ZOBİS ve Kurumsal E-Postaların kullanımı Hk.

Ziraat Odası Başkanlığına

ZOBİS ve Kurumsal E-Postaların kullanımı ile ilgili olarak aşağıdaki hususlara dikkat edilmesi gerekmektedir;

1.      Şifrenizi belli aralıklarla değiştiriniz

2.      Parolanız en az 6 karakter, bir büyük harf içerecek şekilde oluşturmanız gerekmektedir.

3.      Hiçbir koşulda kişisel şifreler, kimseye gösterilmemeli / paylaşılmamalıdır.

Şifre sadece kullanıcı tarafından bilinir ve korunması tamamıyla kullanıcının sorumluluğundadır.

Aksi durumlarda, şifresini paylaşan kişi şifreyi öğrenen kişinin kendisi adına yapacaklarının sorumluluğunu kabul etmiş sayılır.

4.      İşten ayrılan personelinizin kullanıcı adı ve şifresinin iptali, yeni kullanıcı adı ve şifre taleplerinizi ve her türlü soru,

öneri ve isteklerinizi zobis@tzob.org.tr adresine göndermeniz gerekmektedir.

30

Bilgi İşlem Müdürlüğü

Bayraktar’ın basın toplantısı

-Bayraktar’ın basın toplantısı…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:

-“Buğday ve arpada fiyatların düşmemesi için TMO, geç kalmadan acilen müdahale alım fiyatlarını açıklamalıdır”

-“Buğday ve arpada piyasa durdu. Dışarıdan giren bir mal yok. Gümrükleri düşüreceğim demeniz, bu söylem dahi yetti.

O kadar zamansız bir söylem oldu ki; şu an tüccar piyasaya girmiyor, üretici tedirgin ve bazı bölgelerde şu an alım satım durdu”

-“Girdi fiyatları yüksek, verim düşükken gümrük vergileri de     

indiriliyor. Çiftçimiz, bu şartlarda nasıl rekabet edecek?”

-“Etki analizleri yapılmadan, tarım nasıl gümrük birliğine dahil edilir,

gümrükler sıfırlanır? Ülkemizde tarım biter, Fransız, Alman buğdayı ile

ekmek yapmak zorunda kalırız”

-“Tarım biterse, kırsalda yaşayan 20 milyon insanımız ne yapacaktır?

5-6 milyon insanımıza iş sağlayan bir sektör olan tarımda

sürdürülebilirliğe zarar verilmemelidir”

-“Gümrük birliğine tarımı sokarken, size buğday, arpa, et satacağız ama tarımda işsiz kalanları da biz Avrupa’da istihdam edeceğiz diye bir anlaşma mı yapılacak?

Bunları Avrupa’ya, et, buğday ithal ettiğimiz ülkelere mi göndereceğiz? Bu söylemler doğru söylemler değil”

-“ABD’den, Arjantin’den çok daha düşük fiyatlarla GDO’lu mısır          

satın alınır ve hayvanlarımıza yedirilir. Bu kararlar alınırken bunlar niçin

hesaplanmıyor, düşünülmüyor? Hayret ediyorum doğrusu”

-“Et fiyatları yüksektir ama üreticimizin kilogram başına karı sadece

1 lira 43 kuruştur. 8 ay boyunca besi yapan bir üreticimiz, sattığı

karkastan sadece yüzde 5,3 kar yapabilmektedir”

-“Bu gümrüklerle ithalat yapılırsa, sektör batar, üreticimiz üretimi

sürdüremez. Geçmişte de bunu yaşadık”

-“Kendi çiftçinize vermediğiniz destekleri dünyada et üretimi yapan çiftçilere verirseniz, onların bayram yapmasını sağlarsınız. Onlara

davul zurna ihraç edersek, davul zurnayla Türkiye ihracat yaparlar.

Bu bir hatadır. Bu yanlıştan da dönmek lazım…”

-“Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız, yetkisini kullanmalı, ithalat

kontrol belgesi vermeyerek ithalatı önlemelidir”

-“Tarım Bakanlığımız yetkisini ithalatı önleyecek şekilde kullanırsa

problemin aşılmasına katkı sağlar. Bakanlığımızdan da bunu bekliyoruz.

İthalat ‘yapılmasın’ diyoruz”

-“Ramazan ayı boyunca markette 35 ürünün 5’inde fiyat değişimi olmazken, 17 üründe fiyat artışı, 13 üründe fiyat azalışı,

üreticide ise 31 ürünün 10’unun da fiyat değişimi görülmezken, 11 üründe fiyat artışı, 10 üründe ise fiyat düşüşü meydana geldi”

-“Haziran ayında, market fiyatlarında, 8 üründe fiyat değişimi olmazken, 16 üründe azalma, 12 üründe ise fiyat artışı,

üretici fiyatlarında, 11 üründe fiyat değişimi olmadı. 12 üründe azalma, 9 üründe ise fiyat artışı tespit edildi”

-“Elma 6,5 kat, kuru kayısı 5 kat, kabak 3,9 kat, maydanoz 3,8    kat,

salatalık 3,7 kat fazlaya tüketiciye satılmaktadır. Görüldüğü gibi üretici

market fiyatları arasındaki makasta sorun devam ediyor”

 

Ankara – 30.06.2017 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, buğday ve arpada piyasanın durduğunu bildirerek, “dışarıdan giren bir mal yok. Gümrükleri düşüreceğim demeniz, bu söylem dahi yetti. O kadar zamansız bir söylem oldu ki; şu an tüccar piyasaya girmiyor, üretici tedirgin ve bazı bölgelerde şu an alım satım durdu. Buğday ve arpada fiyatların düşmemesi için TMO, geç kalmadan acilen müdahale alım fiyatlarını açıklamalıdır” dedi.

Girdi fiyatları yüksek, verim düşükken gümrük vergilerinin de indirildiğini belirten Bayraktar, “çiftçimiz, bu şartlarda nasıl rekabet edecek?” Gümrük birliği kapsamına tarımın dahil edileceği söyleniyor. Etki analizleri yapılmadan, tarım nasıl gümrük birliğine dahil edilir, gümrükler sıfırlanır? Ülkemizde tarım biter, Fransız, Alman buğdayı ile ekmek yapmak zorunda kalırız” diye konuştu.

TZOB Genel Başkanı Bayraktar, düzenlediği basın toplantısında, Ramazan ayındaki hem de Haziran ayındaki fiyat değişimlerini, bayramın son günü Resmi Gazete’de yayınlanan, et, canlı hayvan, buğday, arpa ve mısırda gümrük vergilerini büyük oranlarda düşüren Bakanlar Kurulu kararını değerlendirdi.

Şemsi Bayraktar, 2007 yılından bu yana her Ramazan ayında, gıda talebinin ve tüketiminin artmasından dolayı fiyatların spekülatif yönde yükseltilmesini önlemek için yürüttüğü çalışmalara ve bu yöndeki uyarılara bu yıl da devam ettiklerini bildirdi. Bu açıklamaların amacının fiyat artışlarının üreticilerimizden mi yoksa aracı veya perakendecilerden mi kaynaklandığı konusunda kamuoyuna doğru bilgiler sunmak, tüketicinin ödediği fiyattan üreticilerin ne derece yararlanabildiğini ortaya koymak, suni fiyat artışlarını önlemek olduğunu belirten Bayraktar, Ramazan ayı boyunca fiyatları takip ettiklerini ve meydana gelen değişimleri tespit ettiklerini vurguladı.

 

-Ramazanda fiyat değişimleri- 

Ramazan ayı boyunca markette 35 ürünün 5’inde fiyat değişimi olmazken, 17 üründe fiyat artışı, 13 üründe fiyat azalışı, üreticide ise 31 ürünün 10’unun da fiyat değişimi görülmezken, 11 üründe fiyat artışı, 10 üründe ise fiyat düşüşü meydana geldiğini bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:

“Markette fiyatı en çok düşen ürün kiraz, üreticide patates olurken, hem market hem üreticide fiyat en çok salatalıkta arttı. Ramazan döneminde yaşanan fiyat değişimlerine baktığımızda marketlerde süt, mısırözü yağı, kuru kayısı,  zeytinyağı ve ayçiçeği yağı fiyatları değişmezken, fiyatı en fazla artan ürün yüzde 23,46 ile salatalık oldu. Salatalıktaki fiyat artışını yüzde 16,09 ile maydanoz, yüzde 13,58 ile kabak, yüzde 12,76 ile tavuk eti, yüzde 12,63 ile kuru soğan takip etti. Markette fiyatı düşen ürünlere baktığımızda, fiyat düşüşün en fazla olduğu ürün yüzde 46,77 ile kiraz oldu. Kirazdaki fiyat düşüşünü yüzde 35,01 ile domates, yüzde 15,34 ile patates, yüzde 14,44 ile nohut, yüzde 14,26 ile patlıcan, yüzde 12,89 ile kuru üzüm izledi.

Ramazan ayında üreticide, limon, elma, kuru fasulye, nohut, yeşil mercimek, pirinç, kuru kayısı, kuru üzüm, kuru incir ve süt fiyatlarında değişim olmadı. Üreticide Ramazanda fiyat en fazla yüzde 36,84 ile patateste düştü. Patatesteki fiyat düşüşünü yüzde 36,07 ile patlıcan, yüzde 25,45 ile kiraz, yüzde 24,91 ile kırmızı mercimek, yüzde 23,82 ile domates, yüzde 13,33 ile çilek, yüzde 12,07 ile Antep fıstığı, yüzde 10,38 ile fındık takip etti. Üreticide en fazla fiyat artışı yüzde 50,75 ile salatalıkta görüldü. Salatalıktaki fiyat artışını yüzde 31,82 ile kuru soğan, yüzde 29,87 ile havuç, yüzde 18,52 ile marul, yüzde 17,33 ile maydanoz, yüzde 16,92 ile sivri biber izledi.”

 

-Haziran ayındaki fiyat değişimleri- 

Aylık değişimi takip ettikleri 31 Mayıs-28 Haziran döneminde, üretici ve marketlerde fiyatı en fazla artan ürünün kuru soğan, fiyatı en fazla düşen ürünün karpuz olduğunu belirten Bayraktar, şöyle devam etti:

“Bu dönemde aylık olarak market fiyatlarında, 8 üründe fiyat değişimi olmazken, 16 üründe azalma, 12 üründe ise fiyat artışı meydana geldi. Mısırözü yağı, yeşil soğan, pirinç, kuru kayısı, kuru üzüm, yumurta, zeytinyağı ve ayçiçeği yağı fiyatında değişim görülmedi. Markette en fazla fiyat düşüşü ise yüzde 33,12 ile karpuzda oldu. Karpuzdaki fiyat düşüşünü yüzde 30,75 ile kiraz, yüzde 28,33 ile salatalık, yüzde 22,47 ile çilek, yüzde 18,33 ile domates, yüzde 17,15 ile patlıcan, yüzde 15,06 ile nohut, yüzde 14,22 ile kabak izledi. Markette en fazla fiyat artışı ise yüzde 26,21 ile kuru soğanda görüldü. Kuru soğandaki fiyat artışını yüzde 12,15 ile tavuk eti, yüzde 9,50 ile limon, yüzde 5,97 ile sivri biber takip etti.

