Tarımda istihdam 6 milyona dayandı


-Tarımda istihdam 6 milyona dayandı

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: “Tarımda istihdam artıyor. Geçen yıl Haziran ayında, 5 milyon 937 bin olan tarım istihdamı, bu yıl 5 milyon 998 bine çıktı”

-“Tarım istihdamında, geçen yıl Haziran ayına göre, 61 bin, 2015 Mayıs ayına göre 224 bin artış var”

-“Haziran ayında tarım işsizliği 2,1 puan düşürerek, yüzde 11,7’den yüzde 9,6’ya çekti ve tek hanede kalmasını sağladı”

-“Mayıs ayında tarımın istihdamda yüzde 21,3 olan payı, Haziran ayında yüzde 22’ye yükseldi”

-“Haziran ayı itibarıyla son bir yıllık sürede toplam istihdamdaki 675 binlik artış nedeniyle, bu dönemde tarımın payı yüzde 22,3’den yüzde 22’ye geriledi”

-“Tarım, sanayiye 618 bin fark attı”

 

Ankara – 15.09.2015 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarımda istihdamın 6 milyona dayandığını bildirerek, “tarımda istihdam artıyor. Geçen yıl Haziran ayında, 5 milyon 937 bin olan tarım istihdamı, bu yıl 5 milyon 998 bine çıktı. Tarım istihdamında, geçen yıl Haziran ayına göre, 61 bin, 2015 Mayıs ayına göre 224 bin artış var” dedi.

Bayraktar, geçen yıl Haziran ayında 5 milyon 937 bin, 2015 Mayıs ayında 5 milyon 774 bin olan tarım istihdamının Haziran 2015’de 5 milyon 998 bine yükseldiğini belirtti.

TZOB Genel Başkanı Bayraktar, Mart ayının ikinci yarısından sonra tarımda istihdamın yoğun olduğu döneme girildiğini, tarımın Haziran ayında sanayiye 618 bin fark attığını bildirdi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, 27 milyon 261 bin olan istihdam edilenlerin 13 milyon 905 bininin hizmetler, 5 milyon 380 bininin sanayi, 1 milyon 978 bininin inşaat, 5 milyon 998 bininin ise tarımda çalıştığını vurguladı.

Mayıs ayında tarımın istihdamda yüzde 21,3 olan payının, Haziran ayında yüzde 22’ye yükseldiğini bildiren Bayraktar, Haziran ayı itibarıyla son bir yıllık sürede toplam istihdamdaki 675 binlik artış nedeniyle, bu dönemde tarımın payının yüzde 22,3’den yüzde 22’ye gerilediğini belirtti.

Tarımın ülke ekonomisine ihracatta, üretimde, istihdamda büyük katkı yaptığını bildiren Bayraktar, “Haziran ayında tarım, toplamda işsizliği 2,1 puan düşürerek, yüzde 11,7’den yüzde 9,6’ya çekti ve tek hanede kalmasını sağladı” dedi.

Bayraktar, Haziran ayında tarımın 3 milyon 155 bin erkek, 2 milyon 842 bin kadına iş ve aş yarattığını, çalışan erkeklerin yüzde 16,7’sinin, çalışan kadınların yüzde 34’ünün tarımda çalıştığını vurguladı.

Şemsi Bayraktar, 5 milyon 998 bin istihdamın 55 bininin işveren, 731 bininin ücretli ve yevmiyeli, 2 milyon 293 bininin kendi hesabına çalışan, 2 milyon 918 bininin ise ücretsiz aile işçisi konumunda bulunduğunu kaydetti.

“Teröre Hayır Kardeşliğe Evet” yürüyüşü

-“Teröre Hayır Kardeşliğe Evet” yürüyüşü

-14 sivil toplum kuruluşu, sendika ve meslek örgütü başkanları ‘Teröre Hayır Kardeşliğe Evet’ hedefiyle Ankara’da bir araya geldiler

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: “17 Eylül 2015 Perşembe saat 16.30’da Türkiye’nin

dört bir tarafından gelip Ankara’da Sıhhiye’de toplanma kararı aldık”

-“Bütün halkımızın da davetli olduğu büyük bir yürüyüş düzenliyoruz. Sıhhiye Meydanı’nda buluşup Birinci Meclis’te yürüyüşümüzü nihayetlendireceğiz”

 

Ankara – 14.09.2015 –14 sivil toplum kuruluşu, sendika ve meslek örgütlerinin başkanları “Teröre Hayır Kardeşliğe Evet” hedefiyle Ankara’da bir araya geldiler.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 17 Eylül 2015 Perşembe saat 16.30’da Türkiye’nin dört bir tarafından gelip Ankara’da Sıhhiye’de toplanma kararı aldıklarını bildirdi.

Bayraktar, “Bütün halkımızın da davetli olduğu büyük bir yürüyüş düzenliyoruz. Sıhhiye Meydanı’nda buluşup Birinci Meclis’te yürüyüşümüzü nihayetlendireceğiz” dedi.

Sivil toplum kuruluşu, sendika ve meslek örgütlerinden oluşan toplumun farklı kesimlerini temsil eden 14 kuruluş, herkesi 17 Eylül Perşembe günü Ankara Sıhhiye Meydanı’nda teröre karşı buluşmaya çağırdı.

Terörü lanetleyen ve kardeşliğe sahip çıkan bütün sivil topluma ve vatandaşlara çağrı yapan örgütler, “Teröre Hayır, Kardeşliğe Evet” dediklerini, tüm halkı bu büyük buluşmaya davet ettiler.

 

-Ortak açıklamanın tam metni-

 

14 sivil toplum kuruluşu, sendika ve meslek örgütünün ortak açıklamasının tam metni şöyle:

 

“Bizler;

Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ),

Memur Sendikaları Konfederasyonu (MEMUR-SEN),

Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği (MÜSİAD),

Türkiye Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu (TÜRKİYE KAMU-SEN),

Türkiye Barolar Birliği (TBB),

Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği (TEMAD),

Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK),

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK),

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB),

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ),

Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED)

Türkiye Serbest Muhasebeci, Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB),

Türk Sanayici ve İş Adamları Derneği (TÜSİAD),

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) olarak sizleri saygıyla selamlıyoruz.

