Erzurum ve Hakkari Ziraat Odaları İl Koordinasyon Kurulu Başkanlarından Bayraktar’a ziyaret


Erzurum ve Hakkari Ziraat Odaları İl Koordinasyon Kurulu Başkanlarından Bayraktar’a ziyaret

Ankara- 31.10.2024- Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Erzurum Ziraat Odaları İl Koordinasyon Kurulu Başkanı Latif Maskan ve Hakkari Ziraat Odaları İl Koordinasyon Kurulu Başkanı Naif Önal’ı kabul etti.

Bayraktar, TZOB Genel Merkezi’nde gerçekleşen kabulde ziyaretleri için Oda Başkanlarına teşekkür etti.

Türkiye AB-KİK Heyetinden TUSAŞ’a Ziyaret

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye – AB Karma İstişari Komitesi Türkiye kanadını oluşturan TOBB, TESK, TÜRK-İŞ, MEMUR-SEN, TÜRKİYE KAMU-SEN, HAK-İŞ ve TİSK heyetiyle Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ) tesislerini ziyaret etti.
Bayraktar, “TUSAŞ’ın Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Cihad Vardan ile bir araya gelerek başsağlığı ve geçmiş olsun dileklerimizi ilettik. Ülkemizin birlik ve beraberliği için terörün karşısında hep birlikte duracağız. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum” dedi.

TZOB WEB SAYFASI YAZILIMI HİZMET ALIMI İHALESİ 31.10.2024 PERŞEMBE GÜNÜ SAAT 11:00’DE YAPILACAKTIR

Kapalı Teklif Usulü İle Yapılacak İhalenin Dokümanı Aşağıdaki Linklerdedir.

2024.10.22 TZOB WEB SAYSAFI YAZILIMI HİZMET ALIMI – FİYAT TEKLİF MEKTUBU.pdf

2024.10.22 TZOB WEB SAYSAFI YAZILIMI HİZMET ALIMI – SÖZLEŞME TASARISI.pdf

2024.10.22 TZOB WEB SAYSAFI YAZILIMI HİZMET ALIMI – İDARİ ŞARTNAMESİ.pdf

2024.10.22 TZOB WEB SAYSAFI YAZILIMI HİZMET ALIMI – TEKNİK ŞARTNAMESİ.pdf

TZOB Yönetim Kurulu Toplantısı


TZOB Yönetim Kurulu Toplantısı

ANKARA- 24.10.2024- Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Yönetim Kurulu toplantısı gerçekleştirildi.

Toplantıda Yönetim Kurulu Üyeleri, TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar’a, bölgelerindeki çiftçilerin sorunlarını iletti, yapılması gerekenler görüşüldü.

Ahlat ve Mutki Ziraat Odası Başkanlarından Bayraktar’a ziyaret


Ahlat ve Mutki Ziraat Odası Başkanlarından Bayraktar’a ziyaret

Ankara- 23.10.2024- Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar Ahlat ve Mutki Ziraat Odası Başkanlarını kabul etti.

Bayraktar, TZOB Genel Merkezi’nde gerçekleşen kabulde ziyaretleri için Oda Başkanlarına teşekkür etti.

Diyarbakır İl Emniyet Müdürü Kaya, Sakarya Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu Başkanı Zımba ve Türkiye Karate Federasyonu Merkez Hakem Kurulu Başkanı Kobaş’tan Bayraktar’a ziyaret


Diyarbakır İl Emniyet Müdürü Kaya, Sakarya Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu Başkanı Zımba ve Türkiye Karate Federasyonu Merkez Hakem Kurulu Başkanı Kobaş’tan Bayraktar’a ziyaret

Ankara- 22.10.2024- Diyarbakır İl Emniyet Müdürü Fatih Kaya, Sakarya Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu Başkanı Yaşar Zımba ve Türkiye Karate Federasyonu Merkez Hakem Kurulu Başkanı Uğur Kobaş, Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar’ı makamında ziyaret etti.

Bayraktar, misafirlerine ziyaretleri için teşekkür etti.