Üretici fiyatlarında; 31 Mayıs-28 Haziran döneminde, 11 üründe fiyat değişimi olmadı. 12 üründe azalma, 9 üründe ise fiyat artışı tespit edildi. Limon, elma, kuru fasulye, nohut, yeşil mercimek, pirinç, kuru kayısı, kuru üzüm, kuru incir, süt ve yumurta fiyatları değişmeyen ürünler oldu. Üreticide fiyatı en fazla düşen ürün olan karpuzda düşüş oranı yüzde 59,70’i buldu. Karpuzdaki fiyat düşüşünü yüzde 52,19 ile patlıcan, yüzde 37,93 ile patates, yüzde 33,13 ile kabak, yüzde 27,31 ile salatalık, yüzde 24,91 ile kırmızı mercimek, yüzde 18 ile kiraz, yüzde 12,07 ile Antep fıstığı izledi. Üreticide en fazla fiyat artışı yüzde 45 ile kuru soğanda meydana geldi. Kuru soğandaki fiyat artışını yüzde 31,95 ile sivri biber, yüzde 29,87 ile havuç, yüzde 19,14 ile marul, yüzde 17,33 ile maydanoz takip etti.”

 

-Üretici fiyat artışı ve düşüşünün ürün bazında sebepleri- 

Üreticide fiyat artışı ve düşüşünün ürün bazında sebeplerini de değerlendiren Bayraktar, şunları söyledi:

“Üreticide fiyatı artan ürünlere baktığımızda, kuru soğanda arzın Çukurova bölgemizden sağlanmaktadır. Çukurova bölgemizde yer alan Adana’da hasadın sonuna yaklaşılması, arzın daha çok Hatay’dan sağlanmasıyla birlikte fiyatlarda artış meydana gelmiştir. Fiyat artışında Rusya’nın kuru soğanda ambargoyu kaldırması da etkili oldu. 

Sivri biberde geçen ay dibe vuran fiyatların ardından toparlanma sürecine girilmesiyle birlikte fiyat artışı meydana geldi. Havuçta arz depolardan sağlanıyor. Piyasaya arz edilen ürün miktarındaki azalmayla birlikte fiyatlarda artış yaşandı. Marulda ise Haziran ayı içinde meydana gelen yağışların ürünü olumsuz etkilemesiyle birlikte fiyatlarda artış görüldü. Zeytinyağında ise artan talep ile birlikte bir miktar artış yaşandı. Dana eti ve kuzu eti de üreticide fiyat artışı görülen ürünler arasında yer aldı.

Üreticide fiyatı en fazla düşen ürün karpuz oldu. Mevsim itibarıyla karpuzda hasat edilen ürün miktarındaki artışa bağlı olarak fiyatta düşüş meydana geldi. Kiraz, çilek gibi ürünlerde de benzer durum söz konusu. Patlıcan, kabak, salatalık, domates gibi ürünlerde de hasat edilen ürün miktarındaki artışla birlikte fiyatlar geriledi. Bir diğer fiyatı düşen ürün ise patates oldu. Patates fiyatlarındaki düşüşte Ödemiş ilçemizde talepteki daralmaya bağlı olarak yaşanan pazarlama sorunları etkili oldu. Kırmızı mercimekte ise fiyatlar yeni sezon fiyatıdır. Geçen yıla göre rekoltede yaşanan artışın yanı sıra, hasadın başlaması ve firmaların elinde geçen yıldan kalan ürünlerin bulunması fiyat düşüşüne yol açtı.”

 

-Üretici market fiyat farkında elma ilk sırada-

 Üretici ve market fiyatları arasındaki farkın en fazla yüzde 546,77 ile elmada görüldüğünü belirten Bayraktar, şöyle konuştu:

“Elmadan sonra fiyat farkı sırasıyla, kuru kayısıda yüzde 398,33, kabakta yüzde 289,09, maydanozda 276,59, salatalıkta yüzde 270,63 oldu.

Elma 6,5 kat, kuru kayısı 5 kat, kabak 3,9 kat, maydanoz 3,8 kat, salatalık 3,7 kat fazlaya tüketiciye satılmaktadır.

Bugün üreticide, 67 kuruş olan elma markette 4 lira 33 kuruşa, 6 lira olan kuru kayısı 29 lira 90 kuruşa, 54 kuruş olan kabak 2 lira 10 kuruşa, 29 kuruş olan maydanoz 1 lira 10 kuruşa, 58 kuruş olan salatalık 2 lira 16 kuruşa satılmaktadır.

Görüldüğü gibi üretici market fiyatları arasındaki makasta sorun devam ediyor.

Üretici, çoğu zaman maliyetini zor karşılamakta, bazen de maliyetinin altında ürün satabilmektedir. Buna karşın tüketici de makul fiyatlarla ürün tüketememektedir. Üreticilerimizin kar kış, yağmur yağış demeden, güneşin altında kavrulurken binbir emekle ürettikleri ürünlerden hak ettikleri geliri elde edebilmeleri ve tüketicilerimizin de bu ürünlere uygun fiyatla erişebilmesi hepimizin dileğidir.”

 

-Et, canlı hayvan, buğday, arpa ve mısırda gümrük vergisi indirimi- 

Basın toplantısında, Bayramın son günü Resmi Gazete’de yayınlanan, et, canlı hayvan, buğday, arpa ve mısırda gümrük vergilerini büyük oranlarda düşüren Bakanlar Kurulu kararını da değerlendiren Bayraktar, şunları söyledi:

“Enflasyonla mücadele gerekçesiyle, gümrük vergisinin, canlı hayvanlarda yüzde 135’den yüzde 26’ya, karkas ette yüzde 100’den yüzde 40’a, buğdayda yüzde 130’dan yüzde 45’e, arpada yüzde 130’dan yüzde 35’e, mısırda yüzde 130’dan yüzde 25’e indirilmesinin üreticimizi etkilememesi mümkün değildir.

Öncelikle şunu vurgulamak istiyorum, üreticiyi ilgilendiren bir konuda, üreticinin temsilcisi TZOB’dan görüş alınmadan, istişare edilmeden karar verilmesi problemin esas kaynağıdır. Zannedilmesin ki biz, tüketici fiyatlarının düşmesini, tüketicimizin daha makul fiyatlarla tüketmesini istemiyoruz. Biz de bunu istiyoruz. Fakat, bunun yolu bu değildir. İthalat işin en kolay tarafıdır. Geçici bir çözümdür.

Bir taraftan makas orta yerde. Üreticiden tüketiciye 6,5 kata varan bir makas var. Bu makası daraltmak lazım. Bunun için bir gayret içinde olmak lazım. Bunun dışında sulamaya açamadığımız arazilerimiz var. Toplulaştırma yapamadığımız arazilerimiz var. Bir taraftan planlama yapamıyoruz. Planlama sorunlarıyla karşı karşıyayız. Bunun dışında verimlilik rakamlarımız da düşük.

İthalat kısa vadede belki bir miktar fiyatları düşürür ama tarımsal üretime de büyük darbe vurur. Fiyatlar daha sonra yeniden yükselir.”

 

-Verim düşük, girdi fiyatları yüksek- 

Türkiye’de verimliğin Avrupa’ya, ABD’ye göre düşük kaldığını vurgulayan Bayraktar, şöyle devam etti:

“Bizim sığır karkas ortalama verimimiz 237 kilogramken, bu rakam İngiltere 328, ABD’de 371 kilogramı buluyor. Buğdayda biz dekar başına 270 kilogram verim alırken, Fransa 735, Almanya 862 kilogram verime ulaşmış durumda.

Girdi fiyatları tarımda gelişmiş çoğu ülkeden yüksek seyrediyor. ABD’de litresi 2 lira 38 kuruş, Rusya’da 2 lira 22 kuruş olan mazotun Türkiye fiyatı 4 lira 37 kuruşu buluyor.

ABD’de toptan fiyatlarla DAP gübresinin tonu 1100 lira, Avrupa’da 1270 lirayken, Türkiye’de 1665 liraya çıkıyor.

Girdi fiyatları yüksek, verim düşükken gümrük vergileri de indiriliyor. Çiftçimiz, bu şartlarda nasıl rekabet edecek? Maliyetleri düşük verimleri yüksek…

Dün akşam ve bu sabah görüştüğümüz oda başkanlarımız ve üreticilerimiz piyasanın bu tedirginliği karşısında TMO’nun biran evvel piyasaya girmesini ve buğday alımı yapmasını istiyorlar. Alın terini makul fiyatlarda değerlendiren bir fiyattan TMO’nun biran evvel piyasaya girmesi çok önemli. Çiftçimiz şu an bunu TMO’dan talep ediyor.

Gümrük birliği kapsamına tarımın dahil edileceği söyleniyor. Etki analizleri yapılmadan, tarım nasıl gümrük birliğine dahil edilir, gümrükler sıfırlanır? Maliyetleri mukayese etmeden gümrük birliğine tarımı sokamayız. Bu büyük hata olur. Türkiye pazar haline gelir. Türkiye’de buğday, et, mısır, arpa ürettirmezler. Bazı ürünlerde büyük sıkıntı çekeriz. Ve ithalata da bağımlı hale geliriz. Üreticiyi tarladan kopardığınızda üretici büyük şehirlere göç ettiğinde bebeklerin ayağı asfalta bastığında geri dönüş yoktur. Bir daha bu çiftçiyi bulamazsınız. Geri de döndüremezsiniz. Onun için bu hatalı kararlardan biran evvel vazgeçilmesini temenni ediyoruz.

Ülkemizde tarım biter, Fransız, Alman buğdayı ile ekmek yapmak zorunda kalırız.

Tarım biterse, kırsalda yaşayan 20 milyon insanımız ne yapacaktır? Çok büyük bölümü şehirlere göçerse, şehirlerin yaşanılmaz hale geleceği de unutulmamalıdır. 5-6 milyon insanımıza iş sağlayan bir sektör olan tarımda sürdürülebilirliğe zarar verilmemelidir. Gümrük birliğine tarımı sokarken size buğday, arpa, et satacağız ama tarımda işsiz kalanları da biz Avrupa’da istihdam edeceğiz diye bir anlaşma mı yapılacak? Bunları Avrupa’ya, et, buğday ithal ettiğimiz ülkelere mi göndereceğiz? Böyle bir şansımız var mı? Yok. O halde bu insanların bu ülkede ve bu sektörde istihdamını sağlamak zorundayız. Bu söylemler doğru söylemler değil. Çok dikkatli olunması gerekiyor.”