 

Biliyorsunuz, ülkemiz yurt içi ve yurtdışı kaynaklı terör ile karşı karşıya.

Terör eylemlerinde çok sayıda vatandaşımızı kaybettik, askerimizi, polisimizi ve korucumuzu şehit verdik.

 

Yaşanan bu menfur olaylar hepimizin yüreğini yakıyor, geleceğe yönelik kaygı duymamıza neden oluyor.

Ülkemizin, birliğimizin ve huzurumuzun hedef alındığı kirli bir oyun oynanıyor. Binlerce yıllık kardeşliğimiz bozulmak isteniyor.

 

Bu tuzağa düşmemek, birliğimizi ve kardeşliğimizi korumak yine bizim elimizde.

Hep birlikte sağduyumuzu korumalı, vicdanımızın sesini dinlemeli, fitne ateşini birlikte söndürmeliyiz.

Bizi birbirimize düşman etmeye çalışan teröre karşı hep birlikte durmalıyız.

Ülkemizin tamamında birlikte yaşama iradesi göstermeliyiz.

Gün birlik olma günüdür.

 

Kökenimiz, kimliğimiz, inancımız ne olursa olsun, 78 milyon hepimiz Türkiye’yiz.

Türkiye’nin her bölgesinde örgütlü, toplumun bütün kesimlerini temsil eden kuruluşlar olarak bir aradayız.

Bizler ülkemizin çalışan ve üreten, esnafı, çiftçisi, işçisi, memuru, emeklisi ve girişimcileriyiz. Biriz, beraberiz! 

 

Ortak paydamız, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hayatına saygıdır.

Demokrasi; hak ve özgürlük demektir, ama aynı zamanda da sorumluluk demektir.

Sorumluluk almadan, hak ve özgürlük olmaz. İşte bu sorumluluk duygusuyla harekete geçiyoruz.

İrademizi ortaya koyuyor ve ortak hassasiyetlerimizi paylaşan tüm vatandaşlarımızla buluşmak istiyoruz.

 

Bu kapsamda, 17 Eylül Perşembe günü Türkiye’nin dört bir tarafından gelip Ankara’da toplanma kararı aldık.

Her görüş ve düşünceden, toplumun tüm kesimlerini temsil eden kuruluşlar olarak; 17 Eylül Perşembe günü saat 16.30’da bütün Türkiye’yi Ankara Sıhhiye Meydanında buluşmaya davet ediyoruz.

O gün; Sıhhiye’de buluşacağız. Buluşmamızı Birinci Mecliste nihayetlendireceğiz.

Bu masadaki kuruluşlar bu buluşmanın düzenleme kuruludur.

Ama bu, bizlerin değil Türkiye’deki her kesimin buluşmasıdır.

Terörü lanetleyen ve kardeşliğimize sahip çıkan bütün sivil topluma ve vatandaşlarımıza  buradan çağrı yapıyoruz. 

Teröre HAYIR, Kardeşliğe EVET diyoruz.

Tüm halkımızı bu büyük buluşmaya davet ediyoruz.

 

Değerli Basın Mensupları,

Vatandaşlarımızın can güvenliği ve ülkemizde huzurun tesisi en büyük önceliğimizdir.

Bizim en büyük gücümüz, kardeşliğimizdir.

Gelin, birlikte yaşama ve kardeşlik irademizi herkese gösterelim.

Gelin, kışkırtıcı söylemleri bırakalım, toplumu germekten kaçınalım.

Bu süreçte daha soğukkanlı, daha sağduyulu olalım.

Çünkü başka Türkiye yok.

 

İşte 17 Eylül Perşembe günü gerçekleştireceğimiz büyük buluşmada bu mesajı vereceğiz.

Buluşmamızda hiçbir siyasi görüşün veya sivil toplum kuruluşunun simgesi olmayacak.

Sadece; birliğimizin, bütünlüğümüzün ve bağımsızlığımızın simgesi olan ay yıldızlı bayrağımızı taşıyacağız.

 

Terörü lanetleyecek; kardeşliğimize, özgürlüklerimize, geleceğimize sahip çıkacağız.

O gün farklılıklarımıza değil ortaklıklarımıza, umut dolu geleceğimize odaklanacağız.

O gün kimseyi ötekileştirmeden, uzaklaştırmadan tek vücut olacağız, tek bir şeyi haykıracağız.

Hep bir ağızdan ‘teröre HAYIR, kardeşliğe EVET’ diyeceğiz.

Bu büyük buluşmaya tüm halkımızı ve tüm sivil toplumu davet ediyoruz.

Bize katılamayan milyonları da o gün Türkiye’nin her karışını al bayrağımızla donatmaya çağırıyoruz.

 

Kardeşlik bağlarımızı zayıflatmak isteyenler bilmelidir ki, bu toprakların mayası çok güçlüdür.

Millet olarak kirli oyunu mutlaka bozacağız. Perşembe günü bu büyük dayanışmadan buluşmak dileğiyle sizleri saygıyla selamlıyoruz.”

Süt üretimi artıyor, üretici fiyatı değişmiyor…


-Süt üretimi artıyor, üretici fiyatı değişmiyor…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:

-“Sanayiye aktarılan inek sütü miktarı Temmuz ayı itibarıyla son bir yılda 8 milyon 745 bin 313 tona çıktı”

-“Perakende süt, peynir, yoğurt, fabrika yemi, yonca gibi girdi fiyatları artarken, tüketici enflasyonu  yıllık yüzde 7,14 iken, çiğ süt fiyatı 14 aydır değişmedi”

-“Süt üreticimizin kar marjı kalmadı. Üretici gelir sağlayamazsa, emeğinin karşılığını alamazsa, zararına üretim yapamaz”

-“Süttozu desteğiyle birlikte sanayicinin stok sorunu gerekçesi ortadan kalktı”

-“Sanayicilerden en kısa zamanda üretici fiyatlarını 

gözden geçirmelerini ve fiyatlara iyileştirme yapmalarını bekliyoruz”

-“Milyarlarca dolar harcanarak oluşturulan damızlıkların kasaba, üretimi artırmak için verilen milyarlarca liralık

desteklerin boşa gitmemesi, 2010 yılında yaşanan et krizinin tekrar yaşanmaması için çiğ süt fiyatlarının acilen artırılması gerekiyor”

-“Süt fiyatları artmazsa, sütte istikrar sağlanmazsa, tüketicimiz ucuz et yiyemez”

 

Ankara – 14.09.2015 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, süt üretiminin sürekli arttığını, üreticinin üretmeye devam ettiğini fakat üretici fiyatının bir türlü değişmediğini bildirdi.