 

Bayraktar, Diyarbakır’da pamuk hasat törenine katıldı Bayraktar, Ziraat Odaları Başkanlarıyla basına açıklama yaptı “Pamuk ülkemiz için stratejik öneme sahiptir” “Ülkemizdeki pamuk fiyatları hak ettiği değeri bulmuyor”

Bayraktar, Diyarbakır’da pamuk hasat törenine katıldı

Bayraktar, Ziraat Odaları Başkanlarıyla basına açıklama yaptı

“Pamuk ülkemiz için stratejik öneme sahiptir”

“Ülkemizdeki pamuk fiyatları hak ettiği değeri bulmuyor”

 

ANKARA- 21.10.2024-GÖRÜNTÜLÜ- Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 20 Ekim Pazar günü Diyarbakır’da pamuk hasat törenine katıldı. Bayraktar’ın Ziraat Odaları Başkanları ile birlikte yaptığı basın açıklaması şöyle;

“Pamuk, hem üretim yapılan bölgenin gelişmesinde hem de sağladığı istihdam nedeniyle ülke ekonomisine önemli katkı sağlıyor.

Türk tarımının vazgeçilmez bir ürünü olan pamuk; lif, çiğit, tohum, yağ, küspe gibi asıl ve yan ürünleriyle tekstil, hazır giyim, bitkisel yağ ve yem başta olmak üzere birçok sektöre hammadde oluşturuyor.

Türk tekstil ve hazır giyim sanayilerimizin kuruluşunda ve hızla gelişerek bugünkü seviyelere gelmesinde yerli pamuk üretimimizin yani çiftçilerimizin önemli rolü göz ardı edilmemelidir.

Ülkemizde 2023 yılı verilerine göre 22 ilde üretimi gerçekleştirilen ve Nisan ayı sonu itibarıyla ekimi yapılan pamukta hasat devam ediyor. Yaklaşık 4,8 milyon dekar alanda üretimi gerçekleştirilen pamukta geçtiğimiz yıl çiftçilerimiz 2,1 milyon ton kütlü pamuk üretti. Bu yıl ise Türkiye İstatistik Kurumu Birinci Tahmin verilerine göre 2,2 milyon ton seviyesinde üretim tahmin ediliyor.”

 

“Üretimin yüzde 82,2’sini 5 il gerçekleştiriyor”

“Ülkemiz pamuk üretiminin tamamına yakını Güneydoğu Anadolu Bölgesi, Ege Bölgesi ile Çukurova ve Antalya yörelerinde yapılıyor.

İl bazında baktığımızda ise pamuk üretiminin yaklaşık yüzde 42’sini Şanlıurfa, yüzde 14,4’ünü Diyarbakır, yüzde 11,6’sını Aydın, yüzde 8,8’ini Hatay ve yüzde 5,5’ini İzmir gerçekleştiriyor. Söz konusu beş il toplam üretimin yüzde 82,2’sini gerçekleştiriyor.

Pamukta son beş yılda ortalama ekim alanı 4,63 milyon dekardır. 2023 yılında bir önceki önceki yıl 5,73 milyon dekar olan ekim alanı yüzde 16,7 oranında azalarak 4,77 milyon dekara geriledi.”

 

Dünya Lif Pamuk Üretimi ve Dış Ticaret

“Dünyada 2024/2025 üretim sezonunda Uluslararası Pamuk İstişare Kurulu (ICAC) verilerine göre 26 milyon 332 bin ton lifli pamuk üretimi olacağı tahmin ediliyor. Bu üretimin yaklaşık yüzde 3’ünü ülkemiz sağlıyor.

Diğer taraftan ülkemiz; Çin, Hindistan, ABD, Brezilya, Pakistan ve Avustralya’dan sonra pamuk üretiminde yedinci sırada geliyor.

Ülkemizde 2022 yılında 886 bin ton olan lifli pamuk üretimi 2023 yılında 700 bin tona geriledi. Aynı yıl 732,4 bin ton pamuk ithal ettik, bu ithalat için 1 milyar 631 milyon dolar ödedik. 2024 yılında lifli pamuk üretiminin 750 bin ton olacağı tahmin ediliyor.

Ülkemizdeki bu dalgalanma stratejik öneme sahip pamukta akılcı ve kalıcı politikalar sergilememiz gerektiğinin önemini vurguluyor.”

