Don riskine dikkat…


-Don riskine dikkat…
-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: “7, 8, 9 Ocak tarihlerinde Akdeniz ve Ege kıyı kesiminde hafif ve orta, diğer bölgelerimizde çok kuvvetli don riski bekleniyor”
-“Hava sıcaklıklarının normallerin altına düşmesi, seralarda ısınma ve nakliye maliyetlerinin artmasına, verim düşüklüğüne, işçilik faaliyetlerinin zorlaşmasına, tarlada yetiştirilen kışlık
sebzeler ile hasadı devam eden narenciye ve muz gibi ürünlerde ise don olaylarına neden olabilmektedir”
-“Ürününü depolama imkanı bulunan üreticilerimizin, hasat olgunluğuna gelen ürünlerini toplayıp depolamaları, olası maddi kaybı önleyecektir”
-“Meyve ağaçlarında don riski devlet destekli tarım sigortaları kapsamındadır. Üreticilerimiz, don riskine karşı mutlaka sigorta yaptırmalılar”
-“Rüzgar pervaneleriyle havanın karıştırılması, su uygulaması gibi modern tarım tekniği metotları, açık alanda yetiştirilen ürünler için don riskinden korunmada etkili olan yöntemlerdir”
-“Modern tarım tekniklerinin üreticilerimiz tarafından uygulanması ve kullanımının artması için gerekli tedbirler alınmalı, üreticilerimiz bu konularda bilgilendirilmeli, teknik olarak desteklenmelidir”

Ankara – 06.01.2015 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, don riskine dikkat çekerek, “Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, 7, 8, 9 Ocak tarihlerinde Akdeniz ve Ege kıyı kesiminde hafif ve orta, diğer bölgelerimizde çok kuvvetli don riski bekliyor” dedi.
Bayraktar, Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü tarafından yapılan zirai don uyarısına göre, 7, 8, 9 Ocak 2014 tarihlerinde Akdeniz ve Ege kıyı kesiminde hafif ve orta, geri kalan tüm yurtta çok kuvvetli don riski beklendiğini bildirdi.
Son günlerde ülke genelinde gerçekleşen kar yağışlarının özellikle hububat üretimine olumlu yansımakla birlikte, bu aylarda mevsim normallerinin altında gerçekleşen hava sıcaklıklarının, serada ve tarlada yetiştirilen sebzelere ve hasadı devam eden narenciye ve muz gibi ürünlere zarar verebildiğini vurguladı.
Kış mevsimi nedeniyle ülke genelinde tarımsal faaliyetin durgun olduğunu bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:
“Tarımsal faaliyet durgun olmakla birlikte, ılıman iklim kuşağının hakim olduğu illerimizde, seracılık, tarlada kışlık sebze üretimi devam etmekte, narenciye ve muz gibi meyveler de ise hasat sürmektedir.
Hava sıcaklıklarının normalleri altına düşmesi, seralarda ısınma ve nakliye maliyetlerinin artmasına, verim düşüklüğüne, işçilik faaliyetlerinin zorlaşmasına, tarlada yetiştirilen kışlık sebzeler ile hasadı devam eden narenciye ve muz gibi ürünlerde ise don olaylarına neden olabilmektedir.

-“Narenciye ve muz için risk oluşturuyor”-

Ege ve Akdeniz Bölgesinde meydana gelen düşük hava sıcaklıkları dalda ürün bulunması nedeniyle özellikle narenciye ve muz için risk oluşturmaktadır. Henüz narenciyede meydana gelen bir don olayı olmamakla birlikte, hava sıcaklıklarının daha da düşmesinin beklendiği önümüzdeki günlerde ürün olumsuz etkilenebilecektir.”
Ürününü depolama imkanı bulunan üreticilerin, hasat olgunluğuna gelen ürünlerini toplayıp depolamalarının olası maddi kaybı önleyeceğine dikkati çeken Bayraktar, “ayrıca, meyve ağaçlarında don riski devlet destekli tarım sigortaları kapsamındadır. Üreticilerimiz, don riskine karşı mutlaka sigorta yaptırmalılar. Meyve ağaçlarını don riskine karşı sigorta yaptıran üreticilerimiz, tazminatlarını alarak maddi kaybın önüne geçebilirler” dedi.

-“Tarım ürünleri her zaman risk altında”-

Bilindiği üzere, tarım ürünlerinin tohumun tarlaya atılışından ürünün hasat edilerek ambara konmasına kadar her zaman risk altında olduğunu bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:
“Bu nedenle üreticilerimizin, aşırı yağış, don, dolu gibi tarımsal üretime zarar verecek konularda, Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamaları takip etmeleri ve gerekli önlemleri erken almaları yararlarına olacaktır.
Ekonomik gücü yeterli olmayan çiftçilerimiz, don zararından korunmak için saman yakma, ürünlerin üzerini örtme gibi yöntemlere başvuruyor. Rüzgar pervaneleriyle havanın karıştırılması, su uygulaması gibi modern tarım tekniği metotları, açık alanda yetiştirilen ürünler için don riskinden korunmada etkili olan yöntemlerdir. Modern tarım tekniklerinin üreticilerimiz tarafından uygulanması ve kullanımının artması için gerekli tedbirler alınmalıdır. Üreticilerimiz bu konularda bilgilendirilmelidir. Ayrıca teknik olarak desteklenmelidir.”
Bayraktar, 2013-2014 sezonunda çiftçinin başta kuraklık ve don olmak üzere hemen bütün doğal afetlerle karşı karşıya kaldığını, büyük sıkıntı yaşadığını, bitkisel üretimin yüzde 6,6 gerilediğini bildirerek, “bu yıl yağışlı başladı ama tarım üstü açık bir fabrika. Ne zaman ne olacağı hiç belli olmuyor. Umarız, 2014-2015 üretim sezonu büyük bir doğal afet yaşanmadan geçer de çiftçimiz rahat bir nefes alır” dedi.

Sosyal güvenlik bilgilendirme semineri Tekirdağ’da yapıldı…

Sosyal güvenlik bilgilendirme semineri Tekirdağ’da yapıldı…

-TZOB Genel Başkanı, SGK Yönetim Kurulu Üyesi Bayraktar: -“Ayçiçeği üretimini verilen desteklerle artırmamız,

üreticilerimizin girdi maliyetlerini muhakkak suretle aşağıya çekmemiz lazım”

-“Trakyabirlik’i çekip alsanız ayçiçeğinin akıbetini düşünmekbile istemiyorum. Muhakkak suretle idari ve mali yönden

güçlendirilmesi ve desteklenmesi gerekiyor”

-“Yaş meyve sebzede üretici birliklerinin fonksiyonel olmaması demetini 12 kuruşa sattığımız maydanozu tüketicimizin

77 kuruşa yemesine neden oluyor”

-“Irak’taki, Suriye’deki istikrarsızlık, Ukrayna’daki problemler ve Rusya’nın ekonomik krizde olması nedeniyle narenciye

üreticimiz fevkalade zor durumda. Pazarlama sıkıntısıyla karşı karşıya ama tüketiciye geldiğimizde narenciyeyi 7 kat pahalıya yiyor”

-“Muhakkak surette buna bir çare bulmamız lazım. Planlama yapan, pazarlama sorununa çare bulan bir üretici birliği

istiyoruz”

-“Üretici birliklerini kurduk. Biz de destek verdik. Müdahale alımlarını yapabiliyor mu? Yapamıyor. Pazarlama sorununa

çare bulabiliyor mu bulamıyor. Soğuk hava zincirlerini kurabiliyor mu? Kuramıyor. Niye üretici birliklerini kurduk biz?”