Bayraktar, “yılın başından beri sanayiye aktarılan inek sütü miktarı her ay geçen yılın aynı ayından fazla oldu. Sanayiye aktarılan inek sütü miktarı Temmuz ayı itibarıyla son bir yılda 8 milyon 745 bin 313 tona çıktı. Perakende süt yüzde 9,5, peynir yüzde 8,7, yoğurt, fabrika yemi, yonca gibi girdi fiyatları artarken, tüketici enflasyonu yıllık yüzde 7,14 iken, çiğ süt fiyatı 14 aydır değişmedi” dedi.

Temmuz ayında sanayiye aktarılan inek sütü miktarının 744 bin ton olduğunu, Ocak-Temmuz döneminde bu miktarın yaklaşık 120 bin ton artışla 5 milyon 311 bin tondan 5 milyon 431 bin tona çıktığını bildiren Bayraktar, 2014 yılında 8 milyon 625 bin ton olan sanayiye aktarılan inek sütü miktarının ise Temmuz 2015 itibarıyla son bir yılda 8 milyon 745 bin tonu geçtiğini belirtti.

TZOB Genel Başkanı Bayraktar, yaptığı açıklamada, çiğ süt fiyatlarının 2014 Temmuz ayından bu yana 1 lira 15 kuruş olduğuna, 14 aydır bu rakamın değişmediğine dikkati çekti.

Bayraktar, şunları kaydetti:

“2014 Temmuz ayında 3 lira 6 kuruş olan perakende süt fiyatı, 2015 Ağustos ayına 3 lira 36 kuruşa çıktı. Bir yıllık sürede perakende süt fiyatı yüzde 9,5, peynir fiyatı yüzde 8,7, yoğurt gibi ürün, fabrika yemi, yonca gibi girdi fiyatları artarken, tüketici enflasyonu yüzde 7,14 iken, çiğ süt fiyatlarının değişmeden aynı kalması, artmaması, üreticiyi çok olumsuz etkilemektedir.

Bu ortamda çiğ süt fiyatları artmazsa, üreticinin üretimini sürdürmesi mümkün görünmemektedir. Ulusal Süt Konseyi’nde belirlenen çiğ süt tavsiye fiyatı, Temmuz 2014 tarihinden bu yana litrede 1 lira 15 kuruştur. Üstelik birçok ilde de fiyat 1 lira 15 kuruşun altında satılmaktadır. Her şeyin fiyatı artmış fakat çiğ sütün fiyatı artmamıştır. Üreticilerimizin maliyetleri sürekli yükselmektedir. Bugünkü şartlarda süt üreticimizin kar marjı kalmamıştır. Üretici gelir sağlayamazsa, emeğinin karşılığını alamazsa, zararına üretim yapamaz. 

En son 24 Haziran 2015 tarihinde yapılan toplantıda, 20 kuruşluk zam talebimiz kabul edilmedi. Süt sanayicileri, önümüzdeki süreç için de fiyatın aynı kalması gerektiğini ifade ettiler. Sanayiciler, ‘stoklarımız dolu, ihracat yapamıyoruz, ürün satamıyoruz’ dediler. Taraflar anlaşamadan masadan kalktı. Daha sonra 29 Temmuz’daki Ulusal Süt Konseyi Yönetim Kuru toplantısında, Eylül ayı sonuna kadar fiyatın 1 lira 15 kuruştan devam etmesi kararı alındı ve Konseyce ilan edildi.”

 

-“Süttozu desteği sanayicinin gerekçesini ortadan kaldırdı”-

 

Üreticinin, ürününü 14 aydır aynı fiyata sattığını vurgulayan Bayraktar, şu bilgileri verdi:

“Sanayici, ‘stoklarım dolu, ihracat yapamıyorum, ürün satamıyorum’ diyor ve çiğ süt fiyatının artmasına karşı çıkıyor. Madem tek sorun stoklardı, 10 bin tonluk süttozu ihracatının hedeflendiği ‘süttozu desteği’ ile birlikte bu gerekçeleri de ortadan kalktı. Sanayicilerden bu desteklemeyi de dikkate alarak en kısa zamanda üretici fiyatlarını gözden geçirmelerini ve fiyatlara iyileştirme yapmalarını bekliyoruz.

Milyarlarca dolar harcanarak oluşturulan damızlıkların kasaba, üretimi artırmak için verilen milyarlarca liralık desteklerin boşa gitmemesi, 2010 yılında yaşanan et krizinin tekrar yaşanmaması için çiğ süt fiyatlarının acilen artırılması gerekiyor. Süt fiyatları artmazsa, sütte istikrar sağlanmazsa, tüketicimiz ucuz et yiyemez. Eğer fiyatlar artmazsa ne yazık ki hayvanlar kasaba gidecek, yeni bir kriz kaçınılmaz olacaktır. 2010 yılında ithal edecek hayvan bulabildik. Artık dünyada yeterli ve uygun fiyata hayvan bulmak da zor görünmektedir.”

 

-TZOB Süt Danışma Kurulu’nu topladı-

 

Bayraktar, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı, Türkiye Süt Üreticileri Merkez Birliği, Et ve Süt Kurumu Genel Müdürlüğü, Ziraat Odalarımızın başkanları ile TZOB danışman ve uzmanlarının katılımıyla TZOB’da Süt Danışma Kurulu toplantısı gerçekleştirdiklerini, toplantıda, süt sektörünün mevcut durumu, sorunları, sorunlara yönelik çözüm önerileri ve beklentilerin ortaya konulduğunu belirtti.

