21 Mayıs Dünya Süt Günü…


-21 Mayıs Dünya Süt Günü…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: “Süt üretiminde arz fazlasının önüne geçmek için tüketim ve ihracat artırılmalıdır”

-“Büyükbaş hayvancılığın ayakta kalabilmesi, kırmızı et üretiminde sıkıntı yaşanmaması ancak sütün, istikrarlı, yeterli ve güvenceli bir pazara sahip olmasıyla mümkündür”

“Süt hayvancılığı et hayvancılığının da temelidir. Ana varsa dana vardır. Et hayvancılığının materyalini süt hayvancılığı sağlamaktadır”

-“Üretici 1 litre süt sattığında en az 1,5 kilogram yem alabilmelidir. Buna göre üreticinin eline litrede 1 lira 89 kuruş geçmelidir”

-“Dönemin bakanı ve başbakanı ile görüşerek kurdurduğumuz Et ve Süt Kurumu’nun devrede olması, çiğ süt fiyatlarındaki daha fazla düşmeyi önlüyor”

 

Ankara – 20.05.2018 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, insan sağlığı için kıymetli bir ürün olan sütün, hayvancılık sektörünün de en önemli lokomotif ürünü olduğunu belirterek, “2017 yılında ülkemizde toplam 20,7 milyon ton süt üretilmiştir. Süt üretiminde arz fazlasının önüne geçmek için tüketim ve ihracat artırılmalıdır” dedi.

Bayraktar, 21 Mayıs Dünya Süt Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, düzenli içildiğinde sütün, bebeklikten yaşlılığa, bireyin zihinsel ve fiziksel gelişimine, vücudun güçlenmesine ve sağlığın korunmasına katkı sağlayan bir gıda olduğunu vurguladı. Bundan dolayı Sağlık Bakanlığı’nın, bireylerin günlük olarak tüketmesi gereken süt miktarını en az 2 su bardağı olarak önerdiğini bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:

“Süt, sadece hayvancılık sektörü için değil tarım için de en önemli ürünlerinden biridir. Bilhassa büyükbaş hayvancılığın ayakta kalabilmesi, kırmızı et üretiminde sıkıntı yaşanmaması ancak sütün istikrarlı, yeterli ve güvenceli bir pazara sahip olmasıyla mümkündür. Söz konusu şartlara uygun bir pazarın oluşması ise ancak istikrarlı bir tüketim ve buna bağlı bir üretimle sağlanabilir.

Toplam süt üretimi 2017 yılında 20,7 milyon ton olurken, sanayiye aktarılan inek sütü miktarı aynı yıl 9 milyon 214 bin tondan 9 milyon 112 bin tona indi. 2014 yılında 348 milyon dolara kadar çıkan ihracat 2017 yılında 336 milyon dolar oldu.”

 

-Süt fiyatları-

 

Süt hayvancılığının et hayvancılığının da temeli olduğuna dikkati çeken Bayraktar, “ana varsa dana vardır. Et hayvancılığının materyalini süt hayvancılığı sağlamaktadır. Üretici 1 litre süt sattığında en az 1,5 kilogram yem alabilmelidir. Buna göre üreticinin eline litrede 1 lira 89 kuruş geçmelidir. Üreticinin sattığı sütün ülke ortalaması litrede 1 lira 38 kuruştur. Litresi 1 lira 5 kuruştan süt satılan illerimiz bile vardır. Çiğ süt fiyatları artırılmalıdır” dedi.

 

-“Piyasa istikrarı açısından Et ve Süt Kurumu çok önemli”-

 

Piyasa istikrarı açısından Et ve Süt Kurumu’nun müdahale kurumuna dönüştürülmesinin önemli bir gelişme olduğunu bildiren Bayraktar, “hayvancılığımızın gelişmesine ve sorunlarının çözümlenmesine önemli katkı sağlayacağına inandığımız ve her platformda dile getirdiğimiz ‘müdahale kurumunun’ oluşturulmasıyla ilgili talebimizin dikkate alındı. Dönemin bakanı ve başbakanı ile görüşerek kurdurduğumuz Et ve Süt Kurumu’nun devrede olması, çiğ süt fiyatlarındaki daha fazla düşmeyi önlüyor. Eğer taleplerimiz yerine getirilmeseydi, böyle bir kurum oluşturulmamış olsaydı piyasaya nasıl müdahale edilecekti? Zaman zaman yaşanan sorunlara nasıl bir çözüm üretilecekti” ifadelerini kullandı.

 

-Süt tüketimini artırmak için yapılması gerekenler-

 

Sağlık açısından son derece değerli bir ürün olan sütün, tüm yaş gruplarında tüketiminin artırılması için kampanyalar düzenlenmesi gerektiğini belirten Bayraktar, süt tüketimini artıracak önerileri aşağıdaki gibi sıraladı:

“Süt tüketimini artırmak için önemli bir enstrüman olan okul sütü programı; tüm yıla yayılmalı, okulların açılmasından kapanmasına kadar sürdürülmelidir. Ortaokul ve liselerde de yaygınlaştırılmalıdır. Peynir ve yoğurt gibi süt ürünleriyle çeşitlendirilmelidir.

Bütün kamu kurum ve kuruluşlarında süt ve süt ürünleri tüketimi artırmalıdır.

Öğrenci yurtlarında, askeri birliklerde, cezaevlerinde, çocuk esirgeme kurumlarında süt ve süt ürünleri tüketimi özendirilmelidir.

Belediyeler eliyle süte ulaşması zor olan düşük gelirlilere yönelik süt kampanyaları düzenlenmelidir. Ayrıca, belediyeler, halka makul fiyatlı süt ve süt ürünleri sağlamalıdır.

Kamplarda kalan mülteci ve sığınmacılara süt ve süt ürünleri dağıtımı artırılmalıdır. 

Sütün sağlığa olan faydaları da dikkate alınarak, kişi başına düşen süt tüketiminin gelişmiş ülkelerin seviyelerine çıkarılması için toplumsal bilinci artıracak eğitim çalışmalarına da ağırlık verilmelidir.”

 

-Sektör için yapılması gerekenler-

           

Bayraktar, sektörün istikrara kavuşması, sürdürülebilir bir üretime ulaşması için yapılması gerekenleri de şöyle sıraladı:

“Üretimin sürdürülebilirliğini sağlamak için çiğ süt/yem paritesinin en az 1,5 olması için gereken tedbirler alınmalıdır.

Hayvancılık destekleri artarak devam etmelidir.

Son dönemde artan döviz kurları nedeniyle yem fiyatlarında önemli oranlarda artış olmuştur. Sürekli artan yem fiyatları için gereken tedbirler alınmalıdır.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın kesif yemdeki fiyat artışını dikkate alarak çiğ süt prim desteklerini, yılın ilk 3 ayını kapsayacak şekilde sıcak süt için 3 kuruştan 5 kuruşa, soğuk süt için 6 kuruştan 10 kuruşa, örgütler aracılığıyla pazarlanan soğuk süt için 7 kuruştan 12 kuruşa çıkarma ve süt üreticilerine toplamda 270 milyon liralık prim desteği verme kararı yerinde bir uygulama olmuştur.

Hayvan hastalıklarıyla etkin mücadele edilmeli, başta şap, brusella, tüberküloz olmak üzere birçok hastalıkla mücadele için bütçeden yeterli kaynak aktarılmalıdır.

Süt ve süt ürünleri ihracatı destekleyici politikalar uygulanmalı, sektörün ihracat odaklı çalışması sağlanmalıdır.”

Süt üreticileri başta olmak üzere herkesin “Dünya Süt Günü”nü kutlayan Bayraktar, üretenin hak ettiği kazancı elde ettiği, tüketenin ise rahatça süt içip süt ürünlerini tüketebildiği günler diledi.

Bayraktar, “Zulme Lanet Kudüs’e Destek” Mitingine katıldı


-Bayraktar, “Zulme Lanet Kudüs’e Destek” Mitingine katıldı

İstanbul – 18.05.2018 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi Türkiye kanadını oluşturan sivil toplum kuruluşlarının Başkan ve temsilcileriyle birlikte, Yenikapı Miting Alanı’nda Filistin halkına destek amacıyla düzenlenen “Zulme Lanet Kudüs’e Destek” mitingine katıldı.

Mitingde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Başbakan Binali Yıldırım, Filistin Başbakanı Rami El-Hamdallah, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici konuşma yaptılar.

Mitinge, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Olağanüstü Zirvesi için İstanbul’da bulunan yabancı konuklar da katıldı.

KİK’ten Kudüs açıklaması

-KİK’ten Kudüs açıklaması…

-TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar’ın katıldığı ortak basın toplantısında, Türkiye-AB KİK Türkiye Kanadı üyeleri, ABD Yönetimi’nin Büyükelçiliği Kudüs’e taşıması ve İsrail’in olayı protesto eden Filistinlilere yönelik insanlık dışı saldırısıyla ilgili ortak açıklama yaptı

-Açıklamadan;

-“Ne yazık ki ABD Yönetimi adım atmadı, hatasında ısrar etti ve sonuçta tarihe utançla geçen Kudüs katliamı yaşandı”

-“İsrail’in Filistinlilere yönelik insanlık dışı saldırısını şiddetle kınıyor, hayatını kaybeden Filistinli kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz”

-“ABD ve İsrail’in birlikte başlattığı bu hukuksuz adım, Kudüs’e ihanettir, huzur ve barışa ihanettir, insanlığa ihanettir, tüm İslam âlemine karşı saygısızca bir tutum, açık bir provokasyondur”

-“Filistin sorununun çözümüne ve Ortadoğu barış sürecine indirilmiş, bölgedeki hassas dengeleri ve istikrarı bozacak ağır bir darbedir”

-“ABD Başkanı’nın hukuk ve demokrasi tanımaz yönü ile birleşen İsrail’in militarist, küstah ve insanlık dışı uygulamalarına sessiz kalınması, bunlara göz yumulması, tüm dünya için çok tehlikeli bir kapının açılmasına neden olacaktır”

-KİK üyeleri, ortak açılmalarında, yarın İstanbul Yenikapı miting alanında yapılacak, Filistin Halkına Destek Mitingine hep birlikte katılacaklarını duyurdular, tüm camia mensuplarına da en geniş şekilde katılmaları çağrısında bulundular

 Ankara – 17.05.2018 – Türkiye’nin sivil toplumunu temsil eden Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi (KİK) Türkiye kanadı üyeleri, ABD Yönetimi’nin Büyükelçiliği Kudüs’e taşıması ve İsrail’in olayı protesto eden Filistinlilere yönelik insanlık dışı saldırısıyla ilgili ortak açıklama yaptı.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar’ın katıldığı ortak basın toplantısında, KİK Türkiye Kanadı üyelerinin açıklamasında, “ne yazık ki ABD Yönetimi bundan geri adım atmadı, hatasında ısrar etti ve sonuçta tarihe utançla geçen Kudüs katliamı yaşandı” denildi.

Ortak açıklama metni şöyle:

“Değerli basın mensupları,

Türkiye’nin mesleki ve sivil toplumunu temsil eden; Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi Türkiye kanadı olan;

HAK-İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ),

Memur Sendikaları Konfederasyonu (MEMUR-SEN),

Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK),

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ),

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK),

Türkiye Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu (Türkiye KAMU-SEN),

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB),

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) olarak buradayız.