 

-“Gümrük vergilerinin düşürülmesi üreticimize zarar verecek”- 

Buğday ve arpada hasat devam ederken, mısırda iki ay sonra hasada girilecekken, gümrük vergilerinin düşürülmesinin üreticimize zarar vereceğini, üretim yapılamaz hale gelineceğini bildiren Bayraktar, şöyle konuştu:

“Birçok yöremizden buğday ve arpa alımlarında sıkıntı yaşandığı bilgisi geliyor. Hem Trakya bölgesinden hem de başka bölgelerdin aldığımız bilgilere göre; tüccar şu an bu açıklamadan sonra piyasaya girmiyor. Buğday ve arpada piyasa durdu. Bakın ithalat yok. Dışarıdan giren bir mal yok. Gümrükleri düşüreceğim demeniz, bu söylem dahi yetti. O kadar zamansız bir söylem oldu ki; şuan tüccar piyasaya girmiyor, üretici tedirgin ve bazı bölgelerde şu an alım satım durdu. Çiftçimizin en önemli ürünleri, ekili alanların yaklaşık yüzde 70’ini oluşturan buğday ve arpada fiyatların düşmemesi için TMO, geç kalmadan acilen müdahale alım fiyatlarını açıklamalıdır.

Üstelik yemlik mısırda GDO’lu ürün ithal edilebiliyor. ABD’den, Arjantin’den çok daha düşük fiyatlarla GDO’lu mısır satın alınır ve hayvanlarımıza yedirilir. Hayvan etini biz yemiyor muyuz? Dolayısıyla bu GDO’lu ürünleri insanlarda yemiş olacak. Bu kararlar alınırken bunlar niçin hesaplanmıyor, düşünülmüyor? Hayret ediyorum doğrusu.

Diğer taraftan gümrük vergi indirimi konusunda karar verilirken, üreticimizin maliyetleri dikkate alınmamıştır. Et fiyatları yüksektir ama üreticimiz 26 lira 80 kuruşa mal ettiği karkası, ortalama 28 lira 23 kuruşa ancak satabilmektedir. Burada üreticimizin kilogram başına karı sadece 1 lira 43 kuruştur. 8 ay boyunca besi yapan bir üreticimiz, sattığı karkastan sadece yüzde 5,3 kar yapabilmektedir. Sektörde en az parayı üreticimiz kazanmaktadır. Yarın bu gümrüklerle ithalat yapılırsa, sektör batar, üreticimiz üretimi sürdüremez.

Geçmişte de bunu yaşadık. 2010 yılında başlayan ithalata bu ülke 5 milyar doların üzerinde döviz ödedi. Ülkemiz bu kadar zengin değil. Kaldı ki biz her zaman söylüyoruz. Bizim potansiyelimiz var. Üretim desteklendiğinde biz çok rahatlıkla halkın talebini karşılayacak arzı sağlayabiliriz. Gerekli tedbirleri almak varken ithalat işin kolay tarafı. Kaldı ki fiyatlarda ucuzlamıyor. 2010 yılında bunu gördük. İthalat yapıldı fakat fiyatlar ucuzlamadı.

Bugün 4 avrodan hatta 3 avrodan karkas et ithal edilebiliyor. İthalat özel sektöre açılırsa, özel sektör, kalitesiz, sağlıksız, ucuz etleri ülkemize getirebilir. Bunun kontrolünü eksiksiz yapamazsınız.

Üstelik Türkiye büyük bir ülkedir. 80 milyon nüfusu var. 5 milyon yabancı ve sığınmacı bu ülkede yaşıyor. 40 milyona yakın turist ülkemizi ziyaret ediyor. 200-300 bin ton et ithal etmeye kalkıldığında başta Avrupa olmak üzere fiyatlar yükselir.

Öyle bir zaman gelir ki siz bugünkü fiyatları ararsınız. Eyvah ne yaptım dersiniz. İçeriye bakarsınız üretim çökmüş. Ve daha yüksek fiyatlarla ithalat yapmaya devam edersiniz. Biz bu senaryoyu daha evvel gördük. Bunun için tekrar bu senaryoyu yaşamak istemiyoruz. Bu fiyatları düşürmez. Kısa vadede fiyatları düşürür gibi görünür, orta ve uzun vadede fiyatları yükseltir. Ve kendi çiftçinize vermediğiniz destekleri dünyada et üretimi yapan çiftçilere verirseniz, onların bayram yapmasını sağlarsınız. Türkiye’den her ithalat yapıldığında onlar orada bayram yapacaktır. Onlara davul zurna ihraç edersek, davul zurnayla Türkiye ihracat yaparlar. Bu yanlışa düşmemek lazım… Bu bir hatadır. Ve bu yanlıştan da dönmek lazım…

Daha kalitesiz, sağlıksız etleri daha pahalı satın almak durumunda kalırız. Üretici ve ülke zararına gördüğümüz bu karardan, acilen vazgeçilmesi, kararın kaldırılması gerektiğine inanıyoruz.

Üreticinin bakanlığı Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız, yetkisini kullanmalı, hem ette hem kasaplık hayvanda hem de buğday, arpa ve mısırda ithalat kontrol belgesi vermeyerek ithalatı önlemelidir.”

 

-Sorular- 

TZOB Genel Başkanı Bayraktar, “Vergilerin düşürülmesiyle ilgili hükümete bir çağrınız olacak mı?” şeklindeki bir soruyu, “dün de basın açıklaması yaptık. İthalata gözetim uygulaması getirmişler. Bugün Resmi Gazete’de yayınlandı. Gümrük vergilerini belli bir seviyede tutmuşlar. Gümrük vergileri canlı hayvanda ton başına canlı hayvanda 3 bin, ette 4 bin 500, buğday, arpa ve mısırda 200 dolar üzerinden hesaplanacak. Fakat biz bunu yeterli görmüyoruz. Bu karardan vazgeçilmesini talep ediyoruz. Bakanlığımızdan da özellikle ithalatta yetkisini kullanmasını ve ithalatı önlemesini talep ediyoruz” şeklinde yanıtladı.

Bayraktar, “Dün Tarım Bakanı özellikle etteki gümrük vergisinin düşürülmesiyle ilgili olarak yerli üretimin daraltılmayacağını ve ithalatın tamamen bakanlık kontrolünde olacağını söyledi. Buna katılıyor musunuz?” şeklindeki soru üzerine “bakanlık ‘ithal etmiyorum’ diyorsa problem yok. Ama bu gümrük vergileriyle ithalat olursa bu üreticiyi mağdur eder. Tarım Bakanlığımız yetkisini ithalatı önleyecek şekilde kullanırsa problemin aşılmasına katkı sağlar. Bakanlığımızdan da bunu bekliyoruz. İthalat ‘yapılmasın’ diyoruz” dedi.

“Buğday arpada tüccarın piyasaya girmediğini söylediniz. Şu anda hasat dönemi yaşanıyor. Önümüzdeki günlerde nasıl bir sıkıntı yaşanır. Diğer ürünlerde de kısa vadede bir sıkıntı olur mu? Yoksa uzun vadede mi sorun yaşanır?” sorusunu da Bayraktar, “buğday piyasaya girmezse talep gelmez. Talep gelmezse arz ne olacak? Buğday üreticinin elinde kalacak. Fiyatlar aşağıya düşer. Hasat zamanı tüccar alıma girmezse sorun olur. Üreticiye şimdi para lazımdır. Malını bir şekilde değerlendirmesi gerekiyor. Alıcı yoksa ne olacak? Elinde kalacak. Ucuz fiyattan elinden çıkarmaya çalışacak. Bu üreticinin mağduriyetidir. Bu da üreticinin ekimden uzaklaşmasıdır. Çiftçiliği bırakacak. Allah korusun. Gençler göç ediyor. Şimdi yaşlılara kaldı. Bayanlar ve yaşlılarla tarımı götürüyoruz. Bunlar da tarımdan çekilirse kim üretecek, bu ülkeyi kim besleyecek? Gençler kaçıyorlar tarımdan. Bu ülkeyi nasıl, kimle besleyeceğiz?” şeklinde yanıtladı. 

Seçilmiş ürünlerde 28 Haziran 2017 tarihi itibarıyla ortalama üretici, hal, pazar ve market fiyatları ve fiyat farkları:



Ürünler

Üretici

Hal

Pazar

Market

Hal/Üretici

Pazar/Üretici

Market/Üretici

 

Fiyatı (TL/Kg)

Fiyatı (TL/Kg)

Fiyatı (TL/Kg)

Fiyatı (TL/Kg)

Fiyat Farkı (Yüzde)

Fiyat Farkı (Yüzde)

Fiyat Farkı (Yüzde)

Elma

0,67

2,30

2,83

4,33

243,28

322,89

546,77

Kuru Kayısı

6,00

25,00

29,90

316,67

398,33

Kabak

0,54

1,08

1,54

2,10

99,07

185,49

289,09

Maydanoz (Adet)

0,29

0,38

0,90

1,10

30,91

206,82

276,59

Salatalık

0,58

1,03

1,50

2,16

75,71

157,14

270,63

Kuru İncir

6,50

25,00

22,96

284,62

253,21

Patlıcan

0,55

1,00

1,54

1,91

83,49

182,87

251,17

Süt (Litre)

1,07

3,73

249,02

Kırmızı Mercimek

2,08

3

6,67

7,18

44,23

220,51

245,42

Kuru Üzüm

3,75

12,00

12,93

220,00

244,80

Marul (Adet)

0,64

0,91

1,75

2,16

42,58

173,44

236,72

Karpuz

0,54

0,76

1,08

1,69

41,20

100,62

212,10

Patates

0,60

0,99

1,57

1,74

65,28

160,83

189,72

Fındık (İç)

19,00

50,00

52,96

163,16

178,73

Sivri Biber

0,88

1,28

1,83

2,43

45,30

108,93

176,54

Yeşil Fasulye

1,69

2,55

3,42

4,63

50,59

101,77

173,62

Limon

2,00

2,72

4,33

5,46

35,83

116,67

173,07

Yeşil Mercimek

3,48

6

6,67

8,94

72,41

91,57

156,99

Domates

0,89

1,19

1,79

2,25

34,27

101,88

153,21

Havuç

1,00

1,48

1,60

2,42

47,50

60,00

141,53

Pirinç

2,40

3,4

5,17

5,77

41,67

115,28

140,42

Antep Fıstığı

25,50

57,50

59,52

125,49

133,42

Yeşil Soğan (Kg)

1,28

1,76

2,50

2,98

37,37

95,31

133,07

Şeftali

1,71

2,28

3,17

3,74

33,43

85,73

119,62

Kuru Soğan

0,73

1,08

1,21

1,58

48,28

66,44

117,38

Kuru Fasulye

4,08

5

8,00

8,79

22,55

96,08

115,52

Zeytinyağı

12,60

26,42

109,66

Nohut

4,79

8

9,33

9,93

67,01

94,85

107,29

Yumurta

0,20

0,50

0,35

155,10

76,87

Çilek

2,60

3,50

4,00

4,33

34,62

53,85

66,67

Dana Eti

28,23

46,65

65,23

Kiraz

4,10

5,20

4,92

6,32

26,83

19,92

54,21

Kuzu Eti

35,87

52,73

47,00

Mısırözü Yağı

8,37

Ayçiçek Yağı

7,72

Toz Şeker

4,19

Tavuk Eti

8,78

Not: Hal, pazar ve market verileri İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Antalya ve Mersin illerinden derlenen ortalama fiyatlardır. Üretici fiyatları ise ürünlere göre önemli üretim merkezlerinden derlenmektedir. Pirinç (Osmancık), kuru fasulye, nohut, kırmızı ve yeşil mercimek için belirtilen hal fiyatları toptan satış fiyatlarıdır. Dana eti, kuzu eti, Antep fıstığı ve fındık fiyatı serbest piyasa fiyatıdır.