 

-Yumurta üretiminde düşüş, tavuk eti üretiminde artış var-

 

Yumurta üretiminde Haziran ayında başlayan üretim düşüşünün Temmuz ayında da devam ettiğini vurgulayan Bayraktar, “Haziran ayında tavuk yumurtası üretimi 1 milyar 350 milyondan 1 milyar 198 milyona gerilemişti. Temmuz ayında da üretim 1 milyar 349 milyondan 1 milyar 286 milyona indi. İhracatta yaşanan düşüş, üretim miktarını olumsuz etkiliyor” dedi.

Bayraktar, tavuk ve hindi eti üretimindeki artışın devam ettiğini, 2014 yılı Temmuz ayında 165 bin ton olan tavuk eti üretiminin 2015 Temmuz ayında 168 bin tona yaklaştığını, hindi eti üretiminin ise aynı aylarda 3 bin 819 tondan 4 bin 574 tona yükseldiğini bildirdi. Şemsi Bayraktar, Temmuz ayı itibarıyla yıllık tavuk eti üretiminin 1 milyon 950 bin tonu aştığını, hindi eti üretiminin ise 53 bin 861 tona ulaştığını belirtti.

Pamuğu gümrüklerle koruyamıyoruz…


-Pamuğu gümrüklerle koruyamıyoruz…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:  “Ziraat Odalarımızdan aldığımız bilgiye göre,

pamukta verim beklentiler düzeyinde, üretimde bir sıkıntı görünmüyor”

-“Halen tüketimin karşılanamadığı pamukta üretimin artırılması için 55 kuruştan 65 kuruşa yükselen prim, 1 liraya çıkarılmalı, Şubat-Mart aylarında ödenmeli,

girdi maliyetleri düşürülmeli”

-“Pamukta verimliliğimiz yüksek, maliyetlerimiz de yüksek”

-“Her yıl ithal ettiğimiz pamuğa 2 milyar dolara yakın döviz ödüyoruz”

-“Pamuk, gümrük birliğinden dolayı tarife uygulaması yapamadığımız tek tarımsal ürün. Sıfır gümrükle pamuk ithal ediliyor”

-“Gümrüklerle koruyamıyoruz. Maliyeti düşük ülkelerle rekabette zorlanıyoruz. İthalatı önlemek için pamuk daha fazla desteklenmeli” 

-“Girdi maliyetlerini azaltmak için, sulama masrafı ve tohumluk, ilaç, gübre, elektrik, mazot gibi kalemlerden alınan KDV ve ÖTV oranları düşürülmeli”

 

Ankara -13.09.2015 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, pamukta hasadın sürdüğünü bildirerek, “Ziraat Odalarımızdan aldığımız bilgiye göre, pamukta verim beklentiler düzeyinde, üretimde bir sıkıntı görünmüyor” dedi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, halen tüketimin karşılanamadığı pamukta üretimin artırılması için 55 kuruştan 65 kuruşa yükseltilen primin 1 liraya çıkarılması, Şubat-Mart aylarında ödenmesi, girdi maliyetlerinin düşürülmesi gerektiğini belirtti.

Pamukta hasadın devam ettiğini, üretimin geçen yılki gibi 2 milyon 350 bin ton dolaylarında beklendiğini vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:

“Pamukta üretimdeki değişimin, ekim alanı ve verimle, ekim alanının ise üreticinin kazancıyla, ürün maliyetleri, fiyat ve desteklerle doğrudan ilişkilidir. Türkiye’de verimde sorun yok. Pamukta verimliliğimiz yüksek, maliyetlerimiz de yüksek. Maliyetlerin yüksek olmasından dolayı üreticinin kazancı yeterli değil. Fiyatlar düşük, daha fazla destek sağlanmalı. Ekim alanlarındaki azalmanın belli başlı nedenleri içinde, tarımımızın yapısal sorunları, yüksek olan girdi fiyatlarının üretim maliyetlerini yükseltmesi gelmektedir. Bilindiği üzere pamuk, gümrük birliğinden dolayı tarife uygulaması yapamadığımız tek tarımsal üründür. Sıfır gümrükle pamuk ithal ediliyor. Gümrüklerle koruyamıyoruz. Maliyeti düşük ülkelerle rekabette zorlanıyoruz. İthalatı önlemek için pamuk daha fazla desteklenmeli. Bütün bunlar, pamuk üreticimizin diğer ülkelerin pamuk üreticileriyle rekabetini güçleştiriyor. Ekim alanları giderek daralıyor ve üreticimiz pamuk yerine farklı ürünlerin tarımını yapmaya yöneliyor.”

 

-“Pamuk önemli bir stratejik ürün”-

 

Pamuğun tarım ürünleri arasında sağladığı yüksek katma değer ile istihdam oluşturan, tarım ve sanayi sektörlerinin bütünleşmesinde rol oynayan, ihracata yönelik, dünya tarım ürünleri ticaretinde önemli bir stratejik ürün olduğunu vurgulayan Bayraktar, şu bilgileri verdi:

“Özellikle Türk tekstil sanayinin toplam ihracat içindeki payı, kazandırdığı döviz, sağladığı katma değer, oluşturduğu istihdam, ülkemizde milyonlarca kişinin bu faaliyetin içinde olmasını sağlamıştır. Bütün bunlar, tekstil sanayinin hammaddesi pamuğun ekonomik hacminin ne denli büyük olduğunu ortaya koymuştur.

Hal böyleyken son yıllarda pamuk veriminde ülkemiz dünyada ilk sıralarda yer almasına karşın, son 10 yılda ekim alanlarındaki daralma nedeniyle, pamuk tüketimimiz karşılanamadığı için pamuk ithalatı yapmak zorunda kalıyoruz. Ülkemiz her yıl ithal ettiği pamuğa 2 milyar dolara yakın döviz ödüyor.