-“Buğday alımlarında Toprak Mahsulleri Ofisi’nin piyasayı çok iyi takip etmesi, uygun fiyatta girmesi, üreticiyi de tüccarı

eline bırakmaması fevkalade önem taşıyor”

-“Kamu yararı maddesini lütfen istismar etmeyelim. Kamu yararı diye verimli arazileri imara açmayalım. Bu topraklar ülkemizin geleceği, istikbali, çocuklarımızın istikbali”

-“Süt fiyatlarında zaman zaman büyük sıkıntı yaşıyoruz. Sanayicimiz kendi ayağına zaman zaman kurşun sıkıyor.

Kendisine hammadde, kaynak sağlayan değerli üreticimizin alın teri ve emeğini değerlendirmekte nedense biraz ihmal

gösteriyor, cimri davranıyor”

 

Tekirdağ – 05.01.2015 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Yönetim Kurulu Üyesi Şemsi Bayraktar, Türkiye’nin Ocak-Eylül döneminde, yağlı tohumlara 3,2 milyar dolar döviz ödediğini bildirerek, “Aralık sonu itibariyle bu daha da artacak. Hem yağlı tohum hem bitkisel yağ hem de küspe ithal ediyoruz. Dolayısıyla ayçiçeği üretimi bu manada çok önemlidir.  Ayçiçeği üretimini verilen desteklerle artırmamız, üreticilerimizin girdi maliyetlerini muhakkak suretle aşağıya çekmemiz lazım” dedi.

Bayraktar, Tekirdağ’da 7’incisi düzenlenen sosyal güvenlik bilgilendirme seminerinde yaptığı konuşmada, seminer için bu bölgeyi buğday, çeltik, ayçiçeği ambarı ve Türkiye’nin çok önemli tarım potansiyeli olan bölgesi olduğu için seçtiklerini bildirdi. Türkiye topraklarının sadece yüzde 3’ü bu bölgede bulunmasına karşın tarımdaki ağırlığının fazla olduğunu belirten Bayraktar, Trakya’nın ayçiçeği ve çeltik üretiminde Türkiye birincisi, yaklaşık 1 milyon 750 bin ton üretimle buğdayda Konya’nın ardından ikinci olduğunu vurguladı.

Bölgede hayvancılığın çok hızlı  geliştiğini, büyükbaş hayvan varlığının yaklaşık yüzde 96,5’inin saf ve melez ırklardan oluştuğuna dikkati çeken Bayraktar, “bunlar çok önemli. Özellikle tarım sektörünün önümüzdeki dönemde enerjiyle beraber çok önem kazandığını düşündüğümüzde, bu bölgenin tarım potansiyelinin ne kadar önemli olduğunu ve dikkate alınması gerektiğini hepimizin de bilmesi gerekiyor. Değerlendirmelerimizi de buna göre yapmamız lazım” dedi.

 

“Trakya’da ayçiçeğini çok yakından takip ediyoruz”


Trakya’da özellikle ayçiçeğini çok yakın takip ettiklerini bildiren Bayraktar, şunları söyledi:

“Bu sene yağışlar iyi geçti. Ve yüzde 7,5 civarında üretimde bir artış var. Üretim artışının olduğu yerde belli bir planlamaya sahip olamadığımız için zaman zaman fiyat baskısıyla karşı karşıya kalıyoruz. Üreticilerimiz buraya gelirken hemen beni aramaya başladılar. Dediler ki ‘değerli başkanım soyaya, kanolaya kilograma 50 kuruş destek veriliyor, niye ayçiçeğine 30 kuruş veriliyor. Ayçiçeğinde desteklemelerin artması lazım’ dediler. Tabii ki haklılar. Birazdan değerli başkanlarımla da il il toplanacağım. Onların görüşleri önemli görüşlerini alacağım. Çünkü Türkiye bugün yağlı tohumlara 3,2 milyar dolar, yani bu verdiğim rakam Ocak-Eylül dönemini kapsıyor. Aralık sonu itibariyle bu daha da artacak. Türkiye 3,2 milyar dolar civarında döviz ödüyor. Yani hem yağlı tohum hem bitkisel yağ hem de küspe ithal ediyoruz. Dolayısıyla ayçiçeği üretimi bu manada çok önemlidir. Ayçiçeği üretimini verilen desteklerle artırmamız lazım, üreticilerimizin girdi maliyetlerini muhakkak suretle aşağıya çekmemiz lazım. Bununla ilgili mücadelemiz devam ediyor. Özellikle mazotta, elektrikte ve gübrede çok ağır bir vergi yüküyle karşı karşıyayız. Bu yükün bizden bir miktar daha alınması gerekiyor.”

 

“Üretici birliklerin fonksiyonel olması fevkalade önem taşıyor”

Üretici birliklerinin fonksiyonel olmasının fevkalade önem taşıdığına dikkati çeken Bayraktar, şöyle devam etti:

“İşte bu bölgede Trakyabirlik var. Trakyabirlik’i çekip alsanız ayçiçeğinin akıbetini düşünmek bile istemiyorum. Muhakkak suretle idari ve mali yönden güçlendirilmesi ve desteklenmesi gerekiyor. Birliklerin aslında sadece yağlı tohumlarda değil, diğer tarımsal faaliyetler açısından çok önemli olduğunu düşünüyorum. Yaş meyve sebzede üretici birliklerinin fonksiyonel olmaması demetini 12 kuruşa sattığımız maydanozu tüketicimizin 77 kuruşa yemesine neden oluyor. Geçen ben Adana’daydım. Irak’taki, Suriye’deki istikrarsızlık, Ukrayna’daki problemler ve Rusya’nın ekonomik krizde olması nedeniyle narenciye üreticimiz fevkalade zor durumda. Pazarlama sıkıntısıyla karşı karşıya ama tüketiciye geldiğimizde narenciyeyi 7 kat pahalıya yiyor. Bu sektörde örgütlenme olmadığını, ekonomik örgütlenmenin yeterli olmadığını gösteriyor. Muhakkak surette buna bir çare bulmamız lazım. Üretici birliklerini daha fonksiyonel hala getirmeliyiz. Planlama yapan, pazarlama sorununa çare bulan bir üretici birliği istiyoruz. Üretici birliklerini kurduk. Biz de destek verdik. Müdahale alımlarını yapabiliyor mu? Yapamıyor. Pazarlama sorununa çare bulabiliyor mu bulamıyor. Soğuk hava zincirlerini kurabiliyor mu? Kuramıyor. Niye üretici birliklerini kurduk biz? Üretici birliklerini daha fonksiyonel hale getirmemiz lazım. Türkiye ziraat Odaları Birliği ve Ziraat Odaları bir meslek kuruluşu bir ekonomik örgüt değil. Ekonomik faaliyetlerde bulunmakla birlikte asli görevimiz o değil Anayasal meslek kuruluşuyuz. Üretici birliklerinin ve kooperatiflerin muhakkak suretle desteklenmesi lazım. Aksi takdirde arz talep dengelerinin sağlanamadığı noktalarda büyük problemlerle karşı karşıya kalıyoruz. Tabii bu bölge çeltik üretimimin yüzde 56’sının karşılıyor. Geçen geldik Gönen’de çeltik hasadını yaptık. Bu bölgede çok önemli. Yine söylüyorum Konya’dan sonra da hububat üretiminde ikinci sırada. Burada Toprak Mahsulleri Ofisi’ne büyük görevler düşüyor. Özellikle temel ürünlerde bunlardan bir tanesi de buğdaydır. Buğday alımlarında Toprak Mahsulleri Ofisi’nin piyasayı çok iyi takip etmesi uygun fiyatta girmesi üreticiyi de tüccarı eline bırakmaması fevkalade önem taşıyor. Bu manada da zaman zaman Toprak Mahsulleri Ofisi ile beraber çalışıyoruz ama tabandan gelen şikayetler üzerine uyarımızı da yapıyoruz.”