Yaklaşık 5 ay önce ABD Başkanı’nın uluslararası hukuku yok sayarak İsrail’deki büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma kararının ne kadar yanlış, tehlikeli ve sorumsuzca atılmış bir adım olduğunu ifade etmiştik.

Ne yazık ki ABD Yönetimi bundan geri adım atmadı, hatasında ısrar etti ve sonuçta tarihe utançla geçen Kudüs katliamı yaşandı.

Öncelikle İsrail’in Filistinlilere yönelik insanlık dışı saldırısını şiddetle kınıyor, hayatını kaybeden Filistinli kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz.

Değerli basın mensupları,

Kudüs, 3 semavi din için de önemlidir, vazgeçilmezdir, her 3 semavi dinin de kutsal şehridir.

Bu kimliğiyle asırlar boyunca bir arada yaşamanın simgesidir, insanlığın ortak değeridir, hiç kimsenindir ve hepimizindir.

 

-“Mescid’-i Aksa ve Kudüs İslam toplumu için mukaddestir”-

 

Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid’-i Aksa ve Kudüs, 1,5 milyar nüfuslu İslam toplumu için de ayrıca mukaddestir, vazgeçilmez bir mekândır.

Dolayısıyla ABD ve İsrail’in birlikte başlattığı bu hukuksuz adım, Kudüs’e ihanettir, huzur ve barışa ihanettir, insanlığa ihanettir, tüm İslam âlemine karşı saygısızca bir tutum, açık bir provokasyondur.

Ayrıca Filistin sorununun çözümüne ve Ortadoğu barış sürecine indirilmiş, bölgedeki hassas dengeleri ve istikrarı bozacak ağır bir darbedir.

Hiç kimsenin, kişisel hevesleri veya politik çıkarları uğruna, milyarlarca insanın kaderiyle ve inancıyla oynamaya hakkı yoktur.

ABD Başkanı’nın hukuk ve demokrasi tanımaz yönü ile birleşen İsrail’in militarist, küstah ve insanlık dışı uygulamalarına sessiz kalınması, bunlara göz yumulması, tüm dünya için çok tehlikeli bir kapının açılmasına neden olacaktır.

 

-“Kudüs’ün tarihi statüsünün ihlali kabul edilemez”-

 

Kudüs’ün tarihi statüsünün ihlali kabul edilemez.

Ortadoğu’da yeni çatışma alanları oluşturmak ve bölgeyi ateşe atmaktan başka hiçbir amaca hizmet etmeyen bu kararı kesin bir dille kınıyoruz.

 

-Yenikapı mitingi için çağrı-

 

Yarın İstanbul Yenikapı miting alanında yapılacak, Filistin Halkına Destek Mitingine hep birlikte katılıyor, tüm camiamız mensuplarına da en geniş şekilde katılmaları çağrısında bulunuyoruz.

Hepinizi saygıyla selamlıyoruz.”

Gazze’deki katliam…


-Gazze’deki katliam…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: “ABD’nin Büyükelçiliğini Kudüs’e taşıması Filistin’i ve İslam dünyasını derinden yaralamış, İsrail’in katliamına ortam hazırlamıştır”

-“Eğer dünyada bir barış isteniyorsa, bu barış Kudüs’ten, Filistin’den başlar”

-“Kimse, tüm Müslümanların göz bebeği olan Kudüs’e yönelik böyle bir hareketin, tüm İslam âleminde infiale sebep olacağını unutmasın”

 

Ankara – 15.05.2018 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, ABD’nin Tel Aviv’deki Büyükelçiliğini İsrail’in başkenti olarak tanıdığı Kudüs’e taşımasının Filistin’i ve İslam dünyasını derinden yaraladığını, İsrail’in Gazze’de gösteri yapan Filistinlilere yönelik katliamına ortam hazırladığını bildirdi.

Bayraktar, İsrail’in Gazze’deki katliamıyla ilgili yaptığı açıklamada, ABD yönetiminin dünyadaki 1,6 milyara yakın Müslümanı “yok sayarak” Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması ve büyükelçiliğini Müslümanlar için mübarek bir ay olan Ramazan’a iki gün kala bu şehre taşımasının Kudüs’ün statüsüne vurulan bir darbe olduğunu belirtti.

Dünyadaki hiçbir Müslümanın bu karara razı olmasının beklenemeyeceğini vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:

“ABD’nin büyükelçiliğini Kudüs’e taşıması, uluslararası hukuku ve Birleşmiş Milletler kararlarını açıkça ihlali demektir. Kutsal bir şehir olan Kudüs’ün statüsüne saldırı öncelikle Müslüman dünyasına bir saldırıdır. Kimse, tüm Müslümanların göz bebeği olan Kudüs’e yönelik böyle bir hareketin, tüm İslam âleminde infiale sebep olacağını unutmasın. Akıldan çıkarılmasın ki eğer dünyada bir barış isteniyorsa, bu barış Kudüs’ten, Filistin’den başlar.”

Bayraktar, tüm İslam dünyasının bu karara karşı birlik içinde hareket etmesi, ABD’yi bu kararından vazgeçirmesi gerektiğini de belirtti.

Şemsi Bayraktar, Gazze’deki İsrail katliamını şiddetle kınarken, hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diledi.

Tarım Şubat ayında 5 milyona yakın istihdam sağladı


-Tarım Şubat ayında 5 milyona yakın istihdam sağladı…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: “Tarım, Şubat ayında 4 milyon 983 bin kişiye istihdam sağladı, işsizliği 1,9 puan düşürdü”

-“Tarımda istihdam geçen yılın aynı ayına göre, 53 bin kişi azaldı” 


-“İstihdamda yüzde 17,7 pay alan tarım, Şubat’ta işsizliği yüzde 12,5’den yüzde 10,6’ya çekti”

 

Ankara – 15.05.2018 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarımın kış aylarında bile istihdama önemli katkı sağladığını bildirerek, “Tarım, Şubat ayında 4 milyon 983 bin kişiye istihdam sağladı, işsizliği 1,9 puan düşürdü” dedi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, Şubat ayında tarımda istidamın, geçen yıl Şubat ayına göre 53 bin kişi azalmasına rağmen, istihdama önemli katkı sağlamayı sürdürdüğünü belirtti. Şemsi Bayraktar, 2017 yılı Şubat ayında 5 milyon 36 bin olan tarımda istihdamın, bu yıl Şubat ayında 4 milyon 983 bine gerilediğini söyledi. Şemsi Bayraktar, Şubat ayında tarımdaki istihdamın, Ocak ayına göre 20 bin kişi arttığını belirtti.

TZOB Genel Başkanı Bayraktar, tarımın Mayıs ayında 5 milyon 577 bin, Haziran ayında 5 milyon 757 bin, Temmuz ayında 6 milyon 21 bin, Ağustos ayında 5 milyon 953 bin, Eylül ayında 5 milyon 854 bin, Ekim ayında 5 milyon 534 bin, Kasım ayında 5 milyon 297 bin, Aralık ayında 5 milyon 170 bin, Ocak ayında 4 milyon 963 bin kişiye istihdam sağladığını hatırlattı.

 

-Tarımın istihdamdaki payı yüzde 17,7-

 

Şubat ayında 28 milyon 166 bin kişi olan toplam istihdamın yüzde 17,7’sini tarımın karşıladığına, bu rakamın geçen Şubat ayında yüzde 18,7, bu yılın Temmuz, Ağustos aylarında yüzde 20,7, Eylül ayında yüzde 20,3, Ekim ayında yüzde 19,3, Kasım ayında yüzde 18,6, Aralık ayında yüzde 18,3, Ocak ayında 17,7 olduğunu bildiren Bayraktar, 2017 Şubat ayında 26 milyon 956 olan toplam istihdamın da bir yıllık sürede 1 milyon 210 bin kişi arttığına dikkati çekti.

Bayraktar, tarımın istihdamda yüzde 17,7, sanayinin yüzde 20 pay aldığını, inşaatın payının yüzde 7’de kaldığını, istihdamda en büyük payın yüzde 55,3 ile hizmetlerde olduğunu belirtti.

 

-Tarım kadınlarda işsizliği 3,4 puan düşürdü-

 

Şemsi Bayraktar, Şubat ayında tarımda 2 bin 864 erkek, 2 bin 120 kadının istihdam edildiğini bildirdi. Erkeklerin yüzde 14,8’inin, kadınların yüzde 24,1’inin tarımda çalıştığını, tarımın işsizliğin geri çektiğini belirten Bayraktar, Şubat ayında tarımın kadınlarda işsizliği 3,4 puan düşürerek yüzde 16,8’den yüzde 13,4’e, erkeklerde 1,3 puan düşürerek yüzde 10,6’dan yüzde 9,3’e, toplamda işsizliği 1,9 puan düşürerek yüzde 12,5’den yüzde 10,6’ya indirdiğini belirtti.

TZOB Genel Başkanı Bayraktar, tarımda istihdamın her yıl Temmuz ve Ağustos aylarında zirveye ulaştığını, Eylül ayından itibaren tarımsal faaliyetlerdeki azalmayla birlikte istihdamın da gerilemeye başladığını, Ocak-Şubat aylarında en alt düzeye indiğini hatırlattı.

15 Mayıs Dünya İklim Günü


-15 Mayıs Dünya İklim Günü…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:  “Özellikle sanayideki hızlı gelişim ve insan faaliyetleri sonucu atmosfere verilen sera gazlarındaki artış ile günümüzde iklim değişikliği kavramı daha önemli hale gelmiştir”

-“Ülkemiz iklim değişikliği etkilerinin yoğun hissedileceği Doğu Akdeniz Havzası’nda yer almaktadır”

-“Son yıllarda artan doğal afetler, ülkemizde iklim değişikliği yaşandığının bir göstergesidir”

-“Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre zarar oluşturan meteorolojik olağanüstü olay sayısı 1963 yılında 329 iken, 2015’te 781, 2016’da 654, 2017’de 598 olmuştur”

-“İklim değişikliğinin etkisiyle afetlerin artması, tarımsal faaliyetleri riske atmaktadır. Artan doğal afetlerin tarım sektörüne verdiği zararların azaltılması, beklenen afetlere karşı önlem alınabilmesi artık daha önemlidir”

-“İklim değişikliğinden en ağır biçimde etkilenecek olan yoksul kesimlerin ve küçük çiftçilerin korunması ve desteklenmesi için kalıcı politikalar geliştirilmelidir”

-“Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak yaşanan doğal afetlerin tarım sektörüne ve üreticilerimize verdiği zararları sıkı bir şekilde takip etmekteyiz”

 

Ankara – 15.05.2018 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, özellikle sanayideki hızlı gelişim ve insan faaliyetleri sonucu atmosfere verilen sera gazlarındaki artış ile günümüzde iklim değişikliği kavramının daha önemli hale geldiğini, Türkiye’nin de iklim değişikliği etkilerinin yoğun hissedileceği Doğu Akdeniz Havzası’nda yer aldığını bildirdi.

Bayraktar, 15 Mayıs Dünya İklim Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, iklim değişikliğinin yalnızca coğrafyalar üzerinde değil, insan yaşantıları üzerinde de önemli bir faktör olduğunu söyledi.