Prim sistemi, özellikle üretimi yönlendirme ve üretici gelir seviyesinin korunması açısından önemli. Destekleme priminin 1 lira olması ve bu desteğin Şubat-Mart aylarında vejetasyon dönemi başlamadan üreticinin eline geçmesi gerekiyor.”

Acil tedbir alınmaması durumunda pamukta üreticinin üretimi sürdürmesinin zor olduğunu belirten Bayraktar, “Daha fazla ithalat yapmak zorunda kalırız. Desteği artırarak sürdürmemiz elzem” dedi.

Üreticimizin maliyetini karşılayamadığını bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:

“Pamuk, alternatiflerine göre mazot gübre, tohumluk, ilaç gibi girdilerin yoğun olarak kullanıldığı bir bitki. Çiftçimizin üretimini sürdürmesi için kar etmesi bir mecburiyet. Ülkemizde girdi fiyatlarının yüksek olmasının da etkisiyle diğer ülke pamuk üreticileriyle rekabet edemeyen üreticimizin, önümüzdeki yıllarda pamuk üretiminden vazgeçmesi ister istemez gündeme gelecek. Girdi maliyetlerini azaltmak için, sulama masrafı ve tohumluk, ilaç, gübre, elektrik, mazot gibi kalemlerden alınan KDV ve ÖTV oranları düşürülmelidir.” 

Toprak analizinde süre uzatımı…


-Toprak analizinde süre uzatımı…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: “Talebimiz ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık

Bakanlığı ile yazışmalarımız ve görüşmelerimiz sonucu, toprak analizi yaptırma süresi, 30 Ekim 2015 tarihine kadar uzatıldı”

-“Çiftçilerimizin yapılan bu süre uzatımını dikkate alarak analizlerini, 30 Ekim’e kadar mutlaka yaptırmaları kendi faydalarına. Aksi takdirde desteklerden yararlanamayacaklar”

                        

Ankara – 11.09.2015 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, toprak analizi yaptırmada 1 Eylül’de sona eren sürenin, Birliğin talebi ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile yazışmaları ve görüşmeleri sonucu, 30 Ekim 2015 tarihine kadar uzatıldığını bildirdi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, Çiftçi Kayıt Sistemine (ÇKS) dâhil olan çiftçilere mazot, gübre ve toprak analizi destekleme ödemesi yapılmasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tebliğinin 27 Mayıs 2015 tarihinde yayımlandığını anımsattı.

Bu tebliğde, desteklemelerden yararlanmak için çiftçilerimizin toprak analizini 1 Eylül 2015 tarihine kadar yaptırma zorunlulukları bulunduğunu belirten Bayraktar, şöyle devam etti:

“Desteklerden faydalanmak isteyen çiftçilerimizin toprak analizlerini Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca yetkilendirilmiş laboratuvarlarda, 1 Eylül Salı gününe kadar yaptırmaları zorunluydu. Ancak çeşitli sebeplerle analizini yaptıramayan binlerce çiftçimiz, Odalarımız aracılığıyla ve doğrudan Birliğimize başvurarak, toprak analizi yaptırma süresinin uzatılmasını talep ettiler.
            Talebimiz ve yaptığımız yazışma ve görüşmeler üzerine Bakanlığımız tarafından çiftçilerimizin bu talebi yerinde görülerek adı geçen tebliğde değişikliğe gidildi ve toprak analizi yaptırma süresi uzatıldı.
            Yapılan bu değişiklikle; toprak analizi desteğinden faydalanmak isteyen çiftçilerimiz, 30 Ekim 2015 gününe kadar Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca yetkilendirilmiş laboratuvarlarda toprak analizlerini yaptırabilecekler.”

Bayraktar, çeşitli sebeplerle daha önce belirlenen sürede toprak analizini yaptıramayan çiftçilerimizin yapılan bu süre uzatımını dikkate alarak analizlerini, 30 Ekim’e kadar mutlaka yaptırmalarının kendi faydalarına olduğunu, aksi takdirde desteklerden yararlanamayacaklarını hatırlattı.

TZOB’dan sağduyu çağrısı…


-TZOB’dan sağduyu çağrısı…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: “Gün birlik olma günüdür. Birlik, beraberliğimize,

ülke bütünlüğümüze zarar verici her türlü girişimlerden özenle kaçınmalıyız”

-“Bin yıllık kardeşliği kesinlikle korumalıyız. Hepimiz aynı gemideyiz. Ülkemiz zayıflarsa, istikrarsızlaşırsa, bunun bedelini hepimiz öderiz”

-“Bu ortamda, ülkemizin bütün kurum ve kuruluşlarına, siyasi partilerimize, basınımıza, vatandaşlarımıza önemli görevler düşüyor”

-“Hukuk düzeni içinde hareket etmek, birbirimize zarar vermemek, kamu güvenliği ve düzenini sekteye uğratmamak en başta gelen görevimizdir”

-“İçinde bulunduğumuz coğrafyada yaşanan istikrarsızlıkların, iç karışıklıkların nelere mal olduğunu hep beraber görüyoruz”

-“Oyunlara gelmeyelim. Birlik ve beraberliğimizi koruyarak, ülkemiz üzerinde oynanan oyunları bozalım”

-“İnsanlık tarihinin en başından beri bu toprakların, ayrılıkla değil birlikle onlarca medeniyete ev sahipliği yaptığını, dünya kültürünün vazgeçilmez unsuru olduğunu unutmayalım”

-“İnsanlarımıza zarar verecek, kaos yaratacak sokak eylemlerinden kaçınalım. Kardeşliğimizi bozacak, birlik ve beraberliğimize zarar verecek davranışlara ve provokasyonlara izin vermeyelim”

-“Başta basın olmak üzere, kurumlarımızı, kuruluşlarımızı, siyasi partilerimizi, işyerlerimizi hedef almayalım”

 