 

“Pamuk sanayi ürünü olmaktan çıkarılmalı, Gümrük Birliği Anlaşmaları revize edilmeli, pamuk tarım ürünü olarak işlem görmelidir”

“Pamukta ekim alanlarındaki değişim çiftçilerimizin kazancıyla, yani ürün maliyetleri, fiyat ve desteklerle doğrudan ilişkilidir. Pamuğa, Gümrük Birliği Anlaşması nedeniyle sanayi ürünü kabul edildiği için gümrük vergisi koyamıyoruz. Dünya pamuk fiyatlarındaki düşüş iç piyasada pamuk fiyatlarını doğrudan etkiliyor ve fiyatları düşürüyor. Pamuk bir sanayi ürünü değildir, tarım ürünüdür. Gümrük Birliği Anlaşması revize edilmeli, pamuk tarım ürünü olarak değerlendirilmelidir. 

Çiftçilerimiz iç piyasada pamuk fiyatlarında son üç yıldır umduğunu bulamadı. Bu yılda umduğu fiyatı alamazsa önümüzdeki sezon üretim miktarında azalma olacaktır.

Ülkemizde pamuk üretim maliyetleri yüksek olmasına rağmen destekleme miktarları rakip ülkelere göre düşüktür. Girdi fiyatlarındaki artışlardan çiftçilerimizin en az seviyede etkilenmesi için kilogram başına üç yıldır 1 lira 60 kuruş olarak ödenen primler artırılmalı, üreticilerimiz korunmalıdır. Pamuk üretimini geliştirmenin yolunun desteklemeden geçtiği ve desteklemenin de ülkemiz pamuk üretiminde istikrarın temeli olduğu unutulmamalıdır.”

 

“Ülkemizdeki pamuk fiyatları hak ettiği değeri bulmuyor”

“ABD Memphis lif pamuk fiyatı kilogram başına 65 lira, yani yüzde 40 randımanla kütlü pamuk fiyatı yaklaşık 26 lira iken, ülkemizde üretilen lif pamuk fiyatının kilogramı serbest piyasada 57 lira, kütlü pamuk fiyatı ise 22 lira 80 kuruş seviyesindedir.

Kütlü pamukta fiyat en az 30 lira bandında olmalı ki üreticilerimiz pamuktan vazgeçmesin. TARİŞ Pamuk Birliği, Çukobirlik ve Antbirlik gibi Birlikler bu hususları dikkate alarak fiyat açıklamalıdır. Ancak görünen o ki pamukta sürdürülebilirliği kimse düşünmüyor. Nem oranına göre değişmekle birlikte yüzde 40 randımanlı kütlü pamuğu Söke TARİŞ kilogram başına 24 liraya, Çukobirlik açıkladığı fiyatı revize ederek kilogram başına 26 lira 50 kuruşa, Antbirlik ise kilogram başına 27 lira 80 kuruşa alım yapıyor. Bu fiyatlar maliyetin oldukça altında kalıyor.

Böyle giderse sektör önümüzdeki sezon pamuk üretecek çiftçi bulamayacak. Son yıllarda fiyat açısından zor durumda kalan üreticilerimiz bu yıl maliyetini karşılayacak ve makul bir kar payı ile fiyatların revize edilmesini bekliyor. Üreticilerimiz bu sezonda ürününü yok pahasına satmasın.

Bir diğer husus ise sulama ücretlerinin yüksekliğidir. Sulama ücretlerinin tüm tarımsal ürünlerde olduğu gibi pamukta da girdi kalemleri arasında önemli bir payı vardır. Şüphesiz ki su kamu malı olup korunmalı ve tasarrufuna azami riayet edilmelidir. Ancak üreticilerimizin mağduriyetlerinin giderilmesi bakımından geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yılda tarımsal sulama amaçlı su kullanım hizmet bedeli yüzde 50 indirimle desteklenmelidir.

Üretim, verimlilik ve çiftçilerimizin deneyim üstünlüğüne sahip olduğu bu ürünü sektörde yer alan sanayicilerimizin de sahiplenmesi üretimin sürdürülebilirliği açısından önem taşıyor. Üreticilerimizin beklentilerinin karşılandığı ve karşılaştıkları sorunlar çözüldüğünde pamuk üretiminde artış yaşanacak, tekstil sanayimizin hammadde ihtiyacı karşılanacak ve pamuk için ödediğimiz döviz miktarı azalacaktır.”