Seçilmiş ürünlerde market fiyatlarındaki aylık fiyatlar ve değişim oranları:


Market

31 Mayıs 2017

28 Haziran 2017

28 Haziran 2017/

31 Mayıs 2017

Ürünler

Ay Sonu Market Fiyatı (TL/Kg)

Ay Sonu

Market Fiyatı (TL/Kg)

Değişim

(Yüzde)

Kuru Soğan

1,25

1,58

26,21

Tavuk Eti

7,83

8,78

12,15

Limon

4,99

5,46

9,50

Sivri Biber

2,29

2,43

5,97

Kırmızı Mercimek

6,85

7,18

4,87

Maydanoz (Adet)

1,05

1,10

4,74

Kuzu Eti

50,65

52,73

4,11

Dana Eti

45,45

46,65

2,63

Süt (Litre)

3,66

3,73

2,08

Elma

4,27

4,33

1,40

Toz Şeker

4,14

4,19

1,25

Marul (Adet)

2,15

                       2,16

0,33

Mısırözü Yağı

8,37

8,37

0,00

Yeşil Soğan (Kg)

2,98

2,98

0,00

Pirinç

5,77

5,77

0,00

Kuru Kayısı

29,90

29,90

0,00

Kuru Üzüm

12,93

12,93

0,00

Yumurta

0,35

0,35

0,00

Zeytinyağı

26,42

26,42

0,00

Ayçiçek Yağı

7,72

7,72

0,00

Yeşil Mercimek

9,01

8,94

-0,72

Havuç

2,44

2,42

-0,98

Antep Fıstığı

61,08

59,52

-2,55

Yeşil Fasulye

4,76

4,63

-2,66

Kuru Fasulye

9,21

8,79

-4,54

Kuru İncir

24,26

22,96

-5,37

Fındık (İç)

56,29

52,96

-5,92

Patates

1,90

1,74

-8,60

Kabak

2,45

2,10

-14,22

Nohut

11,69

9,93

-15,06

Patlıcan

2,31

1,91

-17,15

Domates

2,75

2,25

-18,33

Çilek

5,59

4,33

-22,47

Salatalık

3,02

2,16

-28,33

Kiraz

9,13

6,32

-30,75

Karpuz

2,52

1,69

-33,12

Seçilmiş ürünlerde üretici fiyatlarındaki aylık fiyatlar ve değişim oranları:



Üretici

31 Mayıs 2017

28 Haziran 2017

28 Haziran 2017/

31 Mayıs 2017

Ürünler

 Ay Sonu

Üretici Fiyatı (TL/Kg)

 Ay Sonu

Üretici Fiyatı

(TL/Kg)

Değişim

(Yüzde)

Kuru Soğan

0,50

0,73

45,00

Sivri Biber

0,67

0,88

31,95

Havuç

0,77

1,00

29,87

Marul (Adet)

0,54

0,64

19,14

Maydanoz (Adet)

0,25

0,29

17,33

Kuzu Eti

34,17

35,87

4,98

Zeytinyağı

12,30

12,60

2,44

Yeşil Soğan (Kg)

1,25

1,28

2,40

Dana Eti

27,86

28,23

1,33

Limon

2,00

2,00

0,00

Elma

0,67

0,67

0,00

Kuru fasulye

4,08

4,08

0,00

Nohut

4,79

4,79

0,00

Yeşil mercimek

3,48

3,48

0,00

Pirinç

2,40

2,40

0,00

Kuru kayısı

6,00

6,00

0,00

Kuru üzüm

3,75

3,75

0,00

Kuru incir

6,50

6,50

0,00

Süt (litre)

1,07

1,07

0,00

Yumurta

0,20

0,20

0,00

Fındık (iç)

20,00

19,00

-5,00

Çilek

2,75

2,60

-5,45

Yeşil fasulye

1,80

1,69

-5,93

Domates

0,96

0,89

-7,79

Antep fıstığı

29,00

25,50

-12,07

Kiraz

5,00

4,10

-18,00

Kırmızı mercimek

2,77

2,08

-24,91

Salatalık

0,80

0,58

-27,31

Kabak

0,81

0,54

-33,13

Patates

0,97

0,60

-37,93

Patlıcan

1,14

0,55

-52,19

Karpuz

1,34

0,54

-59,70

Ramazan ayında seçilmiş ürünlerde market fiyatları ve değişim oranları:



Market

23 Mayıs 2017

9 Haziran 2017

23 Haziran 2017

23 Haziran 2017/ 9 Haziran 2017

23 Haziran 2017/ 23 Mayıs 2017

Ürünler

Ramazan Öncesi Market Fiyatı (TL/Kg)

Ramazan Ortası Market Fiyatı (TL/Kg)

Ramazan Sonu Market Fiyatı (TL/Kg)

Ramazan Ortasına Göre Değişim

(Yüzde)

Ramazan Öncesine Göre Değişim

(Yüzde)

Salatalık

1,74

2,02

2,15

6,90

23,46

Maydanoz (Adet)

0,99

0,99

1,15

16,63

16,09

Kabak

1,89

2,34

2,15

-7,92

13,58

Tavuk Eti

7,83

8,20

8,83

7,72

12,76

Kuru Soğan

1,40

1,55

1,58

1,55

12,63

Marul (Adet)

2,16

2,08

2,33

12,03

7,65

Limon

4,96

5,16

5,29

2,49

6,72

Havuç

2,27

2,36

2,39

1,57

5,61

Yeşil Fasulye

4,55

4,31

4,80

11,30

5,60

Kırmızı Mercimek

6,81

7,08

7,18

1,41

5,43

Kuzu Eti

49,18

51,28

51,78

0,98

5,29

Elma

4,15

4,21

4,33

3,01

4,33

Yeşil Mercimek

8,70

9,01

9,07

0,67

4,28

Dana Eti

44,58

46,22

46,45

0,50

4,19

Sivri Biber

2,29

2,29

2,34

2,13

2,13

Toz Şeker

4,14

4,21

4,19

-0,53

1,25

Antep Fıstığı

60,41

59,52

60,63

1,87

0,37

Süt (Litre)

3,66

3,66

3,66

0,00

0,00

Mısırözü Yağı

8,37

8,37

8,37

0,04

0,00

Kuru Kayısı

29,90

29,90

29,90

0,00

0,00

Zeytinyağı

26,42

26,42

26,42

0,00

0,00

Ayçiçek Yağı

7,72

7,79

7,72

-0,96

0,00

Fındık (İç)

53,79

54,46

53,63

-1,54

-0,31

Pirinç

5,97

5,77

5,86

1,56

-1,84

Kuru Fasulye

9,26

9,21

8,89

-3,47

-4,02

Yeşil Soğan (Kg)

3,15

2,98

2,98

0,00

-5,29

Kuru İncir

24,26

24,26

22,96

-5,37

-5,37

Çilek

5,63

5,49

5,28

-3,74

-6,13

Yumurta

0,37

0,32

0,34

4,12

-8,18

Kuru Üzüm

12,93

12,93

11,26

-12,89

-12,89

Patlıcan

2,31

2,31

1,98

-14,26

-14,26

Nohut

11,84

11,44

10,13

-11,48

-14,44

Patates

2,10

2,15

1,78

-17,05

-15,34

Domates

3,58

2,59

2,33

-10,15

-35,01

Kiraz

13,01

8,00

6,92

-13,47

-46,77

Ramazan ayında seçilmiş ürünlerde üretici fiyatları ve değişim oranları:



Üretici

23 Mayıs 2017

9 Haziran

2017

23 Haziran

2017

23 Haziran 2017/ 9 Haziran 2017

23 Haziran 2017/ 23 Mayıs 2017

Ürünler

Ramazan Öncesi Üretici Fiyatı (TL/Kg)

Ramazan Ortası Market Fiyatı (TL/Kg)

Ramazan Sonu Üretici Fiyatı (TL/Kg)

Ramazan Ortasına Göre Değişim

(Yüzde)

Ramazan Öncesine Göre Değişim

(Yüzde)

Salatalık

0,50

0,58

0,75

28,76

50,75

Kuru Soğan

0,55

0,50

0,73

45,00

31,82

Havuç

0,77

0,92

1,00

9,29

29,87

Marul (Adet)

0,54

0,54

0,64

18,52

18,52

Maydanoz (Adet)

0,25

0,25

0,29

17,33

17,33

Sivri Biber

0,67

0,73

0,78

6,87

16,92

Kuzu Eti

32,94

34,79

35,87

3,10

8,89

Yeşil Fasulye

1,80

1,75

1,86

6,29

3,14

Kabak

0,55

0,69

0,57

-17,82

2,73

Zeytinyağı

12,30

12,30

12,60

2,44

2,44

Dana Eti

27,62

28,20

28,23

0,11

2,21

Limon

2,00

2,00

2,00

0,00

0,00

Elma

0,67

0,67

0,67

0,00

0,00

Kuru Fasulye

4,08

4,08

4,08

0,00

0,00

Nohut

4,79

4,79

4,79

0,00

0,00

Yeşil Mercimek

3,48

3,48

3,48

0,00

0,00

Pirinç

2,40

2,40

2,40

0,00

0,00

Kuru Kayısı

6,00

6,00

6,00

0,00

0,00

Kuru Üzüm

3,75

3,75

3,75

0,00

0,00

Kuru İncir

6,50

6,50

6,50

0,00

0,00

Süt (Litre)

1,07

1,07

1,07

0,00

0,00

Yeşil Soğan (Kg)

1,35

1,20

1,28

6,67

-5,19

Yumurta

0,22

0,20

0,20

0,00

-9,09

Fındık (İç)

21,20

19,00

19,00

0,00

-10,38

Antep Fıstığı

29,00

29,00

25,50

-12,07

-12,07

Çilek

3,00

2,53

2,60

2,77

-13,33

Domates

1,17

0,96

0,89

-7,31

-23,82

Kırmızı Mercimek

2,77

2,77

2,08

-24,91

-24,91

Kiraz

5,50

4,50

4,10

-8,89

-25,45

Patlıcan

0,85

0,77

0,55

-28,76

-36,07

Patates

0,95

0,78

0,60

-23,40

-36,84

Et, canlı hayvan, buğday, arpa ve mısırda gümrük vergisi indirimi…


-Et, canlı hayvan, buğday, arpa ve mısırda gümrük vergisi indirimi…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: “Et, canlı hayvan, buğday, arpa ve mısırda gümrük vergisi indiriminin, üreticiyi etkilememesi mümkün değil”