 

“Verimli araziler hız bir şekilde kaybediliyor”

Bu bölgede özellikle İstanbul’da ve Trakya’da başta Tekirdağ olmak üzere  verimli arazilerin hızlı bir şekilde kaybedildiğini, bu manada Toprak Koruma Kurullarına büyük görev düştüğünü belirten Bayraktar, şöyle konuştu:

“Kamu yararı maddesini de lütfen istismar etmeyelim. Kamu yararı diye verimli arazileri imara açmayalım. Bu topraklar ülkemizin geleceği istikbali çocuklarımızın istikbali. Bu topraklar açık fabrika. Fabrika üzerine fabrika kuruyoruz. Günahtır vebali vardır. Cenabı Allah bu toprakları bize yapılaşma için bahşetmedi. Üretelim ve bu ülkeyi besleyelim diye bahşetti. Bu sadece bizim işimiz değil. Bu toprakları lütfen hep beraber koruyalım.

Özellikle büyükşehir belediye başkanlarımız, artık köylerimiz mahalle oldu ve Türkiye topraklarının yüzde 56’sı büyükşehir dahilinde. Değerli başkanlarım bu toprakları size emanet ediyoruz. Lütfen bu sektöre gönül verelim. Gönül vererek hizmet verelim ve sahip çıkalım. Çocuklarımızın istikbalini de bu şekilde korumuş oluruz.”

 

Süt fiyatları, Et ve Süt Kurumu

Bu bölgede yine hayvancılığın da çok önemli olduğunu bildiren Bayraktar, şunları söyledi:

“Süt fiyatlarında zaman zaman büyük sıkıntı yaşıyoruz. Ulusal Süt Konseyi’nde de bir arkadaşımız var. Sanayiciler bizi bir hayli uğraştırıyor. Bakanlığımızla bu konuda işbirliği yapıyoruz. Sanayicimiz kendi ayağına zaman zaman kurşun sıkıyor. Yani kendisine hammadde, kaynak sağlayan değerli üreticimizin alın teri ve emeğini değerlendirmekte nedense biraz ihmal gösteriyor cimri davranıyor. İşte biz bu manada bir müdahale kurumuna ihtiyaç olduğunu ifade ettik. Sayın Cumhurbaşkanımıza, Başbakanlığı döneminde konuyu götürdük. Muhakkak surette et ve süt müdahale kurumunun oluşmasını talep ettik. O zaman talimat verdiler. Et ve Balık Kurumu, Et ve Süt Kurumu haline geldi biliyorsunuz.

Et ve Süt Kurumu’nun zaman zaman süt fiyatları aşağıya düştüğünde piyasaya müdahale etmesi çok önemli. Buna ihtiyacımız var. Çünkü biz 5 yılda bir hayvanlarımızı kesime götürmek istemiyoruz. Biz de 4 yılda 5 yılda bir kesime gönderdiğimiz hayvanların yerine, yabancı ülkelerin çiftçilerini finanse ederek hayvan getirmek de istemiyoruz. Bu sürdürülebilir bir durum değil. Eğer ana varsa dana, süt hayvanınız varsa besi hayvanınız vardır. Ette yaşadığımız ithalat meselesi de süt hayvancılığını sürdürülebilir noktada kılmadığımız içindir. Bunun önüne geçecek olan en önemli unsur, en önemli enstrüman piyasada fiyat istikrarını yakalamamızı sağlayacak olan bir müdahale kurumdur. Bunun da adı Et ve Süt Kurumu’dur. Onun için bunun da bir an evvel Türkiye çapında fonksiyonel bir şekilde görevini icra etmesini de bekliyoruz.”

 Tarım desteklenmeli

Tarımın desteklenmesi gerektiğini, tarım desteklemezse teknolojide kullandığınızda fazla iş gücünün açığa çıktığını vurgulayan Bayraktar, şöyle devam etti:

“Yani gizli işsizlik dediğimiz olay. Sosyal Güvenlik Kurumu’na baktığımızda kayıt dışılığın en fazla olduğu sektörün de tarım sektörü olduğunu görüyoruz. Yani bir taraftan tarım sektörünü destekleyeceğiz.

Bir taraftan da tarımda kırsal kalkınmayı sağlayacağız. İş gücü fazlasını muhakkak surette tarım kesiminde yanı kırsalda istihdam edeceğiz. Bu çok önemli. Karıştırdığımız bir şey var. Avrupa Birliği ülkelerinde kırsal nüfus yüzde 25’dir. Tarım nüfusu yüzde 3, yüzde 5’tir. Tarımda çalışan azdır ama kırsalda tarım dışı istihdam yaratmak suretiyle bunları varoşlara, gecekondulara göndermemişler, orada istihdam sağlamışlar. Ama Türkiye’ye geldiğimizde Türkiye’de tarım nüfusu yüzde 24-25’ler mertebesindedir. Tarımda çalışan nüfusumuz bu. Çünkü niye tarım dışı istihdam yaratamadığımız için kırsal kalkınmayı tamamlayamadığımız için kırsal kalkınma yatırımlarına bu manada fevkalade önem veriyoruz. Tarımdan kopan da doğrudan büyük şehirlere gidiyor, varoşlara, gecekondulara gidiyor. Büyükşehirler için o da ayrı bir problem tabii. Bunun önüne geçmemiz lazım. Sosyal güvenlikte kayıt dışılığı azaltmanın bir yolunun da bu olduğunu düşünüyorum.

Sosyal Güvenlik Kurumu çok önemli bir kurum. Türkiye’nin en büyük iktisadi kurumlarından bir tanesi. Özellikle reform paketinden sonra çok hızlı bir gelişme gösterdi. Toplum ihtiyaçlarını dikkate alan çok önemli bir değişim içine girdi. Ben de tabii tarım kesimini temsilen oradayım. Bu çalışmalara katkı vermeye çalışıyoruz. Bu toplantılarımızın bir amacı da tarım kesimi olarak Sosyal Güvenlik Kurumu’nun kayıt dışılığını önleme noktasında bir mesafe almak ve tarımdaki kayıt dışılığını azaltmak. Burada eksik olan bilgidir. Ve bu bilgiyi de çiftçilerimizle ve değerli başkanlarımızla bugün paylaşmak istiyoruz.”

 

“Ziraat Odaları büyük bir atak içinde”

Ziraat Odaları ve Ziraat Odaları Birliği’nin son yıllarda özellikle kanunu değiştirdikten sonra büyük bir atak içinde olduğunu belirten Bayraktar, şöyle dedi:

“Ziraat Odaları sadece bu toplantıları yapmıyor. Bu yedinci toplantımız ama 2013 yılında da yine 14 ilde bilgilendirme toplantısı yaptık. 81 ilde otomasyon çalışmalarımızı bitirmek üzereyiz. 81 ili Ankara’ya çağırdığımızda da Sosyal Güvenlik Kurumu ile alakalı değerli personelimize bilgilendirme çalışması yaptık. Bunun dışında Mesleki Yeterlilik Kurumu, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızla hem kadın çiftçilerimizin hem genç çiftçilerimizin eğitim programı var. Bunu Türkiye’nin her tarafında yapıyoruz. Bunun dışında Milli Eğitim Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı, Emniyet Genel müdürlüğü, Jandarma Komutanlığı ile yaptığımız Türkiye çapında çalışmalar var. 200’e yakın AB kırsal kalkınma projesini de Ziraat Odalarımız hayata geçirdiler. Yeni gelişen teknolojilerle çiftçimizin tanışmasını sağladılar. Yine Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile ağaçlandırma projelerimiz devam ediyor.”