Bayraktar, Çanakkale Biga’da dolu afetinin etkilerini inceledi “Dolu afeti sonrası çeltikte yüzde 100’e varan oranda zarar var”

Bayraktar, Çanakkale Biga’da dolu afetinin etkilerini inceledi

“Dolu afeti sonrası çeltikte yüzde 100’e varan oranda zarar var”

 

ANKARA- 18.10.2024-GÖRÜNTÜLÜ- Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Çanakkale’nin Biga ilçesinde geçtiğimiz günlerde etkili olan dolu afetinin etkilerini yerinde inceledi.

“2024 yılı çiftçilerimiz açısından her anlamda zor geçiyor. Çiftçilerimiz bir yandan ürettikleri ürünleri değerinde pazarlamakta sıkıntı yaşıyor, diğer yandan doğal afetlerle mücadele ediyor” diyen Bayraktar, açıklamasını şöyle sürdürdü;

“Yaşanan doğal afetlerden en çok çiftçilerimiz etkileniyor. Doğal afetler her zaman var oldu ve olmaya da devam edecektir. Fakat iklim değişikliğinin de etkisiyle son yıllarda sayısı ve şiddeti arttı. Türkiye’de 2011 yılında 324 adet doğal afet meydana gelmişken 2023 yılında bu sayı 1475’e ulaştı.

2024 yılının henüz ilk 8 ayında 900 adet doğal afet yaşandı. Bu afetlerin yüzde 22’si gibi önemli bir kısmını dolu afeti oluşturdu. Afetlere yalnızca sayı gözüyle de bakamayız.

Çiftçilerimizin emeklerini ortaya koyarak ve yüklü miktarda borca girerek üretmeye çalıştıkları ürünlerin bir anda ziyan olması hem çiftçilerimiz hem de ülkemizin gıda güvencesi için çok büyük bir tehlikedir.

 

“Çanakkale önemli bir tarım şehridir”

“Çanakkale tarihi ve turistik bir şehir olmasının yanında önemli de bir tarım şehridir. 2023 yılı itibarıyla yulaf, sorgum, yem bezelyesi, İtalyan çimi gibi yem bitkilerini en çok üreten ilimiz Çanakkale’dir. Yine salçalık biber üretiminde birinci sıradadır.

Şeftali üretiminde ikinci, çilek üretiminde üçüncü, çeltik, sofralık domates, şaraplık üzüm, armut ve ayva üretiminde dördüncü sıradadır. Genel olarak Çanakkale 28 bitkisel ürünün üretiminde ilk 5’tedir. Böylesine önemli bir tarım şehrinde yaşanan afetin faturası da büyük olur.”

 

“Dolu afeti sonrası çeltikte yüzde 100’e varan oranda zarar var”

“Biga’da yaşanan dolu afeti yaklaşık 45 bin dekarlık alanda etkili oldu. Bu alanda çeltik başta olmak üzere silajlık mısır, kışlık sebzeler, zeytin ve diğer meyveler yetiştiriliyor. Fakat dolu afetinin etkili olduğu alanın takribi yüzde 90’ını çeltik oluşturuyor.

Çanakkale’de üretilen çeltiğin yüzde 68’i de Biga’da üretiliyor. Çeltikte yüzde 100’e varan bir zarar söz konusudur. Gönen ve Biga barajlarının en fazla suladığı bu bölgede zarar gören alanın Biga’nın toplam tarım alanının yaklaşık 3’te birine tekabül ettiği dikkate alındığında bu felaketin ilçe ekonomisinde çok büyük kayıplara yol açtığı görülecektir.

Tarımsal üretimin sürdürülebilirliği için bugün Biga’daki üreticilerimize sahip çıkmamız gerekiyor. Her zaman dediğimiz gibi, çiftçilerimiz devlet destekli tarım sigortasından faydalanmalı; ürününü, gelirini ve geleceğini sigorta altına almalıdır. Doğal afetlerden korunmanın tek yolu budur. Sigortalılık oranının yükselmesi için de sigorta primleri daha makul düzeye çekilmelidir.

Ülkemizin diğer bölgelerinde olduğu gibi Biga’da da artan girdi fiyatları ve üretilen ürünlerin değerinde pazarlanamaması çiftçi gelirlerine doğrudan etki etmiş ve üreticilerimizi banka kredilerine yöneltmiştir.