-“Tarımın yapısal sorunları henüz çözülmeden, çoğu üründe verim rakamları yükseltilmeden, girdi fiyatları düşürülmeden, tarladan markete pazarlama kanallarındaki sorun çözülmeden ithalat kapılarını açmak,  gıda fiyatlarını çok fazla etkilemeyeceği gibi, çiftçimizde de üretimde de sıkıntı yaratır”

-“Gıda fiyatlarının yüksek olmasının sebebi bellidir. Tarladan markete çoğu üründe 2 kattan, 5-6 kata varan artışlar vardır. TZOB, her ay düzenli olarak yaptığı üretici market araştırmasında bunu ortaya koymaktadır”

-“TZOB olarak yerli üretimin desteklenmesi, verim artışı, ekilmeyen alanların ekilmesi, sulanamayan alanların sulamaya açılması gerektiğine inanıyoruz”

-“Tüketici fiyatlarının düşmesini, tüketicimizin daha makul fiyatlarla tüketmesini biz de istiyoruz. Hal böyleyken, üreticiyi ilgilendiren bir konuda, üreticinin temsilcisi TZOB’dan görüş alınmadan, istişare edilmeden karar verilmesi problemin esas kaynağıdır”

-“Gümrük vergilerinin indirilmesiyle ilgili kararda, üreticimizin maliyetleri dikkate alınmamıştır”

-“Geçmişte olduğu gibi et ithalatı doğrudan üreticimizi olumsuz etkileyecek, sektöre zarar verecek ama perakende fiyatlarında beklenenin tersine çok büyük değişikliğe sebep olmayacaktır”

-“Karkasta kaliteye göre fiyatlar arasındaki fark, kilogram başına 1 avroya kadar değişmektedir. Özel sektör ister istemez kaliteye önem vermeyecek, eti daha ucuza mal etmeye çalışacaktır. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızın, hem ette hem kasaplık hayvanda hem de buğday, arpa ve mısırda ithalat kontrol belgesi vermemesi, yerli üretimi desteklemesi gerekir”

-“Et pahalı ama üretici karı diplerde. Üretici, 26 lira 80 kuruşa mal ettiği karkası ortalama 28 lira 23 kuruştan satabilmektedir”

-“Ekonomi Bakanlığı’nın ağırlıklı yönlendirmesiyle alındığını düşündüğümüz bu karardan, üreticimiz ve ülkemiz zarar görmeden acilen vazgeçilmelidir”

 

Ankara – 29.06.2017 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, enflasyonla mücadele gerekçesiyle, canlı hayvanlarda yüzde 135’den yüzde 26’ya, karkas ette yüzde 100’den yüzde 40’a, buğdayda yüzde 130’dan yüzde 45’e, arpada yüzde 130’dan yüzde 35’e, mısırda yüzde 130’dan yüzde 25’e indirilen gümrük vergileriyle ilgili olarak, “et, canlı hayvan, buğday, arpa ve mısırda gümrük vergisi indiriminin, üreticiyi etkilememesi mümkün değil” dedi.

Bayraktar, tarımın yapısal sorunları henüz çözülmeden, çoğu üründe verim rakamları yükseltilmeden, girdi fiyatları düşürülmeden, tarladan markete pazarlama kanallarındaki sorun çözülmeden ithalat kapılarını açmanın gıda fiyatlarını çok fazla etkilemeyeceği gibi, çiftçide de üretimde de sıkıntı yaratacağını belirtti.

Şemsi Bayraktar, yaptığı açıklamada, Gıda Komitesi’nin çalışmalarını basından takip ettiklerini, enflasyonun sorumlusu olarak öne sürülen gıdadaki fiyat artışlarını kontrol altına almak için bir takım tedbirlerden bahsedildiğini ama kendilerine konuyla ilgili bilgi verilmediğini vurguladı. Tüketici fiyatlarının düşmesini, tüketicinin daha makul fiyatlarla tüketmesini kendilerinin de istediğini vurgulayan Bayraktar, “hal böyleyken, üreticiyi ilgilendiren bir konuda, üreticinin temsilcisi TZOB’dan görüş alınmadan, istişare edilmeden karar verilmesi problemin esas kaynağıdır. Gümrük vergilerinin indirilmesiyle ilgili kararda üreticimizin maliyetleri dikkate alınmamıştır” dedi.

 

-“Üretici market fiyatlarına yönelmek, zinciri kırmak gerekir”-

 Gıda kontrol mekanizmasıyla enflasyonda 1,5-2 puanlık bir olumlu yansıma beklendiğinin söylendiğine dikkati çeken Bayraktar, gıda fiyatlarının yüksek olmasının sebebinin belli olduğunu, tarladan markete çoğu üründe 2 kattan, 5-6 kata varan artışlar görüldüğünü, TZOB’un her ay düzenli olarak yaptığı üretici market araştırmasında bunun ortaya konulduğunu belirtti. Bu konuya eğilmek, tarladan markete uzayan zinciri kırmak ve üreticinin makul fiyatlarla hatta bazen maliyetinin altında sattığı ürünü tüketicinin de makul fiyatlarla satın alabilmesini sağlamak gerektiğini vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:

“Market fiyatlarının yüksek seyretmesinin müsebbibinin üreticimiz olmadığını araştırmalarımız göstermektedir. Üreticimiz, çoğu zaman maliyetini zor karşılamakta, bazen de maliyetinin altında ürün satabilmektedir. Yumurta buna iyi bir örnektir. Bugünlerde 22-23 kuruşla yumurtayı üreten üreticimiz, yumurtayı 20 kuruşa ancak satabilmektedir. Buna karşın tüketicimiz, bu yumurtaya 35 kuruş fiyat ödemektedir. Sorunun çözümü bellidir. Örgütlenmeyi güçlendirmek, bu yolla üretim planlaması yapmak, üretici maliyetlerini düşürmek, destekleri artırmak, hem üreticiyi korumak hem tüketicinin makul fiyatlarla ürün tüketebilmesini sağlamak gerekir. Aradaki zincir kırılır, maliyetler düşürülür, destekler artırılırsa bu sorun çözülür.”

 

-“Girdi fiyatları yüksek, verim düşük, yapısal sorunlar önemli ”-

 Girdi fiyatlarının tarımda gelişmiş çoğu ülkeden yüksek seyrettiğini, ABD’de litresi 2 lira 38 kuruş, Rusya’da 2 lira 22 kuruş olan mazotun Türkiye fiyatının 4 lira 37 kuruşu bulduğunu belirten Bayraktar, şu bilgileri verdi:

“ABD’de toptan fiyatlarla DAP gübresinin tonu 1100 lira, Avrupa’da 1270 lirayken, Türkiye’de ise 1665 liraya çıkmaktadır.

Bizim, bunların dışında, Avrupa’ya göre çok daha fazla sulama maliyetimiz var. Elektrik ve yem fiyatları rekabet ettiğimiz ülkelerden daha yüksek. Tarım alanlarımız çok parçalı olduğu için kültürel işlemler daha da maliyetli. Hayvancılıkta en ucuz yem kaynağı meraları çok iyi kullanamıyoruz. Bütün bunlar maliyetlerimizi artırıyor.

Bununla birlikte verim rakamlarımız da yetersiz. Ülkemizde dekar başına 270 kilogram buğday alınırken, bu rakam, Litvanya’da 456, Meksika’da 519, Fransa’da 735, Almanya’da 862,  Belçika’da 941 kilogramı buluyor. Sığırda karkas verimi Türkiye’de 237,6 kilogramken, İngiltere’de 328,6, ABD’de 371,2 kilograma ulaşmaktadır.

TZOB olarak yerli üretimin desteklenmesi, verim artışı, ekilmeyen alanların ekilmesi, sulanamayan alanların sulamaya açılması gerektiğine inanıyoruz. İthalatın üreticide bir tedirginliğe, önünü görememeye yol açacağı da unutulmalıdır.”

 

-“Tarım en önemli ürünlerinden buğday, arpa ve mısırda ithalat kapılarını açmak yerli üretime zarar verir”-

 Tarımın en önemli ürünlerinden buğday, arpa ve mısırda ithalat kapılarını açmanın yerli üretime zarar vereceğini bildiren Bayraktar, şu bilgileri verdi:

“Özellikle buğday ve arpada hasat devam ederken, böyle bir karar verilmesi iç piyasayı olumsuz etkileyecektir. Üreticimiz zarar görecektir. Dahilde işleme rejimi (DİR) kapsamında ithalat yapılmakta, işlenen ürün ihraç edilmektedir. Ülkemiz makarna, un ihracatında dünyada ilk iki sırada yer almakta, ayrıca büyük miktarlarda bisküvi, pastacılık ürünleri satmaktadır. Buğdaydaki sorun kalitedir. Bu sorun, üretim alanları artırılarak, daha kaliteli daha fazla üreterek, maliyetler düşürülerek çözülür.

Buğdayı Rusya’dan TÜİK verilerine göre 207 dolara almaktayız. Bunun Türk Lirası karşılığı 730,8 lirayı bulmaktadır. Yüzde 45 gümrük vergisi dahil 1060 liraya mal olan ithal buğday, her ne kadar iç piyasa fiyatlarıyla aynı seviyelerde de olsa, kalite nedeniyle ithal ürün sanayiciler tarafından tercih edilecektir. Hasadın sürdüğü bugünlerde  yerli buğday fiyatları ister istemez düşecektir. Böyle olunca da üretici gelecek sezon üretimden kaçınacak, yerli üretim olumsuz yönde etkilenecektir.

Arpada, yurtdışı fiyatları Mayıs ayı itibarıyla ton başına 167 dolar, TL olarak 587 lira 84 kuruştur. Yüzde 35 gümrük vergisiyle bu rakam ton başına 793 lira 58 kuruş olmaktadır. Arpanın tonu iç piyasada 850-900 lira civarında satılmaktadır. Hasat yapılırken ve üretimde yüzde 11,9 artış beklenirken, arpada ithalat yolunu açmak, üreticimize zarar verir.”

 

-“Mısırda üreticimiz yüzde 130 gümrük vergisiyle ancak korunmuştur”-

 Son 10 yılda mısır üretiminin yüzde 81 oranında arttığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti:

“Bu artışın en önemli nedenlerinden birinin, gümrük vergi oranının yüksek tutulması, üretimin yetmediği durumlarda TMO yetkisinde kontrollü ithalat yapılmasıdır. Bu durum, iç piyasayı bozmamış üretimi artırmıştır. Ülkemizin ihtiyacı olan üretim artışının sağlandığı bir dönemde, mısırda gümrük vergilerinin düşürülmesi üretici açısından kabul edilebilir bir durum değildir. İndirilen gümrük vergi oranıyla yapılan ithalat, iç piyasada üretici fiyatlarının düşmesine neden olacaktır.

Şöyle ki 2016 yılında sıfır gümrükle ithal edilen mısırın ortalama ton maliyeti 209 dolar veya 627 liradır. 2016 yılı mısır maliyetinin kilogramı 70 kuruş iken, TMO’nun geçen yılki mısır alım fiyatı 74 kuruştur. İthalatın 2016’da dahilde işleme rejimi (DIR) kapsamında gerçekleştirilmesi ve hasat döneminde ve yılın tamamında fazla ithalat yapılmaması nedeniyle iç piyasada fiyatlar fazla etkilenmemiştir. Görüldüğü üzere 2016 yılında ithal maliyeti, üretici maliyetinin altında kalmış, yüzde 130 gümrük vergi uygulamasıyla mısır üreticisi korunmuştur.