İklimde meydana gelen değişimlerin tarih boyunca uygarlıkları derinden etkilediğini ifade eden Bayraktar, “Özellikle sanayideki hızlı gelişim ve insan faaliyetleri sonucu atmosfere verilen sera gazlarındaki artış ile günümüzde iklim değişikliği kavramı daha önemli hale gelmiştir. İklim değişikliğinin çok ciddi çevresel ve sosyo-ekonomik sonuçlara yol açabilecek çok yönlü ve karmaşık bir sorun olduğu ve bunların sebep olacağı etkilerin gelecek nesillerin yaşamını tehdit eden bir unsur olacağı bilinmektedir” diye konuştu.

 

-Akdeniz Havzası’nda, yağışların azalması ve kuruma belirtileri-

 

İklim değişikliği konusunda yürütülen uluslararası düzeyde çalışmalara dikkat çeken Bayraktar, şöyle devam etti:

“Bu konuda çalışan Hükümetlerarası iklim Değişikliği Paneli (IPCC) raporlarında, iklim sistemindeki ısınmanın kesin ve 1950’lerden beri gözlenen değişikliklerin çoğunun bin yıllık bir zaman dilimine kadar benzeri görülmemiş düzeyde olduğu belirtilmektedir.

Yine hazırlanan raporlarda iklim değişikliği nedeniyle, 2030 yılı senaryolarına göre artacak olan olası tehlikeler; sıcak hava dalgaları, orman yangınları, kuraklık, şiddetli yağışlar şeklinde sıralanmıştır.

Türkiye de iklim değişikliğinin etkilerinin yoğun hissedileceği Doğu Akdeniz Havzası’nda yer almaktadır. IPCC’nin raporlarında iklim değişikliği karşısında en hassas bölgelerden birisi olarak belirtilen Akdeniz Havzası’nda, yağışların azalması ve kuruma belirtilerine dikkat çekilmiştir. 

Ülkemizde iklim değişikliği konusunda çalışmalar yapılmakla birlikte Türkiye’nin Akdeniz Havzası’nda yer alması konuya daha fazla önem verilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Bu çerçevede, iklim, iklimdeki değişiklik ve değişebilirliklerin izlenmesi ile iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı yürütülecek olan uyum konuları oldukça önemlidir.”

 

-“2017 yılında 598 olağanüstü meteorolojik olay gerçekleşmiştir”

 

Son yıllarda artan doğan afetlerin, ülkemizde iklim değişikliği yaşandığının bir göstergesi olduğunu söyleyen Bayraktar, şu bilgileri verdi:   

“Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM) sıcaklık verilerine göre, 1981-2010 yılları arası normal sıcaklık değeri 13,5 derece olarak tespit edilmiştir. 2017 yılı Türkiye ortalama sıcaklığı ise 14,2 derece gerçekleşerek, Türkiye ortalama sıcaklıklarının 0,7 derece üzerine çıkmıştır. Bu sonuçla 2017 yılı, 1961 yılından itibaren yapılan ölçümler dikkate alındığında Türkiye için en sıcak 9’uncu yıl olmuştur.

İklim değişikliğinin etkileri ile son yıllarda maksimum sıcaklık değerlerinin artması, yağışların şiddetli ve belirli bölgelerde yoğunlaşarak gerçekleşmesi, ani sıcaklık değişikliklerinin yaşanması doğal afet sayısının artmasına neden olmuştur.

Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre 1940-2009 yılları arasında zarar oluşturan meteorolojik olağanüstü olay sayısı 1963 yılında 329 olay olarak tespit edilmişken, 2009 yılından itibaren olağanüstü meteorolojik olaylar artış göstermiştir. 2009 yılında 461, 2010 yılında 555, 2011 yılında 324, 2012 yılında 538, 2013 yılında 461, 2014 yılında 500, 2015 yılında 781, 2016 yılında 654, 2017 yılında 598 olağanüstü meteorolojik olay gerçekleşmiştir.

2017 yılında zarar oluşturan meteorolojik olağanüstü olayların oransal dağılımı ise fırtına ve hortum yüzde 36, şiddetli yağış ve sel yüzde 31, dolu, yüzde 16, kuvvetli kar yüzde 7, yıldırım yüzde 4, çığ ile don yüzde 1,5 ve diğerleri yüzde 1 den küçük olarak gerçekleşmiştir.”

 

-“Afetlerin artması, tarımsal faaliyetleri riske atmaktadır”-

 

Artan doğal afet olaylarının tarım ürünlerine verdiği zarara dikkat çeken Bayraktar, “iklim değişikliğinin etkisiyle afetlerin artması, tarımsal faaliyetleri riske atmaktadır. Artan doğal afetlerin tarım sektörüne verdiği zararların azaltılması, beklenen afetlere karşı önceden önlem alınabilmesi, artık daha önemlidir” ifadelerini kullandı.

Tarımın iklim koşullarına bağlı olarak yürütülen bir faaliyet olduğuna dikkati çeken Bayraktar, şöyle devam etti:

“Yapılan bilimsel çalışmalar ve ürün bazındaki senaryolar, bugüne kadarki tablonun daha da olumsuza gideceği yönündedir.   

Bu gerçeklerden hareketle Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak yaşanan doğal afetlerin tarım sektörüne ve üreticilerimize verdiği zararları sıkı bir şekilde takip etmekteyiz. Birliğimizce her yıl üretim dönemi başlangıcından sonuna kadar; üreticinin karşılaştığı afetler takip edilmekte, afet sonrası üretici ziyaretleri gerçekleştirilmekte, neden olan zararlara ilişkin hasar tespit çalışmaları yapılmakta, ortaya çıkan sonuçlar hasar tespit raporu olarak ilgili kurumlara iletilerek, çiftçilerimizin mağduriyetine çözüm yolları aranmaktadır.

İklim değişikliğinin etkilerinden erken ve en ağır biçimde etkilenecek olan yoksul kesimlerin ve küçük çiftçilerin korunması ve desteklenmesi için kalıcı politikalar geliştirilmelidir.”

Çiftçilerimiz 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü için “Kara Toprağı” seslendirdi


-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:

-“Tarlasında, bağında, bahçesinde, ahırında, ağılında üreten, bu ülkeyi doyuran çiftçimiz, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü için bu kez, ekmek teknesi toprağı gündeme taşıdı ve Âşık Veysel’in ‘Benim Sadık Yârim Kara Topraktır’ eserini seslendirdi”

-“Edirne’den Kars’a, İzmir’den Rize’ye, Sakarya’dan Şanlıurfa’ya, Adana’dan Sivas’a, Konya’ya gidildi, toplam 80 saatte 7 bin kilometreye yakın yol geride bırakıldı, 9 gün çekimler sürdü ve klip ortaya çıkarıldı” 

 

Ankara – 14.05.2018 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB), 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü için bu kez farklı bir etkinliğe imza attı, çiftçilerle müzik klibi çekti.

TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, yaptığı açıklamada, tarlasında, bağında, bahçesinde, ahırında, ağılında üreten, bu ülkeyi doyuran çiftçinin, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü için bu kez, ekmek teknesi toprağı gündeme taşıdığını ve Âşık Veysel Şatıroğlu’nun “Benim Sadık Yârim Kara Topraktır” eserini seslendirdiğini bildirdi.

Toprağı, toprağın sahibi çiftçiden daha iyi anlatacak bir kesim olamayacağını belirten Bayraktar, şunları kaydetti:

“Müzik evrensel bir dil. Bütün insanları birleştiriyor. Müzikle insanlar bir potada yoğruluyor. İnsanlar, duygularını, sevgilerini, düşüncelerini, hatta günlük hayatlarını bile müzikle anlatabiliyor. Yaşadığımız bu kadim topraklar, müzikte de dünyaya en güzel örnekleri sunmuş, sunuyor, gelecekte de sunacaktır.

Büyük halk ozanımız Âşık Veysel Şatıroğlu da toprağı muhteşem anlatmış ve ‘Benim Sadık Yârim Kara Topraktır’ eserini ortaya çıkarmıştır. Âşık Veysel’in kendisi de örnek bir çiftçidir ve yöresinde meyveciliği başlatmıştır. Veysel, gören gözlerden çok daha iyi bir şekilde toprağı ve doğayı görmüş, onunla kaynaşmıştır. ‘Bu büyük ozanımızın eserini seslendirmek de çiftçilerimize düşer’ dedik ve bu çalışmayı ortaya koyduk.”

Bayraktar, profesyonel bir ekibin klip için Edirne’den Kars’a, İzmir’den Rize’ye, Sakarya’dan Şanlıurfa’ya, Adana’dan Sivas’a, Konya’ya gittiğini, toplam 80 saatte 7 bin kilometreye yakın yolu geride bıraktığını, 9 gün çekim yaptığını ve klibi ortaya çıkardığını belirtti.

Klip, Yönetmen Sinan Demirkaya tarafından ülkenin farklı coğrafya ve bölgelerinde üretim yapan çiftçilerin emeğini yansıtmak için çekildi.


Videoyu izlemek için aşağıdaki linki tıklayınız

https://youtu.be/OlNiiGd122M



Çiftçiler 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü için “Kara Toprağı” seslendirdi…

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB), 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü için bu kez farklı bir etkinliğe imza attı, çiftçilerle müzik klibi çekti.

Çiftçiler klipte Âşık Veysel Şatıroğlu’nun “Benim Sadık Yârim Kara Topraktır” eserini seslendirdi.

Klibin wetransfer linki aşağıdadır.

Odalarımızın kurumsal mail adreslerine de gönderilen klibin, sosyal medya (ticari amaçlı olmayacak şekilde) ve yerel TV’lerde ücretsiz olarak yayınlanmasını sağlayabilirsiniz.

https://wetransfer.com/

14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü


    

    -TZOB Genel Başkanı Bayraktar:

-“Çiftçimiz, bu ülkenin temel direği olarak, 81 milyonluk ülke nüfusunu, 5 milyonu aşkın mülteci, sığınmacı ve yabancıyı, 40 milyona yakın turisti besliyor. 6 milyona yakın kişiye istihdam sağlıyor. İşsizliği 2 puan düşürüyor. 17 milyar dolarlık gıda ve tarım ihracatı yapılmasına imkan tanıyor”

-“Çiftçiler olarak, 2017 yılı verileriyle, milli hasılaya 51,7 milyar dolarlık katma değer ekledik. Üretici fiyatlarıyla, 88 milyar dolarlık üretim yaptık”

-“Çiftçimiz, zor tabiat koşullarında, yağmur, çamur demeden,  gecesini gündüzüne katarak üretiyor, tarlasından, bağından, bahçesinden, ahırından, ağılından kopmuyor, ormanda, denizde üretimini sürdürüyor”

-“Çiftçimiz, sofralardan üç öğün hiçbir şeyi eksik bırakmıyor. Bu ülkeye hizmeti de ibadet gibi görüyor. Buna karşın kıymetinin bilinmesini, yaptığı işin öneminin idrak edilmesini istiyor”

-“Tarım modası geçmeyen tek sektördür. Elektronik aletler, makinalar, motorlu araçlar olmadan da yaşanabilir ama gıda olmadan yaşanamaz, gıda ihtiyacı ertelenemez”

-“Dünyada yoksulluk oldukça, kıtlık sürdükçe, 815 milyon insan açlık çektikçe tarımsal üretimi artırmak zorundayız”

-“Uzay çağını yaşarken, dijital devrim ve otomasyon her alana girmişken hala dengesiz gelir dağılımı nedeniyle yüz milyonlarca insanın açlık çekmesini gelecek kuşaklara anlatamayız”

 

Ankara – 13.05.2018 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, çiftçinin, bu ülkenin temel direği olarak, 81 milyonluk ülke nüfusunu, 5 milyonu aşkın mülteci, sığınmacı ve yabancıyı, 40 milyona yakın turisti beslediğini, 6 milyona yakın kişiye istihdam sağladığını, işsizliği 2 puan düşürdüğünü, 17 milyar dolarlık gıda ve tarım ihracatı yapılmasına imkan tanıdığını bildirdi.