Çoğu çiftçimiz bir önceki yıl aldığı krediyi kapatamamakta, hasat sezonunda kredinin faizini ancak ödeyebilmektedir. Önceki yılın borcu devam ederken yeni faiz oranı ile yeniden kredi almakta ya da önceki kredisini limit artırarak yeniden yapılandırmaktadır. Günün sonunda çiftçilerimiz bir yıl boyunca emek vererek elde ettiği gelirin bir kısmını hasat sonunda bankalara verir hale gelmiştir.

Artan maliyetler ve yüklü borçlar çiftçilerimizin tarımsal üretim yapmasını zorlaştırırken bir de bunların üstüne yaşanan doğal afetler çiftçilerimizin elini kolunu bağlıyor.

Bu vesileyle, çiftçilerimizin içinde bulunduğu durum ve tarımsal üretimin sürdürülebilirliği adına Biga’daki doğal afetlerden etkilenen çiftçilerimizin borçları faizsiz ertelenmelidir.

Yetkili Kurumlar bir an evvel harekete geçerek çiftçilerimizin uğradıkları bu büyük zararı telafi etmelidir.

Bu büyük afetten zarar gören Biga’lı çiftçilerimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

Tarım Reformu Genel Müdürü Yıldız’dan Bayraktar’a ziyaret


Tarım Reformu Genel Müdürü Yıldız’dan Bayraktar’a ziyaret
Ankara- 17.10.2024- Tarım Reformu Genel Müdürü Osman Yıldız, Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar’ı makamında ziyaret etti.
Bayraktar, Sayın Yıldız’a ziyaretleri için teşekkür etti.

Bayraktar, Dünya Gıda Günü’nde Konya’da mısır hasadına katıldı Bayraktar, Konya Ziraat Odaları Başkanları ile birlikte basın açıklaması yaptı

Bayraktar, Dünya Gıda Günü’nde Konya’da mısır hasadına katıldı

Bayraktar, Konya Ziraat Odaları Başkanları ile birlikte basın açıklaması yaptı

 

KONYA- 17.10.2024 Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 16 Ekim Dünya Gıda Günü’nde Konya’da katıldığı mısır hasat töreninde Konya Ziraat Odası Başkanlarıyla birlikte basın açıklaması yaptı. Bayraktar’ın konuşması şu şekilde;           

“Mısır, kullanım alanının oldukça fazla olması ve bitkisinin her parçasının ayrı bir ekonomik değere sahip olması nedeniyle stratejik ürünler arasında yer alıyor. Ülkemizde 75 ilde mısır üretimi yapılıyor. Üretimde önde gelen illerimiz sırasıyla Konya, Şanlıurfa, Adana, Mardin ve Karaman’dır. Mısır üretiminin yüzde 58,1’ini bu illerimiz gerçekleştiriyor.”

 

“Geçen yıl fiyattan umduğunu bulamayan mısır üreticilerimiz bu yıl ekim alanlarını azalttı”

“Mısır, toplam tahıl üretiminden yüzde 22,5 oranında pay alıyor. Mısır üretimimiz 2023 yılında ilk kez rekor bir üretimle 9 milyon tona ulaştı. Son yıllarda ekim alanlarındaki artışın yanında verimdeki artış mısır üretiminin önemli düzeyde artmasına neden oldu. 

Son 5 yılda mısır üretimi yüzde 57,9 oranında arttı. Ancak geçen yıl fiyattan umduğunu bulamayan üreticilerimiz bu yıl mısırda ekim alanlarını azalttı. Türkiye İstatistik Kurumu birinci tahmin verilerine göre de 2024 yılında bir önceki yıla göre yüzde 5,6 azalışla 8 milyon 500 bin ton üretim bekleniyor. Mısır üreticilerimiz, başta tarımsal sulamada kullanılan elektrik olmak üzere girdi fiyatlarının yüksekliğiyle artan maliyetlerin yükünü kaldıramıyor.

Bunun yanı sıra bu yıl, aşırı sıcaklar ve kuraklık nedeniyle de mısır rekoltesinde azalma oldu. Adana, Kahramanmaraş, Osmaniye ve Hatay’da mısır hasadı bitti. Bu illerdeki Ziraat Odalarımızdan mısır veriminde ortalama yüzde 20-30 oranında azalma olduğu bilgisini aldık. Hasadın devam ettiği Konya, Şanlıurfa, Mardin, Karaman, Eskişehir ve Aksaray gibi mısır üretiminin yoğun yapıldığı illerde de kuraklık ve aşırı sıcaklıkların verimi etkilediğini görüyoruz.