Gümrük vergisi yüzde 25 olarak uygulandığı ve özel sektöre açıldığı takdirde mısır ithalat fiyatları iç piyasa fiyatlarının oldukça altında kalacağı için ithalat fazla olacaktır. Ayrıca, ithalat, Rusya, Sırbistan, Bosna Hersek ve Romanya’dan daha ucuz mısır satan ama GDO’lu üretim yapan ABD ve Arjantin gibi ülkelere de kayabilecektir. Yemlik mısırda izin verilen standartlara uygun olmak şartıyla GDO’lu üretilmiş ürünün ithalatı yapılabilmektedir. Ukrayna’da mısırın tonu 170 dolarken, ABD’de 158, Arjantin’de 148 dolardır. Arjantin fiyatı baz alındığında mısırın yüzde 25 gümrük vergisiyle ton ithal fiyatı 651 lira 20 kuruşta kalacaktır. Navlunu ve diğer masrafları dahil etsek bile mısırın ton ithal maliyeti, en az 770 lira olacağı beklenen üretici maliyetlerin altında olacaktır.  

Üstelik, Mayıs ayında TMO’ya sıfır gümrük vergisiyle 500 bin tonluk mısır ithalatı izni verilmiştir. Bu yetkiyle TMO sektörün ihtiyacını karşılayacak şekilde ithalat yapabilecekken, mısır hasadına 2 ay kala böyle bir karar alınması uygun olmamıştır.”

          

-Canlı hayvan ve karkas ette gümrük vergisi indirimi-

 Son yıllarda kırmızı et üretiminin hızla arttığını, ülkenin çok daha fazla üretim yapma potansiyeli bulunduğunu bildiren Bayraktar, “ette ithalat, üreticimizi tedirgin etmektedir. Üreticimiz, en az 8 ay sonrasını görmeli, planını ona göre yapmalı ki sorun çıkmasın. İthalat yapılacaksa besilik hayvanla sınırlı kalmalıdır. 2016 yılında karkasa verilen 200 liralık besi desteğinin kaldırılacağına yönelik söylentiler de ortadadır. En azından bu destek korunmalıdır. Böyle bir ortamda alınan bu kararlar, üreticimizi etkiler, ülke olarak ithalatçı olmaya devam ederiz. Üretimi de geriletiriz. Yeterli destek verildiğinde, ithalat yapılmadığında üretimin arttığı görülmüştür. Politikanın bu şekilde devam etmesi hem çiftçimizin hem ülkemizin yararınadır. Üreticiyi, üretimden küstürecek veya vazgeçirecek uygulamalardan şiddetle kaçınılmalıdır” dedi.

Türkiye’de perakende et fiyatlarının düşmesi için ithalat söylem ve uygulamalarından kaçınılması, üretim maliyetlerinin düşürülmesine yönelik tedbir ve desteklerin hayata geçirilmesi gerektiğine dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:

“Kırmızı ette besi materyali, maliyetin yüzde 60’ını, yem, maliyetin yüzde 30’unu oluşturmaktadır. Bugün Et ve Süt Kurumu, karkası sıfır gümrükle 4 avroya, TL olarak 15 lira 64 kuruşa ülkeye getiriyor. Bunu 22 lira 50 kuruşa piyasaya sürüyor. Aynı eti benzer fiyatla mal edecek özel sektör, yüzde 40 gümrük vergisiyle eti piyasaya karkas olarak en fazla 25 liraya sürebilecektir.

Piyasada 3 avroya kadar karkas ithal edilebileceği söylenmektedir. Özel sektör, daha ucuza et alıp, piyasaya üretici maliyetinin çok altında mal satabilir.

Yerli üreticimiz karkası ortalama 26 lira 80 kuruşa mal ediyor, 28 lira 23 kuruştan satıyor. İthalat korkusu, üreticinin maliyetinin altında karkas satmasına yol açabilir. Sektörde en az parayı kazanan kesim üreticilerimizdir, ithalat doğrudan üreticimizi vuracaktır.

Kasaplık olarak ithal edildiğinde, Avrupa menşeli hayvan yüzde 26 gümrükle en az yüzde 50 karkas randımanıyla 6,8 avroya, TL olarak 26 lira 59 kuruşa mal edilecektir. Oysa, Et ve Süt Kurumu, sıfır gümrükle bunu 5,4 avroya, TL olarak 21 lira 11 kuruşa getirmektedir. Kasaplıkta da özel sektör Et ve Süt Kurumu’nun altında bir fiyatla ithalat yaparsa, aynı sıkıntı burada da yaşanacaktır. Geçmişte olduğu gibi et ithalatı doğrudan üreticimizi olumsuz etkileyecek, sektöre zarar verecek ama perakende fiyatlarında beklenenin tersine çok büyük değişikliğe sebep olmayacaktır. Et fiyatlarını düşürmeyecektir. 2008-2009 süt krizi sonrası 2010 yılında ithalat kapıları açıldı ve bu tecrübeyi yaşadık. O günden bugüne perakende fiyatları konuşmaya devam ediyoruz. Üstelik bu durum, yurtdışına 5 milyar doları aşkın döviz ödememize mal oldu.”

 

-“Tarım Bakanlığı ithalat kontrol belgesi vermesin”-

 Karkasta kaliteye göre fiyatlar arasındaki farkın kilogram başına 1 avroya kadar değiştiğini belirten Bayraktar, şöyle devam etti:

“Özel sektör ister istemez kaliteye önem vermeyecek, eti daha ucuza mal etmeye çalışacaktır. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızın, hem ette hem kasaplık hayvanda hem de buğday, arpa ve mısırda ithalat kontrol belgesi vermemesi, yerli üretimi desteklemesi gerekir.

Sorunu ithalatla çözmeye kalkışmak yüzeysel, geçici bir çözüm olacaktır. Asıl sorun üretimden tüketime kadarki süreçte yaşanan verimliliktedir. İşletme yapıları, besleme yanlışlıkları, hayvan hastalıkları, buzağı ölümleri, pazarlama sıkıntıları,  hayvan başı verim, piyasa istikrarsızlığı gibi birçok konu verimliliği doğrudan etkilemektedir. Dolayısıyla bunları çözmeye yönelik politikalar geliştirilmeli, kaynak ayırarak belli bir takvim çerçevesinde bu sorunlar çözümlenmeye çalışılmalıdır.”

Dünyada hangi ülkede böyle bir uygulama olduğunun da söylenmesi gerektiğini vurgulayan Bayraktar, “artan enflasyon ve gıda fiyatlarını üreticileri etkilemeden, üretimi riske atmadan ithalatla düşürülebilmiş bir ülke var mıdır? İthalat silahını kullanmak yapısal sorunları göz ardı etmek anlamına gelmektedir. Sorunu ithalatla çözmeye çalışmak orta ve uzun vadede daha büyük maliyetlerle karşılaşmamıza neden olacaktır. Bizim yapmamız gereken yapısal sorunlara kaynak aktarmak ve en kısa zamanda çözüme kavuşturmaktır. Aksi takdirde sektöre rekabetçi bir yapı kazandırmak, sektörden kopan üreticileri de geri getirmek mümkün olmayacaktır” dedi.

Bayraktar, Ekonomi Bakanlığı’nın ağırlıklı yönlendirmesiyle alındığını düşündükleri bu karardan, üretici ve ülke zarar görmeden acilen vazgeçilmesi gerektiğini bildirdi.

Mübarek Ramazan Bayramı


Mübarek Ramazan Bayramınızı en içten dileklerimle kutlar, ailenizle birlikte sağlık, mutluluk ve başarılar dilerim. TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iftar yemeği…


-Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iftar yemeği…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde verdiği iftar yemeğine katıldı

 

Ankara – 21.06.2017 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından, sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerine, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde verilen iftar yemeğine katıldı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, iftarda yaptığı konuşmada, Kuran-ı Kerim’de “bin aydan daha hayırlıdır” diye buyurulan Kadir Gecesi’ni gönülden tebrik etti. Erdoğan, sözlerini, “Rahmet ve mağfiret kapılarının sonuna kadar açıldığı, dua ve tövbelerin kabul edildiği bu mukaddes gecenin ülkemiz, milletimiz ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını Allah’tan temenni ediyorum” diye sürdürdü. 

Erdoğan, bu gecenin feyzinden, bereketinden istifade etmenin, Kadir Gecesi’nin kadrinin ve kıymetinin bilinmesinin çok önemli olduğunu vurguladı.

Dünyanın ve Türkiye’nin üzerinde bulunduğu bölgenin içinden geçtiği sıkıntılı dönemde Türkiye ile birlikte tüm İslam âleminin refaha, huzura ve güvene kavuşmasını dileyen Erdoğan, özellikle ülke ve millet için birlik, beraberlik ve dayanışma temennisinde bulundu.

Erdoğan, geçmişte yaşanan onca sıkıntı ve baskıya rağmen, bugün sivil toplum kuruluşlarının eskisinden çok güçlü bir şekilde çalışmalarına devam etmelerinin, milletin bu müesseselere sahip çıkması sayesinde olduğunu bildirdi.

Ülkenin eğitimde, hak ve özgürlüklerde, sınırların içindeki ve dışındaki ihtiyaç sahipleriyle sergilediği örnek dayanışmada şüphesiz en büyük payın sivil toplum kuruluşlarına ait olduğuna dikkati çeken Erdoğan, “Biz de sorumluluk üstlendiğimiz her yerde özellikle de son 15 yıldır sizleri her açıdan desteklemeye, önünüzü açmaya, işlerinizi kolaylaştırmaya gayret ediyoruz. Çünkü biz, birileri gibi sivil toplumu tehdit olarak değil, milli birlik ve beraberliğimizin kilit taşı olarak görüyoruz. Sizler ülkemizde katılımcı demokrasinin aracı, sosyal barışımızın adeta sigortası olan kuruluşlarımızsınız” dedi.

ÇKS kaydında son tarih 30 Haziran


-ÇKS kaydında son tarih 30 Haziran

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: “Çiftçilerimizin, bayram tatilini göz önünde bulundurarak son günü beklemeden bir an önce 2017 yılı ÇKS kayıtlarını yaptırmalarında fayda var” 

-“ÇKS’ye kayıtlı tarım arazileri üzerindeki üretim bilgilerinin güncellenmesi, bu yılın 15 Temmuz-15 Ağustos tarihleri arasında yapılacak”

 

Ankara – 21.06.2017 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, çiftçi kayıt sisteminde (ÇKS) başvuruların 30 Haziran 2017 Cuma günü mesai saati bitiminde sona ereceğini bildirerek, “Çiftçilerimizin, bayram tatilini göz önünde bulundurarak son günü beklemeden bir an önce 2017 yılı ÇKS kayıtlarını yaptırmalarında fayda var” dedi. 