Bayraktar, Odalardan beklentilerinin fevkalade yüksek olduğunu bildirerek, “açık söylüyorum, bunu üretici birliklerine de söylüyorum, kooperatiflere de söylüyorum bize gelen para alınteri. Bize rant parası, faiz parası gelmiyor. Çiftçinin alınteri parası geliyor. Belki bankaya borçlanıyor, gelip aidatını veriyor. Belki kazancı yetmiyor bankadan para alıyor. Bunu çiftçi için son kuruşuna kadar harcayamazsak bunun hesabını Allah’a veremeyiz. Bu para bu kadar önemli. Bu parayı son kuruşuna kadar çiftçimize kullanacağız. Sadece başkanlarıma söylemiyorum. Burada çalışan personelimiz var. Muhakkak suretle değerli çiftçimize kullanalım” dedi.

Ziraat Odaları’nın her türlü işinde, açılışında bulunmaya çalıştığını, geçen günlerde Aydın’da zeytinyağı fabrikasını açtığını belirten Bayraktar, “Oda başkanım beni aradı. ‘Zeytinyağı fabrikasını kurduk. Benim ilçemde zeytin fiyatları yüzde 70 arttı’ diye. Bunları da yapmamız gerekiyor. Ürün işleme tesisleri kuruyoruz. Hızlı bir şekilde makine parkları kuruyoruz. Bu eğitim çalışmalarına da çok hızlı bir şekilde devam ediyoruz. Girdi mağazaları oluşturuyoruz. Niye oluşturuyoruz? Piyasadaki fiyat istikrarını sağlamak adına bir miktar daha fiyatları aşağıya çekmek adına. Girdiler zaten pahalı. Bu ekonomik örgütlerin görevi. Ama ekonomik örgütlerin altyapısı şuan yetersiz olduğu için Ziraat Odalarımız olarak bu fonksiyonu üstlenmiş bulunmaktayız. Yapmak da zorundayız” diye konuştu.

 

Sosyal güvenlik

Sosyal Güvenlik Kurumu’nun 28 bin personeli, 81 il müdürlüğü, 485 sosyal güvenlik merkezi ile Türkiye’nin her tarafında hizmet veren bir kurum olduğunu bildiren Bayraktar, şöyle konuştu:

“Sosyal güvenlik merkezlerini de hızlı bir şekilde açıyoruz. Türkiye’nin her tarafında çiftçimizin kurumla buluşmasını sağlamaya çalışıyoruz. 2008 reformundan sonra kurumda büyük bir değişim oldu. Aktüeryal denge, prim gelirlerinin giderlerini karşılama oranları daha fazla yükseldi.  Ama sosyal devlet olma anlayışından da bu kurumun vazgeçmediğini bunu çok dengeli ve akılcı bir şekilde götürdüğünü söyledik.  Sosyal Güvenlik Kurumu’nun mali açıdan sürdürülebilir olması çok önemli. Dünyada zaten böyle bir problem var. Çünkü dünya nüfusu yaşlanıyor. Ve mali sürdürülebilirliği sıkıntıya sokuyor. Burada mali sürdürülebilirlik açısından en önemli enstrüman kayıt dışılığın önlenmesi. Bunun için değişik yöntemler kullanabilirsiniz. Teşvikler verirsiniz, denetlemeler yaparsınız, cezalar verirsiniz ama burada en önemli şey anahtar kelime toplumsal duyarlılığı sağlamaktadır. Kayıt dışılığın ülkemize insanımıza, toplumumuza zarar verdiğini insanlarımıza anlatamadığımız müddetçe ne yaparsanız yapın kayıt dışılığı azaltma şansınız yoktur. Önce kendiniz inanacaksınız. Kendiniz inanırsanız toplumu inandırırsınız. Öncelikle bizler inanacağız sonra toplumumuzu da buna inandıracağız. Bu toplantıların bir maksadı da bu. Ha gönderirsiniz müfettişi ceza kesersiniz. Ceza tek başına yeterli değil ki. Orada ölçüyü kaçırırsanız. Kaş yapayım derken göz çıkarırsınız. Özellikle küçük işletmelerin cezai müeyyideyle sık sık karşı karşıya kalması kapanmalarına da sebebiyet verebilir. Böyle bir riskte var. Özelikle Türkiye’de ki küçük ve orta boy işletmeler ki buna tarım işletmeleri de dahil bunları teşvik etmediğiniz takdirde ve bu işletmeleri bilgilendirmediğiniz takdirde bu işletmelerde kayıt dışılığın önüne geçmenin mümkün olmadığını da hepimiz biliyoruz. Bu çalışmalarımız bu gayretlerimiz tamamen bununla ilgili.

Tarım sektöründe en fazla kayıt dışılık var. Önümüzde ki yıllarda kayıt altına almaya çalışacağız. Özellikle değerli başkanlarımdan rica ediyorum geliri az olan çiftçilerimiz var. Bunların kriterleri var. Asgari ücretin altında olan çiftçilerimiz var. Bunları da muafiyet kapsamına muhakkak surette alalım. Bu yönde de bir gayret bekliyorum sizden.

Çiftçilerimiz için Türkiye Ziraat Odaları Birliğinin de Sosyal Güvenlik kurumunda olmasından yararlandığımızı ifade etmek istiyorum. Dönemin bakanları ve sosyal güvenlik kurumunun bürokratlarıyla görüşerek çiftçimizle alakalı bazı sorunları çözme imkanına kavuştuk. Bunlardan bir tanesi de 1994 yılından bu yana prim kesintisi yapılan çiftçilerimiz vardı. Geriye dönük bunların borçlarını yapılandırmak suretiyle hem bunları sosyal güvenlik kapsamına aldık borçlarını yapılandırdık bir kısmı da emekli oldu. Bu şekilde kadın çiftçilerimiz vardı özellikle 2003 yılından önce kendileri aile reisi olamadıkları için sosyal güvenlik kapsamında değillerdi. Borçlanamıyorlardı onlarında geriye dönük borçlarını kaldırdık ve bir kısmı da emekli oldu. Tarımda kendi nam ve hesabına çalışan çiftçilerimiz emekli olduktan sonra kendilerinden yüzde 15 civarında kesinti yapılıyordu. Bunun kaldırılmasını sağladık. Borcu olsun olmasın 2012 yılında yüzde 5 oranında yapılan kesintileri şimdi borcu oranında kesinti yapmak kaydıyla yüzde 2’ye düşürülmesini sağladık. Yine prim ödeyemeyecek olan çiftçilerimizin belgelemeleri halinde oda kayıtları silinmeden kendilerine muafiyet tanınıyor. Yine ziraat odaları birliğinin teklifiyle oda kaydı bulunan 65 yaş üzeri çiftçilerimizin talepte bulunmaları halinde kendileri muafiyet kapsamında değerlendiriliyor. Bu kanun mecliste görüşülürken bir milletvekili başkanım çok hayırlı bir iş yapıyorsunuz, babam bana beddua ediyor. Babam 65 yaşının üzerinde sosyal güvenlik kurumuna kaydolmuş kendisinden prim borçları da isteniyordu. Bu işi hallet diyordu bana biz halledemiyorduk dedi. Biz bu kanunu çıkardık çiftçilerimizi de muafiyet kapsamında değerlendiriyoruz.