Bayraktar, “2017 yılı verileriyle, milli hasılaya 51,7 milyar dolarlık katma değer ekliyor, üretici fiyatlarıyla, 88 milyar dolarlık üretim yaptık. Çiftçimiz, zor tabiat koşullarında, yağmur, çamur demeden,  gecesini gündüzüne katarak üretiyor, tarlasından, bağından, bahçesinden, ahırından, ağılından kopmuyor, ormanda, denizde üretimini sürdürüyor, sofralardan üç öğün hiçbir şeyi eksik bırakmıyor. Bu ülkeye hizmeti de ibadet gibi görüyor. Buna karşın kıymetinin bilinmesini, yaptığı işin öneminin idrak edilmesini istiyor” dedi.

Şemsi Bayraktar, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, Uluslararası Tarım Üreticileri Federasyonu (IFAP) tarafından alınan kararla 1984 yılından buyana, her yıl tüm dünyada 14 Mayıs’ın “Dünya Çiftçiler Günü” olarak çeşitli etkinliklerle kutlandığını belirtti.

 

-Tarım önemi tartışılmaz bir sektör-

 

Bu günün kutlanmasıyla değeri çok da iyi anlaşılmayan çiftçinin ve tarım sektörünün gündeme geldiğini vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:

“Tarım, önemi tartışılmaz bir sektördür. Tarım modası geçmeyen tek sektördür. Elektronik aletler, makinalar, motorlu araçlar olmadan da yaşanabilir ama gıda olmadan yaşanamaz, gıda ihtiyacı ertelenemez. Bütün insanlık tarihi boyunca tarım, en stratejik sektör olmuştur. Önemi hiçbir zaman azalmamış, aksine her geçen gün artmıştır ve artmaya da devam edecektir.

Dünyada yoksulluk oldukça, kıtlık sürdükçe, 815 milyon insan açlık çektikçe tarımsal üretimi artırmak zorundayız. Uzay çağını yaşarken, dijital devrim ve otomasyon her alana girmişken hala dengesiz gelir dağılımı nedeniyle yüz milyonlarca insanın açlık çekmesini gelecek kuşaklara anlatamayız. Üstelik yüz milyonlarca insan açlık çekerken gıdanın üçte birini, 1,3 milyar ton gıdayı çöpe atarken bunu açıklayamayız.”

 

-“Tarımsal potansiyel açısından en şanslı ülkeler arasındayız”-

 

Türkiye’nin tarım potansiyeli açısından en şanslı ülkeler arasında bulunduğuna dikkati çeken Bayraktar, şu bilgileri verdi:

“Tarımsal potansiyel açıdan cennet gibi bir ülkede yaşıyoruz. Dünyanın en eski tarım merkezlerinden biri olan Anadolu ve Trakya’ya sahibiz. Ülkemizde tarımsal çeşitlilik kıtalarla karşılaştırılabilecek kadar zengin. 55 üründe dünyada ilk 10 sırada yer alıyoruz. Fındık, kayısı, incir, kiraz, ayva ve haşhaş üretiminde birinci, karpuz, kavun, pırasa, bal ve fiğ üretiminde ikinci, mercimek, elma, salatalık, yeşil biber, yeşil fasulye, kestane, Antep fıstığı, çilek ve koyun sütü üretiminde üçüncü sıradayız. Endemik bitki türü bizde 3 bin 500’ü aşarken, her gün bunlara yenileri eklenirken, kıta Avrupası’nda toplam endemik bitki türü sayısı 2 bin 500’de kalıyor. Bugün dünya tarımının en temel ürünlerinden çoğunun anavatanı bu topraklar. Buğday, arpa, mercimek, nohut, soğan, sarımsak, havuç, zeytin, üzüm, incir, fındık, Antep fıstığı, ceviz, badem, elma, armut, ayva, nar, erik, kiraz ve vişnenin anavatanının Anadolu’dur. Bunların dışında, çavdar, yulaf, bakla, bezelye, kestane,

kuşburnu, kekik, ahududu, alıç, ahlat, karadut, keçiboynuzu, böğürtlen, kızılcık, muşmula, menengiç, üvez, anason, Bektaşi üzümü, çam fıstığı, kara yemiş, koca yemiş gibi önemli tarım ürünlerinin kaynağı da Anadolu.

Bunun yanı sıra ülke olarak çok stratejik bir konumdayız. İçinde bulunduğumuz bölgede, başta Ortadoğu olmak üzere, Balkanlar, Rusya, Kafkasya, Orta Asya ve Kuzey Afrika’da büyük bir gıda talebi bulunmaktadır. Bu coğrafyanın tam ortasında yer alan ülkemiz, tarım potansiyelini nüfusu 700-800 milyonu bulan bu bölgenin gıda açığını karşılamak üzere rahatlıkla kullanabiliriz. Bölgenin tarımsal üretim merkezi olabiliriz.”

Bütün bu artılara rağmen, ülke olarak tarım sektöründe var olan potansiyeli tam olarak kullanabildiğinin söylenemeyeceğini belirten Bayraktar, “var olan potansiyeli kullanamıyoruz çünkü; tarımın, arazi parçalanması ve işletme ölçek sorunu, tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı, küresel ısınmadan kaynaklı iklim değişiklikleri, tarım sigortasının yeterince yaygınlaşamaması, sulama, girdi maliyetleri, kredi finansman, örgütlenme, üretim planlaması, fiyat istikrarı, eğitim, kırsalda nüfus kaybı gibi çeşitli sorunları bulunmaktadır. Bu sorunları çözmek zorundayız. Çözüm bekleyen sorunların en önemlileri yapısal sorunlar olan arazi parçalılığı, sulama altyapı eksikliği ve örgütlenmedir” dedi.

 

-Yapısal sorunlar-

 

Bayraktar, şunları kaydetti:

“Tarımsal işletmelerimiz küçük, arazilerimiz çok parçalıdır. Ortalama işletme büyüklüğümüz 61 dekardır. Üstelik bu alan yaklaşık 10 parselden oluşmaktadır. Parsel büyüklüğü ortalama 6 dekara inmektedir. Bu durum inanılmaz bir maliyet getirmektedir. Bu kadar parçalanmış arazi ve işletme yapısıyla verimli tarımsal üretim yapmak imkansızdır. Bu açıdan bizim de çıkarılması için sonuna kadar desteklediğimiz, Arazi Kullanımı ve Toprak Koruma Kanunu çok önemlidir. Kanunda iyi bir şekilde uygulanırsa, arazilerin daha da bölünmesi önlenecektir. Halen devam eden toplulaştırma çalışmalarıyla da parseller birleştirilip büyütülecektir.

Sulama hepimizin bildiği gibi ülkemizin en önemli meselelerinden biridir. Hala ekonomik ve teknik olarak sulanabilir 8,5 milyon hektarlık arazinin 2,15 milyon hektarını gerekli altyapı çalışmaları tamamlanamadığı için sulayamıyoruz. Sulanan alanlarda da yüzde 60’a varan oranlarda tasarruf sağlayan basınçlı sulama sistemlerine yaygın olarak geçemedik. Hızla basınçlı sulama oranını artırmamız gerekiyor. Bunun çözümü, basınçlı sulama sistemlerinin kurulum maliyeti devletimiz tarafından hibe yoluyla karşılanmasıyla mümkün olacaktır. Bu açıdan GAP, KOP, DAP gibi büyük sulama projelerini içeren bölgesel kalkınma projelerin bir an önce tamamlanmalıdır.

Üreticimizin ekonomik örgütlenmesinin yeterince sağlanamamış olması da önemli bir sorundur. Ekonomik örgütlerinin fonksiyonel olması, idari ve mali yönden güçlendirilmesi ve profesyonelce yönetilebilmesi için gerekli mevzuat değişiklikleri yapılmalıdır. Bu örgütler, gelişmiş ülkelerde örnekleri görüldüğü gibi üyelerine ucuz girdi temin edebilmeli, soğuk hava depoları, lisanslı depolar kurabilmeli, çiftçinin ürününü stoklayabilmeli, pazarlayabilmeli, ürünü işleyebilmeli, en iyi şekilde değerlendirebilmeli, piyasaya girip regülasyonu sağlayabilmelidir. Ekonomik örgütlenme etkin olarak sağlanmadan ne çiftçimiz ürününü değerinden satabilir ne de tüketicimiz makul fiyatlarla tüketim yapabilir. Piyasada da fiyat istikrarı sağlanamaz. Üretim planlaması da yapılamaz.”

Ziraat Odalarının eğitime çok önem verdiğini, çiftçinin bilgiyle buluşturulması için çalıştığını bildiren Bayraktar, “ne yaparsak yapalım, çiftçimizi bilgiyle buluşturamazsak 150 milyar dolarlık hasıla, 40-50 milyar dolarlık tarım gıda ihracatı hedeflerine ulaşamayız. Gerek Türkiye Ziraat Odaları Birliği gerekse de Ziraat Odaları olarak Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı başta olmak üzere bakanlıklar, kurum ve kuruluşlarla protokoller imzalayarak, işbirliği yaparak 427 bin çiftçimizin eğitim almasını sağladık. Üstelik bunların 174 bini de kadın çiftçilerimiz. Yine teknolojik gelişmeleri yakından görebilsin diye 670 bin çiftçimizi fuarlara taşıdık. Bu sayılar daha da artırılmalı, bütün çiftçilerimiz eğitimden geçirilmelidir” dedi.

 

-Talepler-

 

Çiftçiyi rahatlatmak için mazot, gübre, yem, elektrik, tohum, ilaç gibi girdi maliyetleri makul düzeylere çekilmesi gerektiğini belirten Bayraktar, çiftçinin öncelikli taleplerini ise şöyle sıraladı:

“Hazineye ait arazilerde ecrimisil ödeyerek tarımsal üretim yapan çiftçilerimizin sorunların bir bölümü çözüldü. Bu şekilde üretim yapan bütün çiftçilerimizin çiftçi kayıt sistemi (ÇKS) konusundaki sorunlarının çözüm yolu bulunmalıdır. Bu sorunlar çözülmeli ki çiftçimiz tarımsal desteklerden yararlansın, Hazine destekli düşük faizli Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri kredisi kullanabilsin, tarım sigortası yaptırabilsin, Toprak Mahsulleri Ofisi’ne ürün satabilsin.