Konya mısır üretiminde yüzde 22,7 payla birinci sırada bulunuyor. İlçeler arasında farklılık göstermekle birlikte il genelinde mısır veriminde yüzde 10-30 arasında kayıp mevcuttur.”

 

“Hasat dönemlerinde gümrük vergi oranı düşürülmemelidir”

“Mısır alım fiyatı 2022 yılında Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından ton başına 5 bin 700 lira olarak açıklanmıştı. 2023 yılında ise alım fiyatları sadece yüzde 5,3 artışla 6 bin lira olarak açıklandı. Yüksek girdi fiyatları ve artan enflasyon rakamları ortada iken açıklanan bu fiyat maliyetin altında kaldı.

Toprak Mahsulleri Ofisi bu sene mısır alım fiyatı açıklamadı. Serbest piyasada mısır fiyatları geçen hafta ton başına 7 bin lira ile 9 bin 500 lira arasında değişiyordu. Konya’da ise fiyatlar geçen hafta 9 bin 700 liraya kadar çıktı. Bu fiyat üreticilerimizin yüzünü güldürdü. Ancak 10 Ekim tarihinde Resmi Gazete ‘de yayımlanan karar ile yılsonuna kadar 1 milyon ton mısır ithalatı için gümrük vergisi yüzde 130’dan yüzde 5’e indirildi. Alınan bu karar sonrasında 4-5 günde mısır fiyatları Konya’da ton başına 7 bin 700 liraya kadar geriledi. Üreticilerimiz fiyatın daha da düşmesinden endişe ediyor.

Ben buradan soruyorum. Üretici fiyatları biraz yükseldiğinde acele hareket edilerek ithalat kapıları açılıyor ve fiyatlara müdahale ediliyor. Üretici fiyatları düştüğünde niçin acele hareket edilerek fiyatlara müdahale edilmiyor ve üreticilerimizin mağduriyeti önlenmiyor.

Patateste, soğanda, domateste, biberde, kabakta, karpuzda ve bunun gibi birçok üründe fiyatlar düştüğünde serbest piyasa ekonomisi denilerek müdahale edilmiyor. Mısır fiyatları yükseldiğinde bu serbest piyasa ekonomisi olmuyor mu da müdahale ediliyor. Bu çifte standarttan vazgeçilmelidir.

Çiftçilerimize hasatta ürün fiyatı belirsizliği yaşatılmamalıdır. Hasat dönemlerinde gümrük vergi oranları düşürülmemelidir. Üreticilerimizin yeterli gelir elde etmesi için gerekli tedbirlerin alınması elzemdir.”

 

“Mısır üretiminin artırılması gerekiyor”

“Ülkemizde mısırın kullanım alanı oldukça geniştir. Buna rağmen mısır en fazla hayvan yemi olarak kullanılıyor. 2022/23 sezonunda mısır üretiminin yüzde 94,3’ü yem sanayiinde kullanıldı.

Son yıllarda mısır üretimimiz artmış olsa da tüketimi karşılamaya yetmiyor. Mısırda yeterlilik oranımız yüzde 85,8’dir. Yani ihtiyacımızın yüzde 14,2’sini ithalat yoluyla karşılamak zorunda kalıyoruz.

Ancak ithalatın ihtiyaç kadar yapılması önemlidir. 2023 yılında 1 milyon 896 bin ton olarak gerçekleştirilen ithalata 560 milyon dolar ödendi. 2024 yılı ilk 8 ayda ise 2 milyon 637 bin ton ithalat yapıldı. 2024 yılı 8 aylık dönemde toplam ithal edilen mısırın yüzde 43,2’si Ukrayna’dan, yüzde 42,3’ü ise Rusya Federasyonu’ndan gerçekleştirildi.