Tarım sektöründe çalışan çiftçilerimiz zaman zaman part time olarak başka sektörlerde çalışıyorlar. Bu kanun çıktığı zaman diğer sektörlerde çalışabilmesi için ziraat odalarından kayıtlarını sildirmeleri gerekiyordu. Yani çiftçiysen başka bir sektörde çalışamazsın deniliyordu. Ben de zamanın bakanıyla bu konuyu görüştüm. Şimdi başka sektörlerde çalışıyorlar çalıştıkları yerlerden de prim kesintileri yapılabiliyor. Oradan ayrıldıklarında da Ziraat Odaları kayıtları var. Yine Ziraat Odalarında da kesintileri yapılmaya devam ediliyor. Başka sektörlerde çalışmalarının da önünü açmış olduk. Ziraat Odalarımızın üye bildirimleriyle alakalı biliyorsunuz cezalı bildirimler vardı. Bunu da torba yasaya koyduk. Bir defaya mahsus olmak üzere Ziraat Odalarımızın üyelerine bildirmemekten dolayı kendilerine kesilen cezalar silinmiş oldu. Çiftçilerimizin sosyal güvenlik kurumuna vergi dairelerine olan borçları da yapılandırılıyor.”

Doğal afetlerin devam ettiğini, çiftçiyi yıprattığını bildiren Bayraktar, “2014 yılını bitirdik. 2015 yılına da doğal afetlerle başladık. Maalesef devam ediyor. Türkiye’de çiftçimiz don ve kuraklık başta olmak üzere görmediği doğal afet kalmadı. Bununla alakalı da taleplerimiz var. Bu taleplerimizin bir kısmı da yine sosyal güvenlik kurumu borçları ile alakalı. Bunu da takip ediyoruz” dedi.

Semineri, SGK daire başkanları ve uzmanlar verdi.

Toplantıya Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak, Tekirdağ Vali Yardımcısı Aydın Tetikoğlu, Süleymanpaşa Belediye Başkanı Ekrem Eşkinat, TZOB Yönetim Kurulu Üyesi Tuncer Başoğlu, Tekirdağ, Edirne, Kırklareli, Çanakkale ve İstanbul’dan Ziraat Odası başkanları, yöneticileri ve muhtarlar katıldı.

 

TZOB’dan, çiftçiye yıpranma payı talebi…


-TZOB’dan, çiftçiye yıpranma payı talebi…
-Genel Başkanı Bayraktar: “Ağır şartlarda çalışmalarına rağmen çiftçilerimiz,yıpranma payı hakkından mahrumdur”
-“Yağmur, çamur, kar, kış demeden tarlasında, damında, ahırında, kümesinde, bağında, bahçesinde çalışan ve tüm Türkiye’yi besleyen, elleri nasırlı çiftçilerimiz yıpranma payı almayı hak ediyor”
-“Yıpranma payı verilerek, çiftçilerimizin de erken emekli olmaları sağlanmalıdır”
-“Çiftçilerimizde 25 yıl olan tarım Bağ-Kur sigortalılığı prim ödeme süresi çok uzun”
-“Çiftçilerimiz tarlada, bahçede 8 saatin çok üzerinde, çoğu zaman 10-12 saat, hatta hasat zamanı gün ağarmadan işe koyularak, gecenin karanlığına kadar, cumartesi, pazar, tatil demeden çalışmaktadır”
-“Hiçbir meslek grubunda çalışma süreleri bu kadar uzun, bu kadar yoğun değildir”
-“Ayakta durabilmek için destek alan, her türlü riske açık üretim yapan çiftçilerimizin, yıpranma payı hakkı görmezden gelinmemelidir”
-“4 yılda 1 yıla denk gelen yıpranma payından çiftçilerimiz de yararlanmalı. Kadın çiftçilerimiz için de pozitif ayrımcılık yapılmalı, yıpranma payı, 3 yılda 1 yıl olmalı”
-“Tarımda çalışanların refahı için sosyal açıdan da gelişim sağlanmalı. Sosyal güvenlik yaygınlaştırılmadan bu yapılamaz”
-“Kayıt dışılığı önleme ve sosyal güvenliği yaygınlaştırmak için sosyal güvenlik bilinci ve şuurunu artırmak gerekir. Bu yapılmayıp, denetleme ve ceza ön plana alınırsa küçük işletmeler yaşayamaz, batar”
-“Daha çok işgücü fazlası oluşmaması, tarımda gizli İşsizliğin artmaması için tarımı desteklemeli, güçlü kılmalıyız”

Ankara – 05.01.2015 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, ağır şartlarda çalışmalarına rağmen çiftçilerimizin, yıpranma payı hakkından mahrum olduğunu bildirerek, “TZOB olarak, çiftçimize yıpranma payı talep ediyoruz. Yağmur, çamur, kar, kış demeden tarlasında, damında, ahırında, kümesinde, bağında, bahçesinde çalışan ve tüm Türkiye’yi besleyen, elleri nasırlı çiftçilerimiz yıpranma payı almayı hak ediyor” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, sigortalılara ve memurlara öngörülen yıpranma payının, Bağ-Kurlulara öngörülmediğini, bunun da haksızlığa sebep olduğunu belirtti. Şemsi Bayraktar, diğer sigortalılıklarda olduğu gibi yıpranma payı verilerek çiftçilerimizin de erken emekli olmalarının sağlanması gerektiğini vurguladı.
Çiftçilerimizde 25 yıl olan tarım Bağ-Kur sigortalılığı prim ödeme süresinin çok uzun olduğunu belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
“Tamamen dışarıda, zor şartların neden olduğu ağır iş yüküyle birlikte, maruz kaldıkları fiziki ve çevresel sorunların olumsuz etkileri çiftçilerimizi kısa zamanda yıpratmaktadır. Çiftçilik mesleğinin zorluğu, fiziki anlamda tükenmişliğe, daha kısa zamanda bedenen yıpranmaya neden olmaktadır.
Diğer taraftan pek çok meslek grubunda yasal olarak çalışılması gereken süre 8 saattir. Ancak çiftçilerimiz aile fertleriyle birlikte, mesai kavramı gözetmeden, tarlada, bahçede, ahırda, ağılda 8 saatin çok üzerinde, çoğu zaman 10-12 saat hatta hasat zamanı gün ağarmadan işe koyularak gecenin karanlığına kadar, cumartesi, pazar, tatil demeden çalışmaktadır. Hiçbir meslek grubunda çalışma süreleri bu kadar uzun, bu kadar yoğun değildir.
Ağır şartlarda çalışmalarına rağmen çiftçilerimiz, yıpranma payı hakkından mahrum. TZOB olarak, çiftçimize yıpranma payı talep ediyoruz. Yağmur, çamur, kar, kış demeden tarlasında, damında, ahırında, kümesinde, bağında, bahçesinde çalışan ve tüm Türkiye’yi besleyen, elleri nasırlı çiftçilerimiz yıpranma payı almayı hak ediyor.
Ayakta durabilmek için destek alan, her türlü riske açık üretim yapan çiftçilerimizin, yıpranma payı hakkı görmezden gelinmemelidir.”

-“Yıpranma payı”-

Yıpratıcı mesleğinden dolayı daha erken emekli olabilmelerini sağlamak adına, bazı çalışanlara çalıştıkları her yıl için ilave 90 gün kamuoyunda yıpranma payı olarak bilinen fiili hizmet zammı verildiğini vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:
“4 yılda 1 yıla denk gelen yıpranma payından çiftçilerimiz de yararlanmalı. Bu hak milletimizin sofrasına bin bir zahmetle ürün yetiştiren, sabah namazında kalkıp, üstü açık fabrikada çok ağır şartlara maruz kalarak çalışan çiftçilerimize bu hak verilmelidir.
Kadın çiftçilerimiz için de pozitif ayrımcılık yapılmalı, yıpranma payı, çalıştıkları her yıl için ilave 120 gün, 3 yılda 1 yıl olmalı. Çünkü kadın çiftçilerimiz hem evinde hem tarlasında çalışarak inanılmaz bir özveri örneği gösteriyor. Tarımda kadınları kayıt altına alabilmek için şartların kolaylaştırılması gerekiyor.”