İntikali yapılmamış arazilerde intikal işlemlerini hızlandırmak için, 15 Mayıs 2018 tarihine kadar uzatılan ‘miras kalan tarım arazilerinin intikal işlemleri esnasında alınan tapu harcı muafiyeti’ devam ettirilmelidir.

2 B arazilerinin, tarım arazisi olarak korunması kaydıyla çiftçimize satışında rayiç bedel, tarımsal arazi rayiç bedeli üzerinden belirlenmelidir.

Çiftçilerimize verilen doğrudan destekler, Tarım Kanununda öngörüldüğü gibi gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 1’ine çıkarılmalıdır.

Tarımsal desteklerden alınan yüzde 2 ile yüzde 4 arasında değişen stopaj kesintisi kaldırılmalıdır.

Çiftçilerimizin 2 bin liranın üzerinde vadesi geçmiş vergi, tarımsal amaçlı sulamada kullanılan elektrik, sulama işletme ve bakım ücreti, su kullanım hizmet bedeli borçlarının desteklerden kesilmesi uygulamasından vazgeçilmelidir.

Tarımda kullanılan elektrik, tohum, fide ve ilaçtan alınan KDV sıfırlanmalı, elektrikteki enerji fonu ve TRT payı kaldırılmalıdır.

Hayvancılık işletmelerinde kullanılan elektriğe tarımsal sulama abone grubu tarifesi uygulanmalıdır.

Çiftçimizin düşük faizli kredi talebi karşılanmalı, tarımsal kredilerde kredi masrafları alınmamalı, sigorta mecburiyeti kaldırılmalıdır.

Çiftçilerimize yeni finansman olanakları sağlanmalı, takibe düşmüş kredi borçları faizsiz ve uzun vadeli olarak yapılandırılmalıdır.

Dekar başına 1 liradan 5 liraya yükseltilen yeraltı suyu kullanım ücreti yeniden 1 liraya düşürülmelidir.

Üreticilerimize kullandıkları yem için fatura karşılığında belli bir miktar destek verilmeli veya yemi Tarım ve Kredi Kooperatifleri/üretici örgütleri kanalıyla uygun fiyattan temin edebilmelerine imkan sağlanmalıdır.

2017 yılında olduğu gibi, 2018 yılında da doğal afetlerden zarar gören çiftçilerimizin Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçları ertelenmelidir.

Tarım sigortalarında primler çiftçimizin ödeyebileceği seviyelere çekilmeli, sigorta kapsamı genişletilmelidir.

Tarım Bağ-Kurlularda aylık prim ödeme gün sayısı 25 günden, 2008 yılında olduğu gibi yeniden 15 güne indirilmelidir.

Çiftçilerimize, prim ödedikleri her yıl için 90 gün, 4 yılda 1 yıl hesabıyla fiili hizmet payı, kamuoyunda bilenen ismiyle yıpranma hakkı verilmelidir.

Kadın çiftçilerimizin, sigortalı olmadan önce gerçekleşen doğum nedeniyle hizmet borçlanması yapabilmesi sağlanmalıdır.

Çiftçilerimize muafiyette geçen süreler için borçlanma imkanı verilmelidir.”

Bayraktar, bütün çiftçilerin 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü kutladı, bütün çiftçilere bereketli hasatlar diledi.

Bayraktar, Ramazan öncesi fiyatları ve çiftçilerin taleplerini açıkladı…

-Bayraktar, Ramazan öncesi fiyatları ve çiftçilerin taleplerini açıkladı…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: “Ramazan nedeniyle tüm gözler gıda fiyatlarına çevrilmiştir. Beklentimiz bütün kesimlerin sorumlu davranması, artan talebin suiistimal edilmemesidir”

-“Ramazan’da çok tüketilen ürünlerde üretici market fiyatlarına dikkat edilmesi, bunun takibinin yapılması gerekiyor. Biz, bu işin takipçisi olacağız”

-“Spekülasyona fırsat verilmemeli, tedbirler zamanında alınmalıdır”

-“Üretici, hal, pazar ve market fiyatlarını takibe devam ediyoruz. ‘Ramazan fırsatçılığı yapılmasın’ diyoruz”

-“Ramazan ayı öncesinde üretici ve market fiyatları arasındaki farkı en fazla yüzde 559,3 ile lahanada görüldü”

-“Ette üreticimizi besilik canlı hayvan ve yem fiyatlarındaki artış olumsuz etkilemektedir. Bu fiyatları da tetikleyen döviz kurundaki yükseliştir”

-“Bu yıl ve geçen Ramazan öncesi arasında dana eti fiyatlarındaki artış enflasyonun çok altında kalmıştır.  Üreticide kuzu eti fiyatı yüzde 24 artarken, dana etindeki fiyat artışı yüzde 4,5 oldu. Tüketicide ise kuzu etinin fiyatı yüzde 25 artarken, dana eti fiyatındaki artış ise yüzde 2,7’de kaldı”

-“Her zaman dile getiriyoruz, besilik dana ve özellikle yem maliyetlerinde düşüş sağlanmadan et fiyatlarını indirmek mümkün değildir”

-“Hazineye ait arazilerde ecrimisil ödeyerek tarımsal üretim yapan çiftçilerimizin çiftçi kayıt sistemine (ÇKS) kayıt yaptırabilmelerinin yolu açılmalıdır”

-“İntikal işlemlerini hızlandırmak için, 15 Mayıs 2018 tarihine kadar uzatılan ‘miras kalan tarım arazilerinin intikal işlemleri esnasında alınan tapu harcı muafiyeti’ devam ettirilmelidir”

-“Çiftçilerimize verilen doğrudan destekler, Tarım Kanununda öngörüldüğü gibi gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 1’ine çıkarılmalıdır”

-“Tarımsal desteklerden alınan yüzde 2-4 stopaj kesintisi kaldırılmalıdır”

-“Çiftçilerimizin 2 bin liranın üzerinde vadesi geçmiş vergi, tarımsal amaçlı sulamada kullanılan elektrik, sulama işletme ve bakım ücreti, su kullanım hizmet bedeli borçlarının desteklerden kesilmesi uygulamasından vazgeçilmelidir”

-“Tarımda kullanılan elektrik, tohum, fide ve ilaçtan alınan KDV sıfırlanmalı, elektrikteki enerji fonu ve TRT payı kaldırılmalıdır. Hayvancılık işletmelerinde kullanılan elektriğe tarımsal sulama abone grubu tarifesi uygulanmalıdır”

-“Çiftçimizin düşük faizli kredi talebi karşılanmalı, tarımsal kredilerde kredi masrafları alınmamalı, sigorta mecburiyeti kaldırılmalıdır”

-“Çiftçilerimize yeni finansman olanakları sağlanmalı, takibe düşmüş kredi borçları faizsiz ve uzun vadeli olarak yapılandırılmalıdır”

-“Tarım sigortalarında primler çiftçimizin ödeyebileceği seviyelere çekilmeli, sigorta kapsamı genişletilmelidir”

-“Tarım Bağ-Kurlularda aylık prim ödeme gün sayısı 25 günden, 2008 yılında olduğu gibi yeniden 15 güne indirilmelidir”

-“Çiftçilerimize, prim ödedikleri her yıl için 90 gün, 4 yılda 1 yıl hesabıyla fiili hizmet payı, kamuoyunda bilenen ismiyle yıpranma hakkı verilmelidir”

-“Hububatta müdahale alım fiyatı, üretici maliyeti dikkate alınarak, üreticinin refahı da göz önünde bulundurularak makul bir fiyat olmalı ve beklemeden bir an önce açıklanmalıdır ki çiftçimiz rahat

bir nefes alsın. Toprak Mahsulleri Ofisi, hızlı bir şekilde alıma başlamalı, üreticimizi mağdur etmemelidir” 

 

Ankara – 10.05.2018- Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Ramazan nedeniyle tüm gözlerin gıda fiyatlarına çevrildiğini bildirerek, “beklentimiz bütün kesimlerin sorumlu davranması, artan talebin suiistimal edilmemesidir” dedi.

Bayraktar, Birlik merkezinde düzenlediği basın toplantısında Ramazan ayı öncesinde üretici ve market fiyatlarını açıkladı, Ramazan ayında görülebilecek gıda fiyat artışları konusunda uyarılarda bulundu.

Şemsi Bayraktar, 2007 yılından bu yana, Ramazan öncesi fırsatçılığa izin verilmemesi konusunda çalışmalar yapan Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin, bu Ramazan boyunca da üretici ve market fiyatlarını takip edeceğini, kamuoyunu bilgilendirmeye devam edeceğini vurguladı.

Bayraktar, basın toplantısında ayrıca, hükümetin açıkladığı ekonomik paketle ilgili görüşlerini belirtti ve çiftçilerin taleplerini dile getirdi.

 

-Ramazan öncesi değişimler-

 

Ramazan öncesi market fiyatlarına bakıldığında; 27 Nisan-8 Mayıs 2018 tarihleri arasında geçen 11 günlük süreçte 6 üründe fiyat değişimi görülmezken,

13 üründe azalma, 21 üründe ise fiyat artışı olduğuna dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:

“Kuru fasulye, iç fındık, süt, ayçiçeği yağı, toz şeker ve maydanoz fiyatında değişim görülmezken, fiyat düşüşü markette yüzde 11,9 ile en fazla sivri biberde meydana geldi. Sivri biberdeki fiyat düşüşünü yüzde 8,2 ile kabak, yüzde 8,1 ile salatalık izledi.

Markette en fazla fiyat artışı ise yüzde 24,9 ile elmada oldu. Elmadaki fiyat artışını yüzde 21,5 ile patlıcan, yüzde 18,3 ile lahana, yüzde 18,1 ile ıspanak takip etti.

Üretici fiyatlarında ise; 11 günlük süreçte 17 üründe fiyat değişimi görülmedi. 6 üründe azalma, 9 üründe ise fiyat artışı meydana geldi.

Havuç, lahana, marul, maydanoz, yeşil soğan, elma, çilek, kuru fasulye, nohut, kırmızı mercimek, yeşil mercimek, pirinç, kuru kayısı, kuru incir, iç fındık, zeytinyağı ve süt fiyatlarında değişim olmadı.

Fiyat düşüşü üreticide yüzde 36,5 ile en fazla sivri biberde görüldü. Sivri biberdeki fiyat düşüşünü yüzde 12,4 ile domates, yüzde 7,6 ile salatalık, yüzde 3,5 ile kabak izledi.

Üreticide en fazla fiyat artışı yüzde 75,4 ile patateste meydana geldi. Patatesteki fiyat artışını yüzde 50 ile ıspanak, yüzde 28,6 ile limon, yüzde 22,1 ile patlıcan takip etti.”