Ankara – 10.09.2015 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, sağduyu çağrısında bulunarak, “Gün birlik olma günüdür. Birlik, beraberliğimize, ülke bütünlüğümüze zarar verici her türlü girişimlerden özenle kaçınmalıyız” dedi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, son dönemde güvenlik kuvvetlerimize yönelik saldırıların, çok sayıda şehit ve yaralı vermemize neden olduğunu, ülkenin sıkıntılı bir dönemden geçtiğini, bu süreçte vatandaşlara önemli görevler düştüğünü belirtti. Ülkemizin içinde bulunduğu coğrafyanın büyük karışıklıklar yaşadığını, Libya’dan Suriye, Irak’a, Ukrayna’dan Yemen’e hemen her ülkede iç çatışmaların, iç savaşların görüldüğünü vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:

“Bu ortamda, ülkemizin bütün kurum ve kuruluşlarına, siyasi partilerimize, basınımıza, vatandaşlarımıza önemli görevler düşüyor. Hukuk düzeni içinde hareket etmek, birbirimize zarar vermemek, kamu güvenliği ve düzenini sekteye uğratmamak en başta gelen görevimizdir. Gün birlik olma günüdür. Birlik, beraberliğimize, ülke bütünlüğümüze zarar verici her türlü girişimden özenle kaçınmalıyız. Bin yıllık kardeşliği kesinlikle korunmalıyız. Hepimiz aynı gemideyiz. Ülkemiz zayıflarsa bunun bedelini hepimiz öderiz. İçinde bulunduğumuz coğrafyada yaşanan istikrarsızlıkların, iç karışıklıkların nelere mal olduğunu hep beraber görüyoruz.”

 

-“Hemen her ülkenin gıptayla baktığı bir coğrafyadayız”-

 

Türkiye’nin, hemen her ülkenin gıptayla baktığı bir coğrafyada, üç kıtanın tam ortasında, müstesna bir konumda bulunduğuna dikkati çeken Bayraktar, “tarihin ilk zamanlarından bu yana ülkemiz coğrafyası, hemen her ülkenin ilgisine mazhar olmuş, her ülkenin zapt etmek istediği bir toprak olarak baki kalmıştır. Bugün de bu talepler değişmemiştir. Ülkemiz üzerinde çeşitli oyunlar oynanmaya devam etmektedir. Oyunlara gelmeyelim. Birlik ve beraberliğimizi koruyarak, ülkemiz üzerinde oynanan oyunları bozalım. Bu oyunları gücün bozacağını bilelim. Güçlü olmaya, güçlü kalmaya devam edelim” dedi.

Bayraktar, şunları kaydetti:

“İnsanlık tarihinin en başından beri bu toprakların, ayrılıkla değil birlikle onlarca medeniyete ev sahipliği yaptığını, dünya kültürünün vazgeçilmez unsuru olduğunu unutmayalım. Birliğimizi koruyarak terör örgütünün ve bazı dış güçlerin hedeflerine ulaşmasına engel olalım. İnsanlarımıza zarar verecek, kaos yaratacak sokak eylemlerinden kaçınalım. Kardeşliğimizi bozacak, birlik ve beraberliğimize zarar verecek davranışlara ve provokasyonlara izin vermeyelim. Başta basın olmak üzere, kurumlarımızı, kuruluşlarımızı, siyasi partilerimizi, işyerlerimizi hedef almayalım.

Bu vesileyle, bir kez daha askerlerimize, polislerimize, güvenlik görevlilerimize yapılan saldırıları şiddetle lanetlerken, şehitlerimize Cenâb-ı Hakk’tan rahmet, başta yakınları olmak üzere, Silahlı Kuvvetler ve Emniyet camialarımıza ve bütün Türk halkına başsağlığı, yaralı asker ve polislerimize acil şifalar diliyorum.”

Şanlıurfa Oda Başkanlarından Bayraktar’a ziyaret


-Şanlıurfa Oda Başkanlarından Bayraktar’a  ziyaret

 

Ankara – 10.09.2015 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar’a ziyaretler sürüyor.

Şanlıurfa Ziraat Odalarının Başkanları, TZOB Genel Merkezi’nde, Genel Başkan Bayraktar tarafından kabul edildi.

Ziyarete TZOB Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Cevat Delil de katıldı.

Mardin ve Şırnak Oda Başkanlarından Bayraktar’a ziyaret


-Mardin ve Şırnak Oda Başkanlarından Bayraktar’a ziyaret

-Görüşmede son günlerde yaşanan terör olayları da değerlendirildi, TZOB Genel Başkanı Bayraktar,Oda Başkanlarından bölgeyle ilgili bilgi aldı

 

Ankara – 09.09.2015 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar’a ziyaretler sürüyor.

Mardin ve Şırnak Ziraat Odalarının Başkanları, TZOB Genel Merkezi’nde, Genel Başkan Bayraktar tarafından kabul edildi. Ziyarete TZOB Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Cevat Delil de katıldı.

Görüşmede son günlerde yaşanan terör olayları da değerlendirildi, TZOB Genel Başkanı Bayraktar, Oda Başkanlarından bölgeyle ilgili bilgi aldı.

Iğdır’daki hain saldırı…


-Iğdır’daki hain saldırı…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:  “Yeter artık. Daha dün 16 asker, 2 polis şehit

vermişken, bugün de Iğdır’da polislerimizin şehit düşmesini şiddetle lanetliyoruz”

-“Birlik, beraberliğimiz ve bütünlüğümüze yönelik bu saldırılar acilen durdurulmalı”

-“Devletimizin otoritesi her noktada tesis edilmeli, güvenlik eksiksiz sağlanmalı”

-“Millet olarak güvenlik kuvvetlerimizin sonuna kadar arkasındayız. Yılmayacağız”

 

Ankara – 08.09.2015 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Iğdır’dan Nahcivan’a açılan Dilucu Sınır Kapısı’nda görev yapan polisleri taşıyan servis aracına yapılan bombalı hain saldırıyı kınayarak, “Yeter artık. Daha dün 16 asker, 2 polis şehit vermişken, bugün de Iğdır’da polislerimizin şehit düşmesini şiddetle lanetliyoruz” dedi.