-Tarım sigortalılığında prim ödeme farklılıkları-

Tarım sigortasında her ay için 15 gün, her yıl için 180 gün prim ödendiğini belirten Bayraktar, şu bilgileri verdi:
“Prim ödemelerinin her yıl için 360 yerine 180 gün olması nedeniyle tarım sigortalıları, 3600 gün prim ödemesini 20 tam yılda tamamlayabiliyorlar. Çiftçilerimiz tarım Bağ-Kur’unda ise 25 yıl prim ödeme ve yaş şartlarına tabi. Çiftçilerimiz tarım Bağ-Kur’a 9000 gün prim ödemesi gerekirken, tarım sigortalılarının 3600 gün prim ödemesi emeklilik için yeterli olmaktadır. Tarımdaki sigorta farklılaşmasına son verilerek, sigortalılar tek bir grupta toplanmalıdır. Sistemin kayıt dışılıktan çıkarılması için bunun gerekli olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca prim miktarları oldukça yüksek görünüyor. Çiftçimizin her ay ödemesi gereken prim miktarı 391 lira 23 kuruş. Her ay düzenli bir kazancı olmayan çiftçimizin bu kadar yüksek primi ödemesi gerçekten zor. Kırsal alanda çiftçilerimiz erken emekli olabilmek için başka sektörlere geçiş yolları aramakta, çiftçiliği terk etmektedir. Sistem bir nevi çiftçilerimizi kayıt dışılığa yönlendirmektedir. Bundan dolayı prim ödeme gün süresi tarım işçilerinde olduğu gibi 10 yıla çekilmelidir.”

-“Çiftçimizin en önemli sorunlarından biri sosyal güvenlik”-

Sosyal güvenlik sistemini mali açıdan sürdürülebilir kılmak, mükellefin teşvik edilmesi ve onlara destek verilmesi gerektiğini bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:
“Tarımımızın, çiftçimizin en önemli sorunlarından biri sosyal güvenliktir. Tarımda çalışanların refahı için sosyal açıdan da gelişim sağlanmalı. Sosyal güvenlik yaygınlaştırılmadan bu yapılamaz. Kayıt dışılığı önleme ve sosyal güvenliği yaygınlaştırmak için sosyal güvenlik bilinci ve şuurunu artırmak gerekir. Bu yapılmayıp, denetleme ve ceza ön plana alınırsa küçük işletmeler yaşayamaz, batar. Küçük işletmeleri bilgilendirmek fevkalade önemlidir. Bilginin yanı sıra teşvik ve paydaşların koordinasyonuyla küçük işletmeler ayakta tutulur.
Tarımda yapısal sorunların getirdiği yüksek maliyetler önemli. İş gücü fazlası var. Daha çok işgücü fazlası oluşmaması, tarımda gizli işsizliğin artmaması için tarımı desteklemeli, güçlü kılmalıyız.”
Kırsal kalkınma ve kırsalda tarım dışı yatırımların artırılmasının da bu manada çok önemli olduğunu vurgulayan Bayraktar, “tarımda oluşacak işgücü fazlasını, kırsalda tarım dışında yaratılacak istihdam alanlarına yönlendirmemiz lazım. Avrupa Birliği ülkelerinde kırsal nüfus yüzde 25 iken, tarım nüfusu yüzde 5’in altında. Kırsal kalkınmayı hızlı bir şekilde sağlamalıyız ki tarımdan kopan nüfus büyükşehirlere, varoşlara, gecekondulara gitmesin. Çünkü orada daha büyük problemlerle karşı karşıya kalıyoruz” dedi.

Çiftçi cefayı çekiyor, aracı sefayı sürüyor…


-Çiftçi cefayı çekiyor, aracı sefayı sürüyor…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:  “Üretici ve market arasındaki fiyat farkı maydanozda

yüzde 569,57, portakalda yüzde 436,11, kuru incirde yüzde 332,67, mandalinada yüzde 331,22’yi buluyor”

-“Tarlada 12 kuruş olan bir demet maydanozun fiyatı markette 77 kuruşa, 6,7 katına çıkıyor”

-“Yine bahçede kilogramı 42 kuruş olan portakal, markette 2 lira 25 kuruş oluyor, bahçe fiyatı, 5,36 katına çıkıyor. Bu kadar fiyat farkı olur mu?”

-“Yağmur çamur, kar kış demeden gece gündüz çalışan, üretimin her türlü eziyetini çeken çiftçimiz, 1 kazanırken, aracı 3-4 kazanıyor. Çiftçimiz cefayı çekiyor, aracı sefayı

sürüyor”

-“Mandalinada üretim artışı, narenciyede en önemli pazarlar olan Rusya’da ekonomik, Irak ve Ukrayna’da siyasi karışıklıklar, Suriye’deki iç savaş ihracatımıza sekte vurmuş, havaların sıcak gitmesi de mandalina çeşitlerinde hasat tarihlerinin çakışmasına yol açmış, iç piyasada arz fazlalığı yaratmış, üreticide fiyatları düşürmüştür” 

-“Üreticimiz narenciyede pazarlama sorunu yüzünden perişan durumdayken, üretici-tüketici fiyat farkının bu kadar yüksek olması manidardır”

-“Üreticide fiyatı en fazla artan ıspanaktaki fiyat artışında, olumsuz hava koşulları nedeniyle bazı yerlerde hasadın yapılamaması etkili oldu”

-“Yeşil fasulye, sivri biber, patlıcan, kabak, salatalıkta arzın örtü altından sağlanmasının yanı sıra ihracat dönemi olması da fiyatlara yansıdı”

-“Zeytinyağında görülen fiyat artışında, önemli üretici ülkelerde rekoltede görülen düşüşün yanı sıra ülkemizde giderek artan talep etkili oldu”

-“Üreticide fiyatı en fazla düşen yeşil soğanda, talepteki daralmaya bağlı olarak fiyatlar geriledi. Karnabahar ve pırasa gibi kışlık sebzelerin hasat dönemi olması da fiyatlara yansıdı”

-“Özellikle mandalinada bu sezon üreticilerimiz yaşadığı sıkıntı, limon üreticilerimizi de etkiledi. Piyasada yaşanan durgunluk fiyatlarda düşüşe yol açtı”

 

Ankara – 04.01.2015 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, üretici ve market arasındaki fiyat farkının maydanozda yüzde 569,57, portakalda yüzde 436,11, kuru incirde yüzde 332,67, mandalinada yüzde 331,22’yi bulduğunu bildirerek, “tarlada 12 kuruş olan bir demet maydanozun fiyatı markette 77 kuruşa, 6,7 katına çıkıyor. Yine bahçede kilogramı 42 kuruş olan portakal, markette 2 lira 25 kuruş oluyor. Bahçe fiyatı, 5,36 katına çıkıyor. Bu kadar fiyat farkı olur mu?” dedi.

Bayraktar, yağmur çamur, kar kış demeden gece gündüz çalışan, üretimin her türlü eziyetini çeken çiftçinin, 1 kazanırken, aracının 3-4 kazandığını, çiftçi cefayı çekerken, aracının sefayı sürdüğünü vurguladı.

Şemsi Bayraktar, yaptığı açıklamada, Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak, üreticiden tüketiciye, halkın tamamını yakından ilgilendiren gıda fiyatlarındaki değişimleri takip etmeye ve kamuoyunu doğru bilgilendirme amacıyla açıklamalara devam ediyoruz.