 

-Aylık değişimlerin nedenleri-

 

11 günlük süreçte üretici ve marketlerde en fazla fiyatı düşen ürünün sivri biber, fiyatı en fazla artan ürünün ise markette elma, üreticide patates olduğunu belirten Bayraktar, “fiyatı artan ürünlere baktığımızda, patateste görülen artış rakamı sizleri yanıltmasın. Nisan ayında piyasada eski ürün satılıyordu. Çukurova Bölgemizde yeni başlayan hasat ile birlikte patates ve kuru soğanda yeni ürün piyasaya girdi. Piyasaya giren yeni ürünün fiyatı, eski ürün fiyatının oldukça üzerinde gerçekleştiği için fiyat farkı oluştu. Ispanak ve pırasada sezonun sonuna gelinmesi ile birlikte fiyatlarda artış meydana geldi. Arzın depolardan sağlandığı limonda, arzdaki daralma fiyatlara yansıdı. Üreticide fiyatı düşen ürünlere baktığımızda sivri biber, domates, salatalık, kabak gibi ürünlerde artan hava sıcaklıkları nedeniyle olgunlaşmanın hızlanmasıyla birlikte hasat edilen ürün miktarındaki artış fiyatları düşürdü” diye konuştu.

 

-Bu yıl ve geçen yıl Ramazan öncesi fiyat değişimleri-

 

Bayraktar, market fiyatlarında, bu yıl ve geçen yılki Ramazan ayı öncesi fiyatları karşılaştırdığımızda, 6 üründe azalma, 27 üründe ise fiyat artışı meydana geldiğini belirtti.

Markette en fazla fiyat düşüşünün yüzde 12,4 ile domateste görüldüğünü bildiren Bayraktar, şunları söyledi:

“Domatesteki fiyat düşüşünü yüzde 5,4 ile patates, yüzde 4,6 ile nohut izledi.

Buna karşılık, marketlerde fiyatı en fazla artan ürün yüzde 65,4 ile kuru incir oldu.

Kuru incirdeki fiyat artışını yüzde 41,6 ile kuru soğan, yüzde 40,2 ile kabak, yüzde 33,4 ile salatalık takip etti.

Bu yıl ve geçen yılki Ramazan ayı öncesi fiyatlarını karşılaştırdığımızda, üreticide 3 üründe azalma, 26 üründe ise fiyat artışı oldu.

En fazla fiyat düşüşü üreticide yüzde 26,7 ile kırmızı mercimekte görüldü.

Kırmızı mercimekteki fiyat düşüşünü yüzde 20,1 ile kuru fasulye, yüzde 7,8 ile yeşil mercimek izledi.

Buna karşılık, fiyatı en fazla artan ürün yüzde 104,4 ile salatalık oldu.

Salatalıktaki fiyat artışını yüzde 84,6 ile kuru incir, yüzde 83,6 ile elma, yüzde 72,7 ile kuru soğan takip etti.

Bilindiği gibi Ramazan ayları her yıl 10 gün geriye gelmektedir. Bundan dolayı Ramazan öncesi iki tarihi karşılaştırmak, aynı dönemleri kapsamadığı için mevsimsel etkilerle fiyat farklılıkları olabilir.”

 

“Dana eti fiyatlarındaki artış enflasyonun çok altında kaldı”-

           

Gıda tüketiminin arttığı Ramazan ayı, fiyatlarda yukarı yönlü bir baskıyı da beraberinde getirdiğini vurgulayan Bayraktar, şöyle devam etti:

“Bu yıl ve geçen yılki Ramazan ayı öncesi fiyatlarını karşılaştırdığımızda, üreticide kuzu eti fiyatı yüzde 24 artarken, dana etindeki fiyat artışı yüzde 4,5’te, tüketicide ise kuzu eti fiyatı yüzde 25 artarken, dana etindeki fiyat artışı yüzde 2,7’de kalmıştır.

11 günlük sürede, tüketicide dana ve kuzu eti fiyatı yüzde 1,5, üreticide kuzu eti fiyatı yüzde 1 artarken, dana eti fiyatı hemen hemen aynı kalmış, sadece 1 kuruş azalmıştır.

Bu yıl ve geçen yılki Ramazan ayı önceleri arasında dana eti fiyatlarındaki artış, enflasyonun çok altında kalmıştır.

Nisan ayı itibarıyla yıllık tüketici fiyat artışı yüzde 10,85 iken, dana etindeki üretici fiyat artışı, enflasyonun yüzde 58,6, tüketicide yüzde 75 altında oluşmuştur.

Kuzu etindeki fiyat artışı ise enflasyonun üzerinde gerçekleşmiştir.

Ette üreticimizi besilik canlı hayvan ve yem fiyatlarındaki artış olumsuz etkilemektedir.

Bu fiyatları da tetikleyen döviz kurundaki yükseliştir. Çünkü gerek yem hammaddeleri gerekse besilik hayvan ithalatı döviz üzerinden yapılmaktadır.

8 Mayıs itibarıyla son bir yıllık dönemde Merkez Bankası dolar satış kuru, yüzde 20,7 artarak 3,554 liradan 4,2894 liraya yükselmiştir.

 

-Yem fiyatlarındaki artış-

 

Nisan ayı itibarıyla son bir yılda yemlerden; buğday kepeğinde yüzde 28,9, ayçiçeği tohumu küspesinde (ATK 28) yüzde 33,9, melasda yüzde 17,0, etanol üretimi sırasında arta kalan mısır başta olmak üzere buğday ve arpa posasından elde edilen yem olan DDGS’de yüzde 78,7, besi yeminde yüzde 24,4, buğday samanında ise yüzde 49,1 oranında artış olmuştur.

Besilik hayvan fiyatlarında ise Et ve Süt Kurumu verilerine göre besilik canlı dana fiyatlarında yüzde 30,9 artış yaşanmış, canlı kilogram fiyatı ortalama 19 lira 94 kuruşa çıkmıştır.

Her zaman dile getiriyoruz, besilik dana ve özellikle yem maliyetlerinde düşüş sağlanmadan et fiyatlarını indirmek mümkün değildir. Maliyetler düşürülmeden daha ucuza et talep etmek, üretimin sürdürülememesine, ahırların boşalmasına, zararına besicilik yapılamayacağına göre üreticinin üretimden çekilmesine neden olur.

Bu durum da ilerde eti çok daha pahalı tüketmememize yol açar. Üretim desteklenirse, et ve süt piyasasında istikrar sağlanırsa, et ithalatı söylemleriyle üreticilerimiz tedirgin edilmezse kırmızı ette bir sorunumuz olmayacağı açıktır. Üretimimiz artmaya devam eder.

Bunu gerçekleştiremezsek, geçmişte olduğu gibi çiftçimizin cebinde kalacak milyarlarca doları yabancı ülkelerin çiftçilerine aktarmış oluruz. Hem çiftçimiz hem ülkemiz kaybeder. Bu yüzden kırmızı et üretimimizi 1,5 milyon tonun üzerine çıkarmalıyız. Bunun için de hem üretim hem de üretici desteklenmeye devam edilmelidir. Ağırlıklı olarak fabrika yemi kullanan besicilerimize yem desteği verilmelidir.” 

 

-Üretici-market fiyat farkında lahana birinci-  

   

Ramazan ayı öncesinde üretici ve market fiyatları arasındaki farkının yüzde 559,3 ile en fazla lahanada görüldüğünü dile getiren Bayraktar, şunları söyledi:

“Lahanadan sonra fiyat farkı sırasıyla, elmada yüzde 286,8, kuru kayısıda yüzde 284,9, maydanozda yüzde 271,9, sivri biberde 263,6 oldu.

Ramazan ayında tüketimi artan ürünlerden kuru kayısının yanı sıra, kuru incirde fiyat farkı yüzde 234,4, kuru üzümde fiyat farkı yüzde 147,2, sütte yüzde 231,2, yumurtada yüzde 47,1, dana etinde yüzde 58,7, kuzu etinde yüzde 50,5 oldu.

Yine Ramazan ayında kuru baklagillerde ve pirinçte tüketim artmaktadır. Bu ürünlerdeki üretici market fiyat farkı, kırmızı mercimekte yüzde 249,9, kuru fasulyede yüzde 210,8, yeşil mercimekte yüzde 161,4, pirinçte yüzde 66, nohutta yüzde 65,9 düzeyinde gerçekleşti.

Lahana 6,6 kat, elma 3,9 kat, kuru kayısı 3,8 kat, maydanoz 3,7 kat, sivri biber 3,6 kat, kuru incir 3,3 kat, süt 3,3, kuru üzüm 2,5 kat, pirinç 1,7 kat, baklagillerden kırmızı mercimek 3,5 kat, kuru fasulye 3,1 kat fazlaya tüketiciye satılmaktadır.

Üreticiden 25 kuruşa alınan lahana markette 1 lira 65 kuruşa, 1 lira 23 kuruş olan elma 4 lira 76 kuruşa, 35 kuruş olan maydanoz 1 lira 30 kuruşa, 76 kuruş olan sivri biber 2 lira 77 kuruşa tüketiciye ulaşmaktadır.

Ramazan ayında tüketimi artan ürünlerden, 9 lira olan kuru kayısı 34 lira 64 kuruşa, 12 lira olan kuru incir 40 lira 13 kuruşa, 5 lira 50 kuruş olan kuru üzüm 13 lira 60 kuruşa, 3 lira 52 kuruş olan pirinç 5 lira 84 kuruşa, 2 lira 3 kuruş olan kırmızı mercimek 7 lira 10 kuruşa, 3 lire 21 kuruş olan yeşil mercimek 8 lira 39 kuruşa, 3 lira 26 kuruş olan kuru fasulye 10 lira 13 kuruşa, 1 lira 38 kuruş olan süt 4 lira 57 kuruşa, 28 lira 86 kuruş olan dana eti 45 lira 79 kuruşa, 40 lira 83 kuruş olan kuzu eti 61 lira 46 kuruşa, 29 kuruş olan yumurta 43 kuruşa satılmaktadır.

Üretici-tüketici fiyatları arasındaki makas bir türlü kapanmamaktadır. Pazarlamadaki sorunlar nedeniyle üretici düşük fiyata ürün satarken, tüketiciler de daha pahalıya ürün tüketmek durumunda kalmaktadır.”

 

-Ramazan ayında yaşanabilecek fiyat hareketlerine yönelik uyarılar-

 

Üreticilerin bin bir emekle ürettikleri üründen yeterli gelir elde etmeleri ve tüketicilerin de bu ürünleri makul fiyatlarla tüketebilmelerinin en büyük temennileri olduğunu vurgulayan Bayraktar, Ramazan ayında yaşanabilecek fiyat hareketlerine yönelik şu uyarılarda bulundu:

“Halkımızın Ramazan ayında makul fiyatlardan ürün tüketebilmesi için en azından bu dönemde çok tüketilen ürünlerdeki üretici market fiyatlarına dikkat edilmesi, bunun takibinin yapılması gerekiyor. Biz, bu işin takipçisi olacağız.

Ramazan ayının başlamasına sayılı günler kala tüm gözler gıda fiyatlarına çevrilmiştir. Beklentimiz bütün kesimlerin sorumlu davranması, artan talebin suiistimal edilmemesidir. Tüketicilerimizin yeterli ve güvenilir gıdaya uygun fiyatla erişebilmesi hepimizin dileğidir. Spekülasyona fırsat verilmemeli, tedbirler zamanında alınmalıdır.