Bayraktar yaptığı açıklamada ÇKS başvurusunu yaptırmayan üreticilerin yıl içinde mazot, kimyevi gübre, yem bitkileri ve prim uygulamaları gibi desteklemelerden yararlanmalarının söz konusu olmadığını hatırlattı.

Uygulanan desteklemelerin yanı sıra yıl içinde yaşanması muhtemel herhangi bir doğal afet sonucu meydana gelen zarar doğrultusunda kredi borçlarının ertelenmesi veya afet sonrası yapılacak her türlü tarımsal desteklemelerde çiftçilerin mağdur olmamaları için ÇKS başvurularını ertelemeden mutlaka yaptırmaları gerektiğini belirten Bayraktar, şunları kaydetti:

“2016 yılında 2 milyon 267 bin176 çiftçimiz, 14 milyon 785 bin 863 hektar alanın ÇKS kaydını yaptırdı. ÇKS’ye kaydolmayan yaklaşık 8,9 milyon hektar alanın da kayıt altına alınması önem arz ediyor.

Çiftçilerimiz 30 Haziran 2017 tarihi Cuma günü mesai bitimine kadar 2017 yılı ÇKS başvurularını yaptırmalıdır. Üreticilerimiz, olası sıkışıklıkları düşünerek son günü beklenmeden, Odalarımızdan alacakları çiftçi belgesi ve diğer belgeler ile tarım il ve ilçe müdürlüklerine bir an önce başvurusunu yapmalıdır.”

ÇKS kaydını yaptıramayanların, 2017 yılı desteklerinden faydalanamayacağını bildiren Bayraktar, “Çiftçilerimizin 30 Haziran 2017 tarihinden sonra sahip olacakları veya kiralayacakları tarım arazileri dışında yeni bir çiftçi ve arazi kaydı yapamayacak. Ancak çiftçiler, içinde bulunulan üretim yılında ÇKS’ye kayıtlı tarım arazileri üzerindeki üretim bilgilerinin güncellenmesini, üretim yılının 15 Temmuz-15 Ağustos tarihleri arasında yapabilecek. Mücbir sebeplerden kaynaklanan üretim bilgisi değişiklikleri üretim yılı içinde gerçekleştirilecek” dedi.

TZOB iftarı…

-TZOB iftarı…

-Genel Başkan Bayraktar:“Büyük bir camianın parçası olan TZOB, çok ulvi bir görev yapıyor, ülkeyi doyuran çiftçilerimize hizmet ediyor”

-“Maalesef çiftçimizin kıymeti bu ülkede hala anlaşılamadı. Anlaşılıncaya kadar da mücadelemiz devam edecektir”

-“2017 yılını alanda çiftçiyle daha fazla buluşma yılı ilan ettik. Bu manada çiftçimize daha fazla ulaşacağız, sürekli temas içinde olacağız”

 

Ankara – 15.06.2017 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, büyük bir camianın bir parçası olan TZOB’un, çok ulvi bir görev yaptığını, ülkeyi doyuran çiftçilere hizmet ettiğini belirtti.

Bayraktar, TZOB’un çalışanlarına verdiği iftarda yaptığı konuşmada, bu akşam burada çiftçilerin ürettikleriyle iftarın açıldığını, bir taraftan bu nimetleri verdiği için Cenabı Allah’a şükrederken, bir taraftan da bu ürettikleri için çiftçilere teşekkürü de bir borç bildiklerini vurguladı.

Şemsi Bayraktar, şunları söyledi:

“Bu ülkede yaşayan herkes çiftçimizin ürettiklerini tüketiyor. Ben zaman zaman söylüyorum. Maalesef çiftçimizin kıymeti bu ülkede hala anlaşılamadı. Anlaşılıncaya kadar da mücadelemiz devam edecektir. Çiftçimize hizmet vermek üzere Odalarımız, Birliğimiz çok ciddi faaliyetler içinde. Ama bunlar yetmez. Daha fazla çalışmamız, çiftçilerimize daha fazla hizmet vermemiz lazım. Ziraat Odaları olarak tesisleşmede, hizmette büyük bir yol aldık. Bütün bunlara rağmen, daha çok eserler, hizmetler gerçekleştirmemiz, sürekli kendimizi geliştirmemiz lazım. Çünkü kendini yetiştirmeyen toplumların ayakta kalma şansı kalmadı. Öyle bir dünyada yaşıyoruz.”

Bayraktar, 2017 yılını alanda çiftçiyle daha fazla buluşma yılı ilan ettiklerini, bu manada çiftçiye daha fazla ulaşacaklarını, sürekli temas içinde olacaklarını vurguladı.

Şemsi Bayraktar, çalışanların Ramazan Bayramı’nı kutladı, mübarek Ramazan ayının herkese, ülkeye ve insanlık âlemine hayırlar getirmesini diledi.

İftara TZOB Yönetim Kurul Başkan Vekili Nejat Gamzeli, Yönetim Kurulu Muhasip Üyesi Mustafa Hepokur, Yönetim Kurulu üyeleri Bekir Şinasi Özdemir, Mehmet Latif Maskan, Ahmet Bahadır Sezgin, Hasan Kozoğlu, Mehmet Cevat Delil ve Arslan Soydan da katıldı. Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Darcan, Kocaeli Ziraat Odası yeni hizmet binası açılışı nedeniyle iftarda yer alamadı.

Bayraktar’ın Tarsim Genel Müdürü Satoğlu’nu kabulü…

-Bayraktar’ın kabulü…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar, Tarsim Genel Müdürü Satoğlu ve Genel Müdür Yardımcısı Karakurt’u kabul etti

 Ankara – 15.06.2017 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Tarım Sigortaları Havuzu (TARSİM) Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Yusuf Cemil Satoğlu ile Genel Müdür Yardımcısı Zeki Karakurt’u makamında kabul etti.

Kabulde, TARSİM’in çalışmaları hakkında bilgi alış verişinde bulunuldu. TZOB ve TARSİM’in ortak çalışmalarının, çiftçiyle TARSİM’in buluşmasının çok faydalı olduğuna, bölgelerde süren eğitim seminerlerinin devamının büyük önem taşıdığına dikkat çekildi.

Tarım sigortalarıyla ilgili sorunların tespiti ve çözümlerin ortaya konulması açısından bu çalışmaların devam etmesine karar verildi.

 

Toprağın feryadını duyun…


-Toprağın feryadını duyun…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: “Toprağın feryadını herkes duymalı. 26 yılda 4,1 milyon hektar tarım arazisinin kaybının hesabını torunlarımıza veremeyiz”

-“Alternatif marjinal tarım arazileri varken, verimli tarım arazilerimizi konuta, sanayiye, turizme açmamız, karayollarıyla parçalamamız, yanlış kültürel işlemlerle yok etmemiz büyük sorumsuzluktur”

-“Toprak olmazsa, tarımın, gıdanın olmayacağını, gıda güvencesiz kalacağımızı herkes bilmeli”

-“192 ovanın SİT alanı ilan edilmesi, bu sayının 212’ye çıkarılacağının açıklanması fevkalade önemli. Bütün ovalar bu kapsama alınmalı ve korunmalıdır”

-“Toprak Koruma Kurullarında kamu yararı kavramı istismar edilebiliyor. 2,1 milyon hektar alan Toprak Koruma Kurulları döneminde kaybedildi”

-“Bu kurullarda verimli arazilerin tarım dışına çıkarılmasına itiraz eden Ziraat Odası Başkanlarımızın yerine ticaret erbabına yer veriliyor. Toprağın esas sahibi çiftçimizin temsilcileri bu kurullarda mutlaka olmalıdır”

-“Verimli arazileri korumada en büyük görev valilerimize ve belediye başkanlarımıza düşmektedir”

-“Tarımsal üretim dışında bırakacağımız bir karış bile toprak olmamalıdır. Bütün tarım arazileri Çiftçi Kayıt Sistemi’ne dahil edilmelidir”

-“Aklıselimin galip gelerek, kamuoyunda Üretim Reformu Paketi olarak bilinen Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesine İlişkin Kanun Tasarısı’ndan, zeytinlik ve meralarla ilgili düzenlemelerin çıkarılması son derece yerinde bir karar oldu”

 

Ankara –18.06.2017 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarım arazilerinin geri dönüşü olmayan bir şekilde elde çıktığına dikkati çekerek, “tarım topraklarını kaybediyorsak bu suç hepimizindir. Yıllardır bu konuyu gündeme taşıyoruz. Toprağın feryadını duyuruyoruz. Herkes bunun sorumluluğuyla hareket etmeli. Toprağın feryadını herkes duymalı. 26 yılda 4,1 milyon hektar tarım arazisinin kaybının hesabını torunlarımıza veremeyiz” dedi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, 11 Haziran 1945 tarihinde kabul edilen “Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu” dolayısıyla her yıl 11 Haziran tarihini takip eden ilk Pazar gününün Toprak Bayramı olarak kutlandığını, bu yıl, bu tarihin 18 Haziran gününe denk geldiğini bildirdi. Toprağın doğal kaynakların başında geldiğini ve yaşamın temeli olduğunu belirten Bayraktar, Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu’nun toprağı olmayan ya da yetmeyen çiftçilerin aileleriyle birlikte geçimlerini sağlayacak ve işgüçlerini değerlendirecek ölçüde toprak edinmelerini amaçlandığını vurguladı.

Yüzölçümü 78,06 milyon hektar olan Türkiye’nin, uzun ömürlü bitkiler de dahil tarım arazisinin, 1990 yılında 27 milyon 856 bin hektar iken, aradan geçen 26 yılda 4 milyon 93 bin hektar azalmayla 2016 yılında 23 milyon 763 bin hektara indiğine, bu dönemde tarım arazilerinin yüzde 14,7’sinin kaybedildiğine dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:

“Ülkemiz dünyada toprak rezervi en fazla azalan 20 ülkeden biri. İşlenen tarım alanı içinde, hiçbir sorunu bulunmayan ve her türlü tarım yapılabilen, birinci sınıf tarım arazisinin payı sadece yüzde 6 olduğunu göz önünde bulundurursak, tarım arazisi açısından çok da zengin olmadığımız ortadadır. Bu bilinçle hareket etmeli, tarım arazilerimizi çok iyi korumamız gerekirken, tarım arazilerimiz, geri dönüşü olmayan bir şekilde elden çıkıyor. Bunun sebepleri bellidir. Sebepler içinde, geçmişte yaşanan hızlı nüfus artışını, kırsaldan kente göçü, yerleşimlerin içinden veya yakınından geçen karayollarını, otobanları, bunların çevresinde kurulan sanayiyi, turizmi, madenciliği, kamu yatırımlarını ve yerleşim alanlarını sayabiliriz.

Ayrıca, her geçen gün erozyon, çölleşme, toprak kirlenmesi, tuzlanma, toprak içindeki organik madde ve mikroorganizma varlığının azalması gibi sebepler, topraklar da sürekli bozulmalara neden olmaktadır. Bunların yanında aşırı ve bilinçsiz sulama ve gübreleme işlemleri, uygun miktarda kullanılmayan pestisitler, ağır ve sürekli toprak işlemeleri ve aşırı hayvan otlatma gibi tarımsal uygulamalar da topraklarımıza zarar vermektedir.