Bayraktar, yaptığı yazılı açıklamada, şehit haberlerinin bütün millette derin bir üzüntü yarattığını belirtti. Birbiri ardına gelen hain saldırıların ve şehit haberlerinin milleti derinden yaraladığına dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:

“Yeter artık. Daha dün 16 asker, 2 polis şehit vermişken, bugün de Iğdır’da polislerimizin şehit düşmesini şiddetle lanetliyoruz. Birlik, beraberliğimiz ve bütünlüğümüze yönelik bu saldırılar acilen durdurulmalı. Devletimizin otoritesi her noktada tesis edilmeli, güvenlik eksiksiz sağlanmalı. Millet olarak güvenlik kuvvetlerimizin sonuna kadar arkasındayız. Yılmayacağız. Bu saldırıları düzenleyenlerin hedeflerine ulaşmalarını engelleyeceğiz.”

Polislerimize yapılan saldırıları şiddetle lanetliyor, şehitlerimize Cenâb-ı Hakk’tan rahmet, başta yakınları olmak üzere, Emniyet camiası ve bütün Türk halkına başsağlığı, yaralı polislerimize acil şifalar diliyorum.”

Çiftçi borç yapılandırması istiyor…


-Çiftçi borç yapılandırması istiyor…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: “Üreticilerimizin, peş peşe yaşanan afetler nedeniyle 2-3 kez ertelenen kredi borçlarını bir defada ödemesi mümkün değildir”

-”Çiftçilerimizin ertelenmiş kredi borçlarını, faizsiz olarak 4-5 yılda ödenebilmesini sağlayacak yeni bir düzenlemeye acil ihtiyaç var”

-“Afetlerin yanı sıra gübre, motorin gibi girdi fiyatlarındaki artış da üreticilerimizin yeterli gelir elde etmesini engelledi”

-“Dolardaki hızlı artış da dikkate alınarak yeni üretim döneminden önce çiftçimiz rahatlatılmalıdır”

-“TZOB olarak konuya ilişkin başvurular Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Hazine’ye yapılmıştır”

-“4-5 yıl vadeli borç yapılandırması, tüketicilerimizin bol ve ucuz gıdaya ulaşmaları açısından da çok önemli”

 

Ankara – 06.09.2015 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, ağır şekilde peş peşe yaşanan afetler nedeniyle kredi borçları üst üste 2-3 kez ertelenen çiftçilerin bu borçlarını bir defada ödemelerinin mümkün olmadığını belirterek, “Üreticilerimizin sıkıntılarını hafifletmek, üretimin devamı ve ülke ekonomisi için, çiftçimizin tüm banka ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan kredi borçlarının faizsiz olarak 4-5 yılda ödenebilmesini sağlayacak yeni bir düzenlemeye acil ihtiyaç var” dedi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada,  tabii afetlerin son yıllarda arka arkaya yaşanması, afetlerin zaman zaman bazı ürünlerde yüzde 100’lere yaklaşan kayıplara neden olması sonucu üreticilerin çok zor durumda kaldığını belirtti. Aynı üreticilerin aynı üründe iki yıl peş peşe afet yaşamasının durumu çok daha zorlaştırdığının altını çizen Bayraktar, afetlerin verdiği zararların yanı sıra ürün fiyatlarındaki artışın, gübre motorin gibi önemli girdi fiyatlarındaki artışın altında kalmasının, dolar kurunun hızla artışı ile üretim maliyetlerinin artmasının üreticilerin kredi borçlarını ödemesini neredeyse imkânsız hale getirdiğini ifade etti.

TZOB Genel Başkanı Bayraktar, şöyle devam etti:

“Son dört yıldır Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan düşük faizli kredi borçlarının ertelenmesine yönelik kararlar çıksa da yayımlanan kararların kriterlerinin tüm borçlu çiftçileri kapsamaması ve ertelemenin bir yıl olması, borçların ödenmesinde yeterli olmamıştır.

 

-Doğal afetler önemli zararlar verdi-

 

Son yıllarda tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde iklimde görülen değişimlerden dolayı aşırı yağışlar, sel, dolu, don gibi afetler daha fazla yaşanmakta, tarım ürünleri daha fazla etkilenmektedir. Üreticiler her yıl ekim döneminin başlangıcından itibaren gerçekleşen aşırı yağışlarla, ürünlerin gelişme döneminde oluşan don, dolu, kuraklık gibi afetlerle karşı karşıya gelmektedir. Özellikle son iki yıldır yaşanan afetler tarımsal üretime ve üreticilerimize önemli zarar vermiştir.

2014 tarımsal üretim dönemi afetlerle başlamış, afetlerle devam etmiştir. Üretim döneminin başladığı Ekim ayından itibaren yağışların yetersiz olması kış aylarının kurak geçmesine, kışlık ekimi yapılan hububat ürünlerinde verim kaybına yol açmıştır. Kış aylarından itibaren yaşanan kuraklığın ardından, hava sıcaklıklarının normallerinin üzerinde gerçekleşmesinin oluşturduğu don, Mart ayı sonunda meyveler başta olmak üzere çeşitli ürünlere önemli zarar vermiştir. 2013-2014 üretim döneminin başladığı Ekim ayından itibaren yaşanan afetlerin tümü değerlendirildiğinde, hububatta kış kuraklığının ardından yaşanan don, dolu, aşırı yağış ve sel birçok üründe verim kaybına yol açmıştır. Üreticiler zor bir yıl geçirmiştir.

 

-Don, dol, aşırı yağış ve seller peş peşe geldi-

 

Geçen yılın ardından bu yıl da gerçekleşen doğal afetler tarımsal üretimde verim ve kalitede önemli zararlara neden olmuş, çiftçilerimizin gelir kayıpları artmaya devam etmiştir.

