25,70

32,23

54,17

114,17

168,6

Nohut

30,39

49,00

75,00

78,44

61,24

146,79

158,1

Maydanoz (adet)

4,94

7,60

10,00

12,68

53,92

102,53

156,8

Antep Fıstığı

240,00

 

600,00

612,74

 

150,00

155,3

Kuru İncir

170,00

 

420,00

433,65

 

147,06

155,1

Kuru Soğan

5,75

10,60

12,21

14,22

84,38

112,32

147,2

Kuru Fasulye

32,14

47,00

75,00

78,63

46,24

133,35

144,6

Yeşil Mercimek

29,33

50,00

60,00

70,65

70,47

104,57

140,9

Pırasa

18,33

27,60

37,00

43,63

50,55

101,82

138,0

Mandalina

18,50

26,00

35,34

43,51

40,54

91,03

135,2

Kırmızı Mercimek

22,94

40,00

49,00

52,16

74,37

113,60

127,4

Ispanak

20,25

28,00

35,00

45,80

38,27

72,84

126,2

Elma

18,40

25,80

34,17

39,63

40,22

85,69

115,4

Fındık (iç)

250,00

 

500,00

514,16

 

100,00

105,7

Domates

21,10

37,30

38,42

43,23

76,78

82,07

104,9

Salatalık

28,00

37,40

47,50

54,58

33,57

69,64

94,9

Kuru Üzüm

110,00

 

190,00

209,79

 

72,73

90,7

Kabak

26,63

38,30

40,83

50,19

43,85

53,36

88,5

Pirinç

38,30

42,00

60,00

70,99

9,66

56,66

85,4

Sivri Biber

37,83

46,40

51,25

67,82

22,64

35,46

79,3

Yumurta

2,68

 

4,42

4,53

 

64,93

69,0

Kuzu Eti

398,46

 

 

669,34

 

 

68,0

Dana Eti

338,93

 

 

557,55

 

 

64,5

Yeşil Fasulye

48,75

53,13

56,00

68,38

8,97

14,87

40,3

Zeytinyağı

256,56

 

 

337,43

 

 

31,5

Beyaz peynir

 

 

 

252,37

 

 

 

Kaşar peyniri

 

 

 

318,52

 

 

 

Yoğurt

 

 

 

53,42

 

 

 

Tereyağ

 

 

 

375,43

 

 

 

Mısırözü yağı

 

 

 

80,70

 

 

 

Ayçiçek  yağı

 

 

 

64,77

 

 

 

Tavuk Eti

 

 

 

100,18

 

 

 

Toz şeker

 

 

 

41,61

 

 

 

Not: Hal, pazar ve market verileri Ankara, İzmir, İstanbul, Mersin, Antalya ve Bursa illerinden derlenen ortalama fiyatlardır. Üretici fiyatları ise ürünlere göre önemli üretim merkezlerinden derlenmektedir. Pirinç (Osmancık), kuru fasulye, nohut, kırmızı ve yeşil mercimek için belirtilen hal fiyatları toptan satış fiyatlarıdır.  Dana eti, kuzu eti, Antep fıstığı ve fındık fiyatı serbest piyasa fiyatıdır. Yumurta fiyatları Başmakçı ve Kaytaş verilerinin ortalaması alınarak derlenmektedir. Yumurta fiyatları aylık ortalama fiyat şeklinde alınmıştır.

 

  

Ay Sonu Market Fiyatları

MARKET

Market Fiyatı (TL/kg)

Değişim (Yüzde)

ÜRÜNLER

27 Eylül 2024

28 Ekim 2024

27 Eylül 2024/

28 Ekim 2024

Salatalık

28,76

54,58

89,8

Sivri Biber

41,09

67,82

65,0

Yeşil Soğan (Demet)

24,83

39,82

60,4

Kabak

34,37

50,19

46,0

Domates

32,24

43,23

34,1

Havuç

26,18

32,23

23,1

Patlıcan

30,65

35,53

15,9

Marul (adet)

32,07

36,87

15,0

Kuru Üzüm

192,86

209,79

8,8

Elma

37,76

39,63

5,0

Mısırözü yağı

77,01

80,70

4,8

Y. Fasulye

65,57

68,38

4,3

Tavuk Eti

96,42

100,18

3,9

Yeşil Mercimek

68,64

70,65

2,9

Beyaz peynir

249,29

252,37

1,2

Yoğurt

53,00

53,42

0,8

Kaşar peyniri

316,08

318,52

0,8

Pirinç

70,46

70,99

0,8

Tereyağı

373,34

375,43

0,6

Dana Eti

554,95

557,55

0,5

Kuzu Eti

668,09

669,34

0,2

Maydanoz (adet)

12,71

12,68

-0,2

Zeytinyağı

340,68

337,43

-1,0

Fındık (iç)

523,66

514,16

-1,8

Kırmızı Mercimek

53,28

52,16

-2,1

Toz şeker

42,61

41,61

-2,3

Nohut

81,05

78,44

-3,2

Kuru Fasulye

81,56

78,63

-3,6

Yumurta (adet)

4,71

4,53

-3,8

Patates

14,36

13,72

-4,5

Ayçiçek yağı

69,69

64,77

-7,1

Kuru Kayısı

406,76

376,43

-7,5

Antep Fıstığı

665,62

612,74

-7,9

Kuru İncir

477,49

433,65

-9,2

Limon

36,78

30,53

-17,0

Kuru Soğan

17,48

14,22

-18,7

 

  

Ay Sonu Üretici Fiyatları

ÜRETİCİ

Üretici Fiyatı (TL/kg)

Değişim (Yüzde)

ÜRÜNLER

27 Eylül 2024

28 Ekim 2024

27 Eylül 2024/

28 Ekim 2024

Salatalık

13,60

28,00

105,9

Kabak

13,00

26,63

104,8

Sivri Biber

18,71

37,83

102,2

Domates

12,83

21,10

64,4

Havuç

7,50

12,00

60,0

Yeşil Soğan (Demet)

10,04

13,63

35,8

Y. Fasulye

36,25

48,75

34,5

Elma

14,25

18,40

29,1

Maydanoz (adet)

4,31

4,94

14,5

Patlıcan

10,67

12,00

12,5

Marul (adet)

11,79

12,79

8,5

Antep Fıstığı

230,00

240,00

4,3

Fındık (iç)

240,00

250,00

4,2

Kuru Kayısı

130,00

135,00

3,8

Kuru Soğan

5,60

5,75

2,7

Yeşil Mercimek

28,86

29,33

1,6

Kuru Fasulye

32,00

32,14

0,4

Kuzu Eti

397,18

398,46

0,3

Kırmızı Mercimek

22,94

22,94

0,0

Kuru Üzüm

110,00

110,00

0,0

Kuru İncir

170,00

170,00

0,0

Zeytinyağı

258,12

256,56

-0,6

Dana Eti

342,50

338,93

-1,0

Nohut

31,06

30,39

-2,2

Pirinç

42,00

38,30

-8,8

Yumurta (adet)

2,98

2,68

-10,1

Limon

11,50

10,00

-13,0

Patates

4,70

3,60

-23,4