Alternatif marjinal tarım arazileri varken, verimli tarım arazilerimizi konuta, sanayiye, turizme açmamız, karayollarıyla parçalamamız, yanlış kültürel işlemlerle yok etmemiz büyük sorumsuzluktur.

Toprak olmazsa, tarımın, gıdanın olmayacağını, gıda güvencesiz kalacağımızı herkes bilmelidir.”

 

-Zeytinlik ve meraların kanun tasarısından çıkarılması-

 

Bayraktar, aklıselimin galip gelerek, kamuoyunda Üretim Reformu Paketi olarak bilinen Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesine İlişkin Kanun Tasarısı’nda, zeytinlik ve meralarla ilgili düzenlemenin çıkarılmasının son derece yerinde bir karar olduğunu bildirdi.

Tarım alanlarının azalması, çayır, mera alanlarının giderek daralması ve nüfusun sürekli artmasının, tarımla uğraşan insanları, geçim sıkıntıları nedeniyle göçe zorladığını da vurgulayan Bayraktar, “tarım arazilerinin verimli kullanılamamasının en önemli nedenlerinden biri miras hükümlerinden kaynaklanan arazi parçalanmasıdır. Tarımsal işletmeler küçük, araziler çok parçalı bir hale geldi. Ülkemizde 3 milyon işletme, 32,5 milyon parsel bulunuyor. İşletme büyüklüğü 61 dekara, parsel büyüklüğü 5-6 dekarlara indi. Doğu Karadeniz gibi bazı yörelerimizde 1 dekarın altında parsel var. Bu kadar küçük parsel büyüklükleriyle verimli bir tarımsal üretim yapılamaz. Girdi kullanımı ve işgücü kaybı artar, verim düşer, yeterli geliri elde edemeyen çiftçi tarımdan kopar” dedi.

 

-“Ovaların SİT alanı ilan edilmesi”-

 

Milli tarım projesinin en önemli konu başlıklarından birinin de arazi toplulaştırma çalışmalarının hızlandırılması ve ekilemeyen tarım alanlarının ekimine ağırlık verilmesi olduğunu bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:

“Bu konu bizim için de oldukça önemlidir. Tarım arazilerinin tamamının ekilmesi için çiftçilerimiz yeterli geliri elde etmeleri gerekir. Yaşanan iklim değişikliğiyle birlikte artan doğal afetler tarımda verimliliği azaltıyor. Girdi maliyetlerinin üzerine pazarlama sorunları nedeniyle üretici fiyatları da düşük kalınca tarımda beklenen gelir elde edilemiyor. Yeterli gelir olmayınca da tarım alanları boş kalıyor. Tarımda sürekliliğin sağlanması, çiftçimizin toprağından ailesini geçindirecek geliri etmesiyle mümkündür. Çiftçilerimizi köyünde toprağında tutmak zorundayız.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız, verimli tarım arazilerini korumak için 141 büyük ovayı SİT alanı ilan etti. Geçtiğimiz günlerde bu ovalara 51 ova daha ekledi ve sayıyı 192’ye çıkardı. Bunu toprağı korumak için atılmış önemli bir adım olarak görüyoruz. 192 ovanın SİT alanı ilan edilmesi, bu sayının 212’ye çıkarılacağının açıklanması da fevkalade önemlidir. Bütün ovalar bu kapsama alınmalı ve korunmalıdır. SİT kararının istikrarlı şekilde uygulanması için konunun takipçisi olacağız. Herkesi bu topraklara sahip çıkmaya davet ediyorum.

Tarım topraklarını kaybediyorsak bu suç hepimizindir. Yıllardır bu konuyu gündeme taşıyoruz. Toprağın feryadını duyuruyoruz. Herkes bunun sorumluluğuyla hareket etmeli. Toprağın feryadını herkes duymalı. 26 yılda 4,1 milyon hektar tarım arazisinin kaybının hesabını torunlarımıza veremeyiz.”

 

-Toprak Koruma Kurulları-

 

Toprak Koruma Kurullarında kamu yararı kavramının istismar edilebildiğini belirten Bayraktar, şu bilgileri verdi:

“2,1 milyon hektar alan Toprak Koruma Kurulları döneminde kaybedildi. Bu kurullarda verimli arazilerin tarım dışına çıkarılmasına itiraz eden Ziraat Odası Başkanlarımızın yerine ticaret erbabına yer veriliyor. Toprağın esas sahibi çiftçimizin temsilcileri bu kurullarda mutlaka olmalıdır. Verimli arazileri korumada en büyük görev valilerimize ve belediye başkanlarımıza düşmektedir. Tarımsal üretim dışında bırakacağımız bir karış bile toprak olmamalıdır. Bugün ülkemizde 9 milyon hektar alanda tarım yapıldığı halde çiftçimiz destek alamamakta, beklediği geliri elde edemediği için de tarımdan vazgeçmektedir. Bütün tarım arazileri Çiftçi Kayıt Sistemi’ne dahil edilmelidir. Ekilen, dikilen tüm alanlar için destek verilmelidir. Çiftçimiz, daha fazla destek alırsa, ürettiğini zorlanmadan makul fiyatlarla satarsa dağı taşı eker.”

Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü

-Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:

-“Çölleşme, dünyanın sonunu getiriyor. Kurak alanların

bozulması nedeniyle çölleşen alanlar, Türkiye’nin 46 katı

büyüklüğüne 3,6 milyar hektara ulaştı”

-“Kuraklık ve çölleşme 110 ülkede 1,2 milyar nüfusu etkiliyor”

-“Her yıl İngiltere’nin arazisinin yarısı kadar bir alan çölleşiyor”

-“Tarım alanlarının yarısından fazlasında toprak bozulmasından

etkilendi”

-“Kurak, yarı kurak ve az yağışlı bölgelerde iklim değişikliği

ve insan faaliyetleriyle ortaya çıkan çölleşmenin en önemli

nedeni erozyon”

-“Ülkemizde çölleşmeyle mücadele ve kuraklığın etkilerini

azaltmada acil tedbirlerin alınması zorunludur”

 

Ankara – 16.06.2017 -Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, çölleşmenin, dünyanın sonunu getirdiğini bildirerek, “kurak alanların bozulması nedeniyle çölleşen alanlar, Türkiye’nin 46 katı büyüklüğüne 3,6 milyar hektar alana ulaştı. Kuraklık ve çölleşme 110 ülkede 1,2 milyar nüfusu etkiliyor” dedi.

Bayraktar, 17 Haziran Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, araştırmalara göre, dünyada her yıl çölleşme ve toprak bozulması nedeniyle İngiltere arazisinin yarısı kadar alanın çölleştiğine dikkati çekti.

Dünya tarım alanlarının yarısından fazlasının toprak bozulmasından etkilendiğini ve kurak alanların bozulması nedeniyle 14,9 milyar hektar dünya kara alanı içinde çölleşen alanın 3,6 milyar hektara ulaştığını, bunun da tüm kara alanlarının dörtte birine yaklaştığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti:

“Kurak, yarı kurak ve az yağışlı bölgelerde iklim değişikliği ve insan faaliyetleriyle ortaya çıkan çölleşmenin en önemli nedeni ise erozyon. Ülkemiz de erozyona en fazla maruz kalan ülkeler arasında bulunuyor.

 

-“Birkaç yüzyıl önce İç Anadolu’yu kaplayan ormanlar bugün yok”-

 Tarım alanlarımızdaki çoraklaşma, ormanlık ve mera alanlarımızdaki tür çeşitliliğinin ve doğal yapının bozulması, yanlış arazi kullanımı uygulamalarından kaynaklanan betonlaşma ve toprak kirliliğinin devam ediyor olması, birkaç yüzyıl önce İç Anadolu’yu kaplayan ormanların bugün olmaması ülkemizin çölleşme riskinin yüksek olduğunu ortaya koymaktadır.

Ayrıca nüfus artışına paralel olarak gıda, toprak ve suya olan talebin artması, zenginleşmeyle insanların tüketim alışkanlıklarının değişmesi doğal kaynaklar üzerinde baskı yapmakta, bu da çölleşmenin bir başka nedenini oluşturmaktadır.”

 

-“Ülkemizde çölleşme”-

 Ülkemizde erozyondan kaybedilen toprağın yılda 168 milyon ton olduğuna, işlenen tarım alanlarının yüzde 59’unun, çayır-mera alanlarının yüzde 64’ünün ve orman-maki alanlarının yüzde 54’ünün çeşitli derecelerde erozyona maruz kaldığına işaret eden Bayraktar, “Bu nedenle ülkemizde çölleşmeyle mücadele ve kuraklığın etkilerini azaltmada acil tedbirlerin alınması zorunludur” dedi.

Bayraktar, şu bilgileri verdi:

“Topraklarımızın yaklaşık yüzde 60’ı, yüzde 12’den fazla eğimi olan arazilerden oluşmaktadır. Bundan dolayı topraklarımızın yaklaşık yüzde 70’inin derinliği azdır. Tarım, orman ve mera alanlarımızın önemli bir bölümü yeterli su içeriğine de sahip değildir. Eğimin fazlalığı, bitki örtüsünün yetersizliği, toprağın aşınmaya uygun veya duyarlı olması topraklarımızı erozyon tehdidiyle karşı karşıya bırakmaktadır.

 Türkiye’de her yıl binlerce dönüm tarım arazisi, erozyona sebep olan hatalı sulama ve yanlış toprak işleme gibi uygulamalardan dolayı kullanılamaz hale geliyor. Ayrıca, su kaynaklarımız bilinçsiz sulama nedeniyle israf ediliyor.

 Aşırı sulamaya bağlı olarak, verimli topraklarımız akan sularla birlikte taşınıyor. Topraklarımız tuzlulaşıyor, çoraklaşıyor. Zaten su zengini olmayan ülkemizde, aşırı sulama bir yana, bir damla suyu dahi heba etme lüksümüz yoktur. Yine aşırı sulamaya bağlı olarak ekili alanlarda drenaj sorunu yaşanıyor. Ürünlerimizde verim ve kalite kayıpları meydana geliyor.

Büyük bir tarımsal potansiyele sahip ülkemizde insanlarımızın çölleşme ve erozyonla mücadele konusunda daha fazla duyarlı ve bilinçli olabilmesi için kamu ve özel kuruluşların konuya gereken hassasiyeti göstermeleri son derece önemlidir. Toplumda çölleşmeyle mücadele bilincinin oluşturulması, çevre sorunlarına karşı duyarlı olunması ve gerekli önlemlerin alınmasının temelinde de eğitim yatmaktadır.”

Bayraktar, Birleşmiş Milletler verilerine göre 2025 yılında 1,8 milyar insan mutlak su kıtlığı yaşayacağını, dünyanın üçte ikisinin su sıkıntısı çekeceğini, 2050’ye kadar su talebinin yüzde 50 oranında artmasının beklendiğini belirtti.