Üretici, esnaf, halk, Ramazan ayını dört gözle beklemektedir. Tüm taraflar Ramazan ayının anlam ve önemine yakışır şekilde hareket etmeli, halkımız mağdur edilmemelidir. Gıda denetimleri artırılmalı, halkın sağlığıyla oynanmasına izin verilmemelidir. Ramazan yaklaşırken üretici, hal, pazar ve market fiyatlarını takibe devam ediyoruz. “Ramazan fırsatçılığı yapılmasın” diyoruz. Tüketicilerimizin yeterli ve güvenilir gıdaya uygun fiyatla erişebilmesinin sağlanmasını istiyoruz.

Üreticiden tüketiciye varıncaya kadar bu hususta gereken hassasiyeti göstermeyenler öncelikle karşılarında bizi bulacaklardır. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Ramazan ayı boyunca yapacağımız ve piyasaların nabzını tutacağımız çalışmaları da sizlerle paylaşıp, üretici ve tüketici fiyatlarını kamuoyunun dikkatine sunacağız.”

 

 

-Ekonomik paket-

 

30 Nisan 2018’de yapılan Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında Başbakan Binali Yıldırım tarafından açıklanan ve TBMM’de görüşmeleri devam eden paketle ilgili de bir değerlendirme yapan Bayraktar, şunları söyledi:

 “Pakete, çiftçimiz açısından baktığımızda, vergi ve Sosyal Güvenlik prim borçlarının yapılandırılmasını olumlu buluyoruz.

Son 3 yıldan beri ecrimisil ödeyerek Hazine arazisini kullanan çiftçilerimizin, bu arazileri kullanmaya devam etmesi, 10 yıl sonra isterlerse yarı bedeline satın alabilmesi veya kullanma anlaşmasını 10 yıl daha yenilemeleri kararları da binlerce çiftçimizin mağduriyetini giderecek kararlardır.

Yine de ecrimisil kararı eksik kalmıştır. Sayın Başbakan da açıklama yaparken, “bunlar desteklerden yararlanamıyorlar” demiştir. Nitekim, Hazineye ait arazilerde ecrimisil ödeyerek tarımsal üretim yapan çiftçilerimiz çiftçi kayıt sistemi olan ÇKS’ye kayıt yaptıramamaktadır. Bu çiftçilerimiz, tarımsal desteklerden yararlanamıyor, tarım sigortası yaptıramıyor, Hazine destekli düşük faizli Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri kredilerini kullanamıyor, Toprak Mahsulleri Ofisi’ne de ürün satamıyor.

Mirasçıları adına intikali yapılmamış veraseten iştirakli tarım arazilerinde ise varis olan çiftçilerimiz muvafakatname veya gerektiğinde taahhütname düzenleyerek ÇKS başvurusu yapabilmektedir. Ancak, varislerden birinin itirazı durumunda o arazinin ÇKS’ye kaydı yapılamamaktadır. Bundan dolayı, bu durumdaki arazilerin büyük bölümünün ÇKS kaydı yoktur. Bu çiftçilerimiz de ecrimisil ödeyerek tarım yapan çiftçilerimiz gibi desteklerden, düşük faizli kredilerden yararlanamıyor, tarım sigortası yaptıramıyor, TMO’ya ürün veremiyorlar. Bunun için intikal işlemlerinin tamamlanması önem arz etmektedir.”

 

-Çiftçinin talepleri-

 

Bayraktar, basın toplantısında, çiftçilerin taleplerini de dile getirdi.

“Çiftçilerimizin taleplerini madde madde sıralarsak, şunları söylemek mümkündür” diye Bayraktar, şöyle konuştu:

“Hazineye ait arazilerde ecrimisil ödeyerek tarımsal üretim yapan çiftçilerimizin çiftçi kayıt sistemi ÇKS’ye kayıt yaptırabilmelerinin yolu açılmalıdır.

İntikali yapılmamış arazilerde intikal işlemlerini hızlandırmak için, 15 Mayıs 2018 tarihine kadar uzatılan “miras kalan tarım arazilerinin intikal işlemleri esnasında alınan tapu harcı muafiyeti” devam ettirilmelidir.

2 B arazilerinin, tarım arazisi olarak korunması kaydıyla çiftçimize satışında rayiç bedel, tarımsal arazi rayiç bedeli üzerinden belirlenmelidir.

Çiftçilerimize verilen doğrudan destekler, Tarım Kanununda öngörüldüğü gibi gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 1’ine çıkarılmalıdır.

Tarımsal desteklerden alınan yüzde 2 ile yüzde 4 arasında değişen stopaj kesintisi kaldırılmalıdır.

Çiftçilerimizin 2 bin liranın üzerinde vadesi geçmiş vergi, tarımsal amaçlı sulamada kullanılan elektrik, sulama işletme ve bakım ücreti, su kullanım hizmet bedeli borçlarının desteklerden kesilmesi uygulamasından vazgeçilmelidir.

Tarımda kullanılan elektrik, tohum, fide ve ilaçtan alınan KDV sıfırlanmalı, elektrikteki enerji fonu ve TRT payı kaldırılmalıdır.

Hayvancılık işletmelerinde kullanılan elektriğe tarımsal sulama abone grubu tarifesi uygulanmalıdır.

Çiftçimizin düşük faizli kredi talebi karşılanmalı, tarımsal kredilerde kredi masrafları alınmamalı, sigorta mecburiyeti kaldırılmalıdır.

Çiftçilerimize yeni finansman olanakları sağlanmalı, takibe düşmüş kredi borçları faizsiz ve uzun vadeli olarak yapılandırılmalıdır.

Dekar başına 1 liradan 5 liraya yükseltilen yeraltı suyu kullanım ücreti yeniden 1 liraya düşürülmelidir.

Üreticilerimize kullandıkları yem için fatura karşılığında belli bir miktar destek verilmeli veya yemi Tarım ve Kredi Kooperatifleri/üretici örgütleri kanalıyla uygun fiyattan temin edebilmelerine imkan sağlanmalıdır.

2017 yılında olduğu gibi, 2018 yılında da doğal afetlerden zarar gören çiftçilerimizin Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri’ne olan borçları ertelenmelidir.

Tarım sigortalarında primler çiftçimizin ödeyebileceği seviyelere çekilmeli, sigorta kapsamı genişletilmelidir.

Tarım Bağ-Kurlularda aylık prim ödeme gün sayısı 25 günden, 2008 yılında olduğu gibi yeniden 15 güne indirilmelidir.

Çiftçilerimize, prim ödedikleri her yıl için 90 gün, 4 yılda 1 yıl hesabıyla fiili hizmet payı, kamuoyunda bilenen ismiyle yıpranma hakkı verilmelidir.

Kadın çiftçilerimizin, sigortalı olmadan önce gerçekleşen doğum nedeniyle hizmet borçlanması yapabilmesi sağlanmalıdır.

Çiftçilerimize muafiyette geçen süreler için borçlanma imkanı verilmelidir.”

 

-Hububat müdahale alım fiyatı-

 

Bu arada arpa hasadının Çukurova ve Güneydoğu’da kimi yerlerde başladığı bilgisini veren Bayraktar, “önümüzdeki günlerde arpa hasadı yaygınlaşırken, buğdayda da hasat başlayacaktır. Çiftçimizin gözü kulağı, hububat müdahale alım fiyatındadır. Müdahale alım fiyatı, üretici maliyeti dikkate alınarak, üreticinin refahı da göz önünde bulundurularak makul bir fiyat olmalı ve beklemeden bir an önce açıklanmalıdır ki çiftçimiz rahat bir nefes alsın. Toprak Mahsulleri Ofisi, hızlı bir şekilde alıma başlamalı, üreticimizi mağdur etmemelidir” dedi. 

 

  -Basın mensuplarının soruları-

 

Toplantıda basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Bayraktar, şunları söyledi:

“Geçen yıl Ramazan ayı ile kıyasladığımızda kırmızı et fiyatında çok fazla artış görünmüyor ancak Ramazan ayı boyunca takip etmemiz lazım. Ramazan başı, ortası ve sonu olmak üzere fiyatları alacak ve takibini yapacağız.

Biz girdimizi ne ile temin ediyoruz? Yerli üretimle değil, çoğunu ithalatla temin ediyoruz. Mazot başta olmak üzere dolar kurunun artması girdi maliyetlerini artıracaktır, artırmaya da başlamıştır. Özellikle et fiyatları ile ilişkilendirdiniz. Bizde bu manada 2018 bütçesi oluşturulurken başta mazot olmak üzere diğer bütün girdilerimizde desteklerin artmasını talep ediyoruz. Bir kısmında da vergi muafiyeti istiyoruz. Verilen desteklerin de artmasını talep ediyoruz. Kur artışı böyle devam ederse sektörü olumsuz şekilde etkileyecektir. Zaten problemlerimiz maliyetle alakalı problemler. Bir taraftan yapısal sorunların getirdiği maliyetler var. Örneğin, arazilerimiz fevkalade parçalı. Parçalı işletmelerde üretim yapıyoruz. Sulama yapamadığımız işletmelerimiz var. Bunlar başlı başına bir maliyet. Bunun dışında örgütlenme sorunu var, pazarlamada sıkıntılar yaşıyoruz. Tabii örgütlenme güçlü olmayınca planlama da yapılamıyor.

Bu ülkeyi besliyoruz. Sadece bu ülkenin gıda güvencesini sağlamıyoruz, 5 milyon mülteciyi de besliyoruz. 17 milyar dolarlık gıda ve tarım ürünleri ihracatı sağlıyoruz. Çiftçimiz bu koşullarda büyük işler yapıyor bu ülkede. Dolayısıyla biz çiftçinin kıymetinin yeterli ölçüde bilinmesini istiyoruz. Çiftçimizin yaptığı işin öneminin kavranmasını istiyoruz. Sadece hükümetlerin değil kamuoyunun da bunları bilmesi çok önemli. Sofralarda bir şey eksik bırakmıyoruz. Ramazan’a giriyoruz göreceksiniz Ramazan’da da sofralarda hiçbir şey eksik kalmayacak. Sofraları donatıyoruz. Çiftçimiz üretmeye, halkımızı beslemeye devam ediyor. Çiftçimizin kıymeti iyi bilinmelidir. Yalnızca hükümetler değil kamuoyu da iyi bilmelidir.”