Hayvancılıkta en temel girdilerden olan mısırda üretimin daha fazla artırılması gerekiyor. Yüksek girdi fiyatları nedeniyle maliyetleri artan üreticilerimizin zarar etmesine müsaade edilmemelidir. Bu kapsamda mısır üretimine verilen prim desteğinin önemi büyüktür. Dane mısır desteği 2017 yılından itibaren 6 yıl boyunca ton başına 30 lira olarak ödendi. 2024 yılında ise destek miktarı ton başına 100 liraya çıkarıldı. Prim miktarı, piyasa fiyatları ve üretim maliyetlerine göre belirlenerek her yıl güncellenmelidir.”

 

“Gıda en temel ihtiyaçtır ve mutlaka karşılanmalıdır”

“Diğer taraftan bugün Dünya Gıda Günü. Her insanın sağlıklı, sürdürülebilir ve ulaşılabilir gıda en temel ihtiyacıdır ve mutlaka karşılanmalıdır.

Gıda insanlık tarihi boyunca stratejik öneme sahip oldu. Gıda güvencesi de her ülkenin en önemli konularından biridir. Sağlıklı beslenmede en kritik nokta gıdaya ekonomik erişimin sağlanmasıdır. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü verileri, 3,1 milyardan fazla insanın yani dünya nüfusunun yüzde 42’sinin sağlıklı beslenemediğini ortaya koyuyor.

Dünyada 783 milyon insan yetersiz besleniyor, açlık yaşıyor. Yani dünyadaki her on kişiden biri açlıkla karşı karşıyadır. Açlık yaşayan insanların yarısından fazlası Afrika’da bulunuyor.”

 

“Gıdayı israf edecek lüksümüz yok”

“Üretilen gıdanın dengeli dağıtılması, gıdada kayıp ve israfın en aza indirilmesi gerekiyor. Dünya çapında tüketicilere sunulan tüm gıdanın yüzde 17’si olan yaklaşık 1 milyar ton gıda çöpe atılıyor. Çöpe atılan gıda aynı zamanda su kaynaklarının da kaybı demektir. Gıda israfının önlenmesi sürdürülebilir bir gelecek için kritik önem taşıyor. Ülkemizde günde 12 milyon ekmeğin çöpe gitmesi ve dünyada üretilen gıdanın yüzde 30’unun henüz rafa çıkmadan kayba uğraması büyük bir sorundur. Gıdayı israf edecek lüksümüz yok. Bu bilinçle hareket etmeli, gıda tüketim alışkanlıklarımızı gözden geçirmeli, ihtiyacımız kadar gıda temin etmeliyiz.

Sağlıklı beslenmeyi sağlayabilmek için her ülke kendi yasal düzenlemeleri çerçevesinde hem iç hem de dış piyasalara uygun kalite ve standartlarda gıda üretimi yapıyor. Ülkemizde de yasal mevzuatlarımız çerçevesinde gıda üretimi yapıyoruz. Tarım ve Orman Bakanlığı ulusal düzeyde gıda kontrolleri yapıyor. Yapılan denetimlerin sıklaşması ve caydırıcı cezaların uygulanması büyük önem taşıyor. Yapılan denetimler neticesinde tespit edilen taklit ve tağşişli ürünler ile insan sağlığını tehlikeye sokan ürünler kamuoyuyla paylaşılmaya devam edilmelidir.”

 

“Gıdanın temeli tarımsal üretimdir”

“Gıdanın temeli tarımsal üretimdir. Bu nedenle, ülkemizin tarımsal alt yapıları tamamlanmalı, tarım toprakları ve su kaynakları en iyi şekilde korunmalı ve değerlendirilmelidir. Üreticilerimizin alın teri dökerek elde ettikleri ürünler değerini bulmalı ve üreticilerimizin refah seviyesi yükseltilmelidir. Üreterek sofralarımızda hiçbir gıdayı eksik etmeyen çiftçilerimize vefalı olmalıyız. Sabah, öğle, akşam sofralarımızda yediğimiz gıdalarda bir eksilme olmasını istemiyorsak çiftçilerimizin üretimde kalmasını sağlamalıyız. Özellikle gençlerimize sağlayacağımız desteklerle onları muhakkak surette tarımda tutmalıyız

Ülkenin gıda güvencesini göçmenlerle sağlayamayız. Gıda güvencesinin sağlandığı, israfın bittiği, açlık sorunun olmadığı bir Türkiye ve Dünya dileğiyle 16 Ekim Dünya Gıda Günü’nü kutluyorum.”