            Bu sezon kış ayları normal yıllara göre daha soğuk geçmiş, aşırı yağışlar, sel, dolu, fırtına gibi afetler çiftçinin peşini bırakmamıştır. Nisan ayı sonlarında İç Anadolu, Doğu Anadolu bölgelerimiz ile Akdeniz’in iç kesimlerinde yağan kar ve don, meyvelere önemli zarar vermiştir. Yaşanan don afetinin etkileri geçmeden Mayıs ayından itibaren gerçekleşen aşırı yağış ve dolu afeti, Haziran ayında şiddetini artırmıştır. Birçok ilimizde Haziran yağışları normal yılların 3-4 katına ulaşmıştır. Yağışların hasat döneminde gerçekleşmesi verimi azaltırken diğer taraftan hastalıkların artmasına ve kalitede bozulmalara neden olmuştur.”

 

            -Borç ertelemeleri yeterli olmadı-

 

Son dört yıldır Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan düşük faizli kredi borçlarının ertelenmesine yönelik kararlar çıksa da, bunun tarımsal kredi borçlarının ödenmesinde yeterli olmadığının altını çizen TZOB Genel Başkanı Bayraktar, “Düşük faizli kredi uygulamasında tarım sigortası ve ÇKS zorunluluğu getirilmesiyle çiftçilerimiz bu uygulamadan yeterince faydalanamamakta, çoğu çiftçimiz Ziraat Bankası ve Tarım Kredi kooperatiflerinden cari faizle veya diğer bankalardan yüksek faiz oranlarıyla kredi kullanmaktadır” bilgisini verdi.

Ayrıca, yapılan ertelemenin bir yıl olmasının üreticilerin ertelemeden faydalanmasını engellediğine de vurgu yapan Bayraktar, özellikle afetlerin son yıllarda arka arkaya yaşanması nedeniyle borcunu erteleyebilen üreticilerin, ertesi yıl yaşadığı yeni afetten dolayı yine ödeme yapamadığını belirtti.

 

-Girdi fiyatları da geliri engelliyor-

 

Bayraktar, afetlerin yanı sıra tarımsal üretimde yoğun olarak kullanılan gübre, motorin gibi girdi fiyatlarının da fazla artmasının üreticilerin yeterli gelir elde etmesine engel olduğunu ifade ederek, şu bilgileri verdi:

“Tarımsal ürün maliyetleri içinde yüzde 10–15 paya sahip olan gübrenin, tek başına, bitki ve bölgenin özelliklerine bağlı olarak verimi yüzde 50’ye yakın artırdığı gerçeği göz önüne alındığında gübre fiyatlarının önemi daha net görülmektedir. Ülkemizde en fazla tüketilen gübrelerden üre gübresi fiyatlarına bakacak olursak 2010-2014 yılları arasında yüzde 65, yüzde 21 amonyum sülfat gübresi yüzde 62, yüzde 33 amonyum nitrat gübresi yüzde 64, DAP gübresi yüzde 51, 20.20.0 gübresi ise yüzde 53 artış göstermiştir. Yine aynı dönemde mısır fiyatları yüzde 43 artarken mısır priminde artış olmamıştır. Bu dönemde ayçiçeği fiyatı yüzde 42,   pamuk fiyatları yüzde 51, buğday yüzde 52 olarak gerçekleşmiş; motorin fiyatları ise yüzde 49 oranında artmıştır.

Bilindiği üzere bu yıl dolar fiyatları oldukça artmıştır. Bu nedenle geçtiğimiz yıl üretimin başladığı 2013 yılı Ekim ayında buğdayda en fazla uygulanan taban gübresindeki fiyat artışı yüzde 30 olarak gerçekleşmiştir. Benzer şekilde bahar aylarında buğdayda üst gübre olarak çoğunlukla uygulanan yüzde 26 amonyum nitratta fiyat artışı yüzde 28 iken ürede yüzde 15 olarak gerçekleşmiştir.  

Dolardaki hızlı artış da dikkate alınarak, yeni üretim döneminden önce çiftçimiz rahatlatılmalıdır.

Çiftçilerimizin önümüzdeki üretim sezonunda tarımsal üretime devam edebilmeleri, biriken kredi borçlarının bir çözüme ulaşması için Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Hazine Müsteşarlığı’na gerekli başvurular yapıldı. Çiftçilerimizin ve tarım sektörünün içinde bulunduğu durumu ifade eden başvuruda, başta üreticilerimizin sıkıntılarını hafifletmek, üretimin devamı ve ülke ekonomisi için tüm bankalara ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan kredi borçlarının uzun vadede faizsiz ödenebilmesini sağlayacak yeni bir düzenlemeye acil ihtiyaç bulunduğu ifade edilmiştir.

Kredi borçlarının daha rahat ödenebilmesi için başvurumuza olumlu yanıt gelmesini bekliyoruz. Bir yıllık ertelemeler artık çözüm değildir. 4-5 yıla yayılacak yapılandırma, üretimde sürdürülebilirliğin sağlanması açısından önem arz etmektedir. Aksi takdirde zaten iki yıl üst üste doğal afetlerden zarar gören, borçlu olan üreticimiz üretimden uzaklaşacaktır.”

 

-Üretici kadar tüketiciler için de önemli adım-

 

            Çiftçinin yaşadığı her olumsuz durumun direk olarak tüketiciyi de etkilediğinin altını çizen Bayraktar, “Her zaman ifade ettiğimiz gibi, tarım üstü açık bir fabrika. Dolayısıyla risklere çok açık bir ortamda üretim gerçekleştiriyoruz. Gerekli önlemleri almaya çalışsanız da tabii afetler karşısında çoğu zaman çaresiz kalıyorsunuz. Tarladaki en ufak bir olumsuzluğun dalgaları, o ürünle ilgili olarak ve mutlaka tüketicilerimizin sofralarına ve ülke ekonomisine kadar yayılıyor. Çiftçimizin yeni ekim dönemlerine rahat girmesi, aynı zamanda üretimin sürdürülebilirliği, bol ve ucuz ürün için en başta gelen şartlardan biridir. Bu bakımdan, uzun vadeli ve faizsiz borç yapılandırması, üreticilerimize nefes aldıracağı gibi, tüketicilerimiz açısından da bol ve ucuz gıdaya ulaşma noktasında fevkalade önemli bir adım oluşturacaktır” görüşüne yer verdi.