Seçilmiş ürünlerde 8 Mayıs 2018 tarihi itibarıyla ortalama üretici, hal, pazar ve market fiyatları ve fiyat farkları:

 

 

Ürünler

Üretici

Hal

Pazar

Market

Hal/ Üretici

Pazar/ Üretici

Market/ Üretici

 

Fiyatı (TL/Kg)

Fiyatı (TL/Kg)

Fiyatı (TL/Kg)

Fiyatı (TL/Kg)

Fiyat Farkı (Yüzde)

Fiyat Farkı (Yüzde)

Fiyat Farkı (Yüzde)

Lahana

0,25

0,50

1,25

1,65

100,00

400,00

559,33

Elma

1,23

2,82

3,50

4,76

129,27

184,55

286,79

Kuru kayısı

9,00

25,00

34,64

177,78

284,93

Maydanoz (adet)

0,35

0,45

1,00

1,30

28,57

185,71

271,90

Sivri biber

0,76

1,37

2,40

2,77

79,67

214,75

263,63

Kırmızı mercimek

2,03

2,80

6,67

7,10

37,93

228,41

249,92

Pırasa

0,80

1,24

2,31

2,73

54,69

189,06

241,67

Kuru incir

12,00

35,00

40,13

191,67

234,44

Süt (litre)

1,38

4,57

231,16

Marul (adet)

0,85

1,36

2,20

2,69

60,29

158,82

216,78

Kuru fasulye

3,26

4,20

9,00

10,13

28,83

176,07

210,84

Patlıcan

1,04

1,53

2,20

3,01

47,47

112,05

190,17

Kabak

0,93

1,55

2,17

2,66

66,07

132,14

184,52

Yeşil mercimek

3,21

4,50

7,33

8,39

40,19

128,45

161,37

Domates

1,24

1,60

2,33

3,13

29,29

88,55

153,15

Yeşil soğan (kg)

1,53

2,41

3,38

3,87

57,17

120,11

152,55

Kuru üzüm

5,50

12,00

13,60

118,18

147,21

Limon

2,25

3,13

4,50

5,41

38,89

100,00

140,49

Havuç

1,30

1,76

2,54

2,98

35,38

95,51

129,28

Salatalık

1,02

1,31

1,83

2,33

28,85

79,51

128,85

Fındık (iç)

23,00

47,50

52,20

106,52

126,95

Zeytinyağı

13,90

 

29,71

113,71

Kuru soğan

0,95

1,43

1,54

1,98

50,00

62,11

108,56

Patates

1,00

1,55

1,65

1,99

55,00

65,00

99,00

Antep fıstığı

36,25

70,00

72,13

93,10

98,98

Ispanak

2,00

2,59

3,15

3,42

29,50

57,50

70,90

Çilek

4,20

5,75

6,50

7,08

36,90

54,76

68,52

Pirinç

3,52

4,20

5,17

5,84

19,32

46,78

66,04

Nohut

6,81

7,00

10,50

11,30

2,79

54,19

65,86

Dana eti

28,86

45,79

58,66

Kuzu eti

40,83

61,46

50,53

Yumurta

0,29

0,60

0,43

106,90

47,13

Beyaz peynir (kg)

 

 

 

20,21

 

 

 

Kaşar peyniri (kg)

 

 

 

29,22

 

 

 

Yoğurt (kg)

 

 

 

5,19

 

 

 

Tereyağı (kg)

 

 

 

43,16

 

 

 

Mısırözü yağı

8,93

Ayçiçek yağı

8,38

Toz şeker

4,76

Tavuk eti

8,89

Not: Hal, pazar ve market verileri İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Antalya ve Mersin illerinden derlenen ortalama fiyatlardır. Üretici fiyatları ise ürünlere göre önemli üretim merkezlerinden derlenmektedir. Pirinç (Osmancık), kuru fasulye, nohut, kırmızı ve yeşil mercimek için belirtilen hal fiyatları toptan satış fiyatlarıdır.  Dana eti, kuzu eti, Antep fıstığı ve fındık fiyatı serbest piyasa fiyatıdır. Dana eti ve kuz eti market fiyatları kuşbaşı fiyatıdır.

 

Seçilmiş ürünlerde 27 Nisan 2018 ve 8 Mayıs 2018 tarihlerinde market fiyatları ve değişim oranları:

 

Market

27 Nisan 2018

8 Mayıs 2018

8 Mayıs 2018/ 27 Nisan 2018

Ürünler

Market Fiyatı (TL/Kg)

 

Market Fiyatı (TL/Kg)

Değişim (Yüzde)

Elma

3,81

4,76

24,89

Patlıcan

2,48

3,01

21,50

Lahana

1,39

1,65

18,30

Ispanak

2,89

3,42

18,13

Çilek

6,16

7,08

14,90

Pırasa

2,48

2,73

10,07

Limon

5,01

5,41

7,97

Tavuk eti

8,37

8,89

6,29

Havuç

2,84

2,98

4,87

Kuru soğan

1,90

1,98

4,10

Marul (adet)

2,62

2,69

2,97

Kuru üzüm

13,26

13,60

2,51

Mısırözü yağı

8,74

8,93

2,14

Yumurta

0,42

0,43

2,07

Yeşil mercimek

8,23

8,39

1,94

Dana eti

45,11

45,79

1,51

Kuzu eti

60,55

61,46

1,50

Tereyağı

42,69

43,16

1,09

Nohut

11,20

11,30

0,89

Zeytinyağı

29,59

29,71

0,38

Yeşil soğan (kg)

3,86

3,87

0,26

Kuru fasulye

10,13

10,13

0,00

Fındık (iç)

52,20

52,20

0,00

Süt (litre)

4,57

4,57

0,00

Ayçiçek yağı

8,38

8,38

0,00

Toz şeker

4,76

4,76

0,00

Maydanoz (adet)

1,30

1,30

0,00

Kaşar peyniri

29,40

29,22

-0,61

Antep fıstığı

73,13

72,13

-1,37

Pirinç

5,94

5,84

-1,59

Yoğurt

5,33

5,19

-2,67

Kırmızı mercimek

7,30

7,10

-2,74

Kuru kayısı

35,80

34,64

-3,23

Beyaz peynir

20,99

20,21

-3,70

Patates

2,13

1,99

-6,72

Domates

3,38

3,13

-7,28

Kuru incir

43,30

40,13

-7,31

Salatalık

2,53

2,33

-8,08

Kabak

2,89

2,66

-8,22

Sivri Biber

3,15

2,77

-11,87

 

Seçilmiş ürünlerde 27 Nisan 2018 ve 8 Mayıs 2018 tarihlerinde üretici fiyatları ve değişim oranları:

 

Üretici

27 Nisan 2018

8 Mayıs 2018

8 Mayıs 2018/ 27 Nisan 2018

Ürünler

Üretici Fiyatı (TL/Kg)

Üretici Fiyatı (TL/Kg)

Değişim (Yüzde)

Patates

0,57

1,00

75,44

Ispanak

1,33

2,00

50,00

Limon

1,75

2,25

28,57

Patlıcan

0,85

1,04

22,06

Kuru soğan

0,83

0,95

15,15

Pırasa

0,70

0,80

14,29

Yumurta

0,27

0,29

8,41

Kuru üzüm

5,40

5,50

1,85

Kuzu eti

40,42

40,83

1,01

Havuç

1,30

1,30

0,00

Lahana

0,25

0,25

0,00

Marul (adet)

0,85

0,85

0,00

Maydanoz (adet)

0,35

0,35

0,00

Yeşil soğan (kg)

1,53

1,53

0,00

Elma

1,23

1,23

0,00

Çilek

4,20

4,20

0,00

Kuru fasulye

3,26

3,26

0,00

Nohut

6,81

6,81

0,00

Kırmızı mercimek

2,03

2,03

0,00

Yeşil mercimek

3,21

3,21

0,00

Pirinç

3,52

3,52

0,00

Kuru kayısı

9,00

9,00

0,00

Kuru incir

12,00

12,00

0,00

Fındık (iç)

23,00

23,00

0,00

Zeytinyağı

13,90

13,90

0,00

Süt (litre)

1,38

1,38

0,00

Dana eti

28,87

28,86

-0,03

Antep fıstığı

36,50

36,25

-0,68

Kabak

0,97

0,93

-3,45

Salatalık

1,10

1,02

-7,58

Domates

1,41

1,24

-12,39

Sivri Biber

1,20

0,76

-36,46

 

 Seçilmiş ürünlerde 2017 ve 2018 yılı Ramazan öncesi market fiyatları ve iki dönem arasındaki değişim:

 

Market

23 Mayıs 2017

8 Mayıs 2018

8 Mayıs 2018/ 23 Mayıs 2017

Ürünler

Ramazan Öncesi

Market Fiyatı (TL/Kg)

Ramazan Öncesi

Market Fiyatı (TL/Kg)

Ramazan Öncesi Değişim (Yüzde)

Kuru incir

24,26

40,13

65,43

Kuru soğan

1,40

1,98

41,59

Kabak

1,89

2,66

40,22

Salatalık

1,74

2,33

33,36

Havuç

2,27

2,98

31,47

Maydanoz (adet)

0,99

1,30

30,86

Patlıcan

2,31

3,01

30,33

Çilek

5,63

7,08

25,77

Kuzu eti

49,18

61,46

24,97

Süt (litre)

3,66

4,57

24,92

Marul (adet)

2,16

2,69

24,55

Yeşil soğan (kg)

3,15

3,87

22,94

Sivri Biber

2,29

2,77

21,31

Antep fıstığı

60,41

72,13

19,40

Yumurta

0,37

0,43

16,36

Kuru kayısı

29,90

34,64

15,86

Toz şeker

4,14

4,76

14,98

Elma

4,15

4,76

14,55

Tavuk eti

7,83

8,89

13,56

Zeytinyağı

26,42

29,71

12,45

Kuru fasulye

9,26

10,13

9,38

Limon

4,96

5,41

9,21

Ayçiçek yağı

7,72

8,38

8,64

Mısırözü yağı

8,37

8,93

6,67

Kuru üzüm

12,93

13,60

5,16

Kırmızı mercimek

6,81

7,10

4,24

Dana eti

44,58

45,79

2,71

Pirinç

5,97

5,84

-2,05

Fındık (iç)

53,79

52,20

-2,96

Yeşil mercimek

8,70

8,39

-3,52

Nohut

11,84

11,30

-4,60

Patates

2,10

1,99

-5,35

Domates

3,58

3,13

-12,42

 

Seçilmiş ürünlerde 2017 ve 2018 yılı Ramazan öncesi üretici fiyatları ve iki dönem arasındaki değişim:

 

Üretici

23 Mayıs 2017

8 Mayıs 2018

8 Mayıs 2018/ 23 Mayıs 2017

Ürünler

Ramazan Öncesi

Üretici Fiyatı (TL/Kg)

Ramazan Öncesi

Üretici Fiyatı (TL/Kg)

Ramazan Öncesi Değişim (Yüzde)

Salatalık

0,50

1,02

104,36

Kuru incir

6,50

12,00

84,62

Elma

0,67

1,23

83,58

Kuru soğan

0,55

0,95

72,73

Havuç

0,77

1,30

69,93

Kabak

0,55

0,93

69,70

Marul (adet)

0,54

0,85

57,41

Kuru kayısı

6,00

9,00

50,00

Pirinç

2,40

3,52

46,67

Kuru üzüm

3,75

5,50

46,67

Nohut

4,79

6,81

42,17

Çilek

3,00

4,20

40,00

Maydanoz (adet)

0,25

0,35

40,00

Yumurta

0,22

0,29

31,82

Süt (litre)

1,07

1,38

28,97

Antep fıstığı

29,00

36,25

25,00

Kuzu eti

32,94

40,83

23,95

Patlıcan

0,85

1,04

21,70

Sivri Biber

0,67

0,76

14,66

Yeşil soğan (kg)

1,35

1,53

13,58

Zeytinyağı

12,30

13,90

13,01

Limon

2,00

2,25

12,50

Fındık (iç)

21,20

23,00

8,49

Domates

1,17

1,24

6,22

Patates

0,95

1,00

5,26

Dana eti

27,62

28,86

4,49

Yeşil mercimek

3,48

3,21

-7,76

Kuru fasulye

4,08

3,26

-20,10

Kırmızı mercimek

2,77

2,03

-26,71