 

-Fiyat farkı-

 

Aralık ayındaki, üretici ve market fiyatları arasındaki farkı incelendiğinde, üretici ve market arasındaki fiyat farkının maydanozda yüzde 569,57, portakalda yüzde 436,11, kuru incirde yüzde 332,67, mandalinada yüzde 331,22’yi bulduğunu bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:

“Maydanoz, portakal, kuru incir ve mandalinayı, yüzde 258,25 ile lahana, yüzde 247,47 ile marul, yüzde 239,19 ile ıspanak, yüzde 217,79 ile limon, yüzde 213,32 ile havuç, yüzde 200,85 ile elma izliyor. Nohutta yüzde 192,37, kuru kayısıda yüzde 190, kuru fasulyede yüzde 187,34, sivri biberde yüzde 186,93, pırasada yüzde 186,46, yeşil soğanda yüzde 179, sütte yüzde 173,91, domateste yüzde 170,77 üretici market fiyat farkı var.

Bu fark, salatalıkta yüzde 168,14, pirinçte yüzde 167,42, kuru üzümde yüzde 164,9, karnabaharda yüzde 155,38, kabakta yüzde 153,14, patateste yüzde 149,4, kırmızı mercimekte yüzde 143,9, patlıcanda yüzde 130,81, yeşil fasulyede yüzde 101,96 oldu.

Üretici market fiyat farkı, yeşil mercimekte yüzde 91,92, kuru soğanda yüzde 88,23, kuzu etinde yüzde 81,43, iç fındıkta yüzde 76,54, zeytinyağında yüzde 73,32, yumurtada yüzde 72,27, daha etinde yüzde 59,35, Antep fıstığında yüzde 50,67 ile yüzde 100’ün altında kaldı.”

 

-Üreticiden tüketiciye fiyatlar-

 

Üretici ile tüketici arasında 4-5 hatta 6 kata varan fiyat farklarının kabulünün mümkün olmadığını, tarlada 12 kuruş olan bir demet maydanozun fiyatının halde 20 kuruşken, pazarda 51, markette 77 kuruşa kadar çıktığını belirten Bayraktar, şu bilgileri verdi:

“Maydanoz, tarladan markete gelene kadar fiyatı 6,7 katına çıkıyor. Yine bahçede kilogramı 42 kuruş olan portakal, halde 82 kuruşa satılırken, fiyat pazarda 1 lira 54 kuruş, markette 2 lira 25 kuruş oluyor. Bahçe fiyatı, 5,36 katına çıkıyor. Bu kadar fiyat farkı olur mu? Bahçede 42 kuruş olan portakal markette nasıl 2 lira 25 kuruş olur?

Üreticide kilogramı 5 lira 50 kuruş olan kuru incir, markette 23 lira 80 kuruş, kilogramı 42 kuruş olan mandalina 1 lira 81 kuruş, kilogramı 42 kuruş olan lahana 1 lira 50 kuruş, adedi 58 kuruş olan marul 2 lira 2 kuruş, kilogramı 74 kuruş olan ıspanak 2 lira 51 kuruş, kilogramı 79 kuruş olan limon 2 lira 51 kuruşa, kilogramı 66 kuruş olan havuç 2 lira 5 kuruş, kilogramı 1 lira 17 kuruş olan elma 3 lira 52 kuruşa satılıyor. Yağmur çamur, kar kış demeden gece gündüz çalışan üretimin her türlü eziyetini çeken çiftçimiz 1 kazanırken, aracı 3-4 kazanıyor. Çiftçimiz cefayı çekiyor, aracı sefayı sürüyor. Bu durum sürdürülebilir değildir.

 

-Narenciyede üretici perişan-

 

Mandalinada üretim artışı, narenciyede en önemli pazarlar olan Rusya’da ekonomik, Irak ve Ukrayna’da siyasi karışıklıklar, Suriye’deki iç savaş ihracatımıza sekte vurmuş, havaların sıcak gitmesi de mandalina çeşitlerinde hasat tarihlerinin çakışmasına yol açmış, iç piyasada arz fazlalığı yaratmış, üreticide fiyatları düşürmüştür. Üreticimiz pazarlama sorunu yüzünden perişan durumdayken, üretici-tüketici fiyat farkının bu kadar yüksek olması manidardır.”

Hem üreticinin hem de tüketicinin zarar görmemesi için acilen üretici ve tüketici fiyatları arasındaki makasın daraltılması gerektiğine dikkati çeken Bayraktar, bu konuda yapılacak çalışmalara Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) olarak katkı sağlamaya hazır olduklarını bildirdi.

 

-Markette fiyat düşüşünde karnabahar, fiyat artışında patlıcan birinci-

 

Bayraktar, Aralık ayında market fiyatlarında portakal, toz şeker, pirinç, ıspanak, kuru üzüm, kuru incir, süt ve mısırözü yağı fiyatlarında değişim olmazken, fiyat düşüşünün yüzde 28,71 ile en fazla karnabaharda görüldüğünü belirtti. Karnabahardaki fiyat düşüşünü yüzde 14,57 ile limon, yüzde 10,59 ile pırasa, yüzde 9,18 ile patates izlediğini vurgulayan Bayraktar, lahanada yüzde 5,60, mandalinada yüzde 5,51, domateste yüzde 4,51, maydanozda yüzde 3,75, iç fındıkta yüzde 3,66, tavuk etinde yüzde 3,40, marulda yüzde 3,23, kuru fasulyede yüzde 2,69, Antep fıstığında yüzde 0,20 fiyat düşüşü olduğunu bildirdi.

Markette en fazla fiyat artışının yüzde 38,29 ile patlıcanda meydana geldiğini belirten Bayraktar, “Patlıcandaki fiyat artışını yüzde 37,51 ile yeşil fasulye, yüzde 36,17 ile kabak, yüzde 18,90 ile sivri biber, yüzde 18,28 ile elma, yüzde 13,57 ile salatalık izledi. Fiyat artışı yeşil soğanda yüzde 9,55, kuru soğanda yüzde 9,47, kırmızı mercimekte yüzde 4,66, kuru kayısıda yüzde 2,15, havuçta yüzde 2,10, zeytinyağında yüzde 1,64, Ayçiçek yağında yüzde 1,59, yumurtada yüzde 1,20, yeşil mercimekte yüzde 0,99, dana etinde yüzde 0,85, nohutta yüzde 0,51, kuzu etinde yüzde 0,29 oldu” dedi.

 

-Üreticide de fiyat düşüşünde yeşil soğan, fiyat artışında ıspanak birinci-

 

Aralık ayında üretici fiyatlarında lahana, portakal, elma, yeşil mercimek, pirinç, kuru kayısı, kuru incir, Antep fıstığı, süt fiyatlarında değişim olmadığını bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:

“Üretici fiyatlarında en fazla fiyat düşüşü yüzde 24,70 ile yeşil soğanda görüldü. Aralık ayında üretici fiyatlarında fiyat düşüşünde yeşil soğanı yüzde 15,35 ile karnabahar, yüzde 12,22 ile limon, yüzde 11,54 ile maydanoz, yüzde 10,39 ile kırmızı mercimek, yüzde 8,15 ile patates, yüzde 5,73 ile domates, yüzde 5,57 ile pırasa, yüzde 1,18 ile kuzu eti, yüzde 0,99 ile iç fındık takip etti.

Aralık’ta üreticide en fazla fiyat artışı, yüzde 64,44 ile ıspanakta meydana geldi. Fiyat artışında ıspanağı, yüzde 46,29 ile yeşil fasulye, yüzde 46,15 ile sivri biber, yüzde 40 ile mandalina, yüzde 38,67 ile patlıcan, yüzde 32,35 ile kabak, yüzde 29,76 ile kuru soğan, 29,44 ile salatalık, yüzde 18,75 ile zeytinyağı, yüzde 17,86 ile kuru üzüm, yüzde 16 ile marul, yüzde 14,74 ile yumurta izledi. Fiyat artışı, kuru fasulyede yüzde 3,33, nohutta yüzde 2,73, havuçta yüzde 2,34, dana etinde yüzde 1,73 fiyat artışı oldu.”

 

-Fiyat değişimlerinin nedenleri-

 

Üreticilerde fiyatı artan ürünlere baktıklarında, fiyatı en fazla artan ıspanaktaki fiyat artışında, olumsuz hava koşulları nedeniyle bazı yerlerde hasadın yapılamaması etkili olduğunu belirten Bayraktar, şu bilgileri verdi:

“Yeşil fasulye, sivri biber, patlıcan, kabak, salatalıkta arzın örtü altından sağlanmasının yanı sıra ihracat dönemi olması da fiyatlara yansıdı. Zeytinyağında görülen fiyat artışında, önemli üretici ülkelerde rekoltede görülen düşüşün yanı sıra ülkemizde giderek artan talep etkili oldu.

Üreticilerde fiyatı düşen ürünlere baktığımızda, fiyatı en fazla düşen yeşil soğanda, talepteki daralmaya bağlı olarak fiyatlar geriledi. Karnabahar ve pırasa gibi kışlık sebzelerin hasat dönemi olması da fiyatlara yansıdı. Özellikle mandalinada bu sezon üreticilerimiz yaşadığı sıkıntı, limon üreticilerimizi de etkilemiş piyasada yaşanan durgunluk fiyatlarda düşüşe yol açmıştır.” 

Bayraktar, genel olarak değerlendirdiklerinde arz ve talepteki değişime bağlı olarak fiyatlarda artış ve azalışların meydana geldiğinin görüldüğünü bildirdi.

 

Seçilmiş ürünlerde 31 Aralık 2014 tarihi itibarıyla ortalama üretici, hal, pazar ve market fiyatları: (TL/Kg)

 

Ürünler

Üretici

Fiyatı (TL/Kg)

Hal

Fiyatı (TL/Kg)

Pazar

Fiyatı (TL/Kg)

Market

Fiyatı (TL/Kg)

Hal / Üretici

Fiyat Farkı

(Yüzde)

Pazar / Üretici

Fiyat Farkı (Yüzde)

Market / Üretici

Fiyat Farkı (Yüzde)

Domates

1,13

1,50

2,33

3,05

33,33

107,41

170,77

Salatalık

1,17

1,93

2,67

3,12

65,95

128,90

168,14

Sivri Biber

1,33

1,68

3,08

3,82

25,94

131,83

186,93

Yeşil Fasulye

2,66

3,60

4,47

5,38

35,21

67,76

101,96

Patlıcan

1,39

1,93

2,33

3,20

39,42

68,27

130,81

Kabak

1,34

1,82

2,54

3,40

35,24

89,21

153,14

Ispanak

0,74

1,08

1,92

2,51

46,40

159,01

239,19

Pırasa

0,75

0,83

1,50

2,14

11,71

101,07

186,46

Lahana

0,42

0,56

0,94

1,50

32,94

123,81

258,25

Karnabahar

0,91

1,12

1,79

2,32

22,71

96,89

155,38

Havuç

0,66

0,92

1,67

2,05

39,95

154,45

213,32

Marul (Adet)

0,58

0,80

1,65

2,02

37,93

184,48

247,47

Maydanoz (Adet)

0,12

0,20

0,51

0,77

73,91

343,48

569,57

Yeşil Soğan (Kg)

1,25

2,20

2,50

3,49

76,00

100,00

179,00

Kuru Soğan

0,73

0,90

1,25

1,37

23,85

72,02

88,23

Patates

0,83

1,23

1,75

2,06

49,19

111,69

149,40

Portakal

0,42

0,82

1,54

2,25

95,24

267,06

436,11

Mandalina

0,42

0,81

1,42

1,81

92,46

237,30

331,22

Limon

0,79

1,40

2,17

2,51

77,22

174,26

217,79

Elma

1,17

1,76

2,00

3,52

50,43

70,94

200,85

Kuru Fasulye

3,10

6,00

8,50

8,91

93,55

174,19

187,34

Nohut

2,26

3,60

5,88

6,61

59,29

159,96

192,37

Kırmızı Mercimek

2,07

3,00

4,13

5,05

44,93

99,28

143,90

Yeşil Mercimek

2,62

3,25

4,00

5,03

24,05

52,67

91,92

Pirinç (Osmancık)

2,75

4,60

6,13

7,35

67,27

122,73

167,42

Kuru Kayısı

11,00

 

18,50

31,90

68,18

190,00

Kuru Üzüm

3,30

 

8,50

8,74

157,58

164,90

Kuru İncir

5,50

14,50

23,80

163,64

332,67

Fındık (İç)

27,08

36,50

47,81

34,79

76,54

Antep Fıstığı

32,50

39,50

48,97

21,54

50,67

Yumurta

0,22

0,35

0,38

60,55

72,27

1 Litre Süt

1,15

3,15

173,91

Dana Eti

20,60

32,83

59,35

Kuzu Eti

20,88

37,88

81,43

Zeytinyağı

9,50

16,47

73,32

Mısırözü Yağı

6,41

Ayçiçek Yağı

5,31

Toz Şeker

3,62

Tavuk Eti

6,21

 

 

Not: Hal, pazar ve market verileri İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Mersin ve Bursa illerinden derlenen ortalama fiyatlardır. Üretici fiyatları ise ürünlere göre önemli üretim merkezlerinden derlenmektedir. Pirinç, kuru fasulye, nohut, kırmızı ve yeşil mercimek için belirtilen hal fiyatları toptan satış fiyatlarıdır.  Dana eti, kuzu eti, Antep fıstığı ve fındık fiyatı serbest piyasa fiyatıdır.

 

 

Seçilmiş ürünlerde market fiyatlarındaki aylık değişim:

 

 

Ürünler

 

 

 

28 Kasım 2014

(TL/Kg)

 

 

 

31 Aralık 2014

(TL/Kg)

28 Kasım 2014 /

31 Aralık 2014

Değişim (Yüzde)

Patlıcan

2,31

3,20

38,29

Yeşil Fasulye

3,91

5,38

37,51

Kabak

2,50

3,40

36,17

Sivri Biber

3,21

3,82

18,90

Elma

2,98

3,52

18,28

Salatalık

2,75

3,12

13,57

Yeşil Soğan

3,18

3,49

9,55

Kuru Soğan

1,25

1,37

9,47

Kırmızı Mercimek

4,82

5,05

4,66

Kuru Kayısı

31,23

31,90

2,15

Havuç

2,01

2,05

2,10

Zeytinyağı

16,20

16,47

1,64

Ayçiçek Yağı

5,23

5,31

1,59

Yumurta

0,37

0,38

1,20

Yeşil Mercimek

4,98

5,03

0,99

Dana Eti

32,55

32,83

0,85

Nohut

6,57

6,61

0,51

Kuzu Eti

37,77

37,88

0,29

Portakal

2,25

2,25

0,00

Toz Şeker

3,62

3,62

0,00

Pirinç (Osmancık)

7,35

7,35

0,00

Ispanak

2,51

2,51

0,00

Kuru Üzüm

8,74

8,74

0,00

Kuru İncir

23,80

23,80

0,00

1 Litre Süt

3,15

3,15

0,00

Mısırözü Yağı

6,41

6,41

0,00

Antep Fıstığı

49,07

48,97

-0,20

Kuru Fasulye

9,15

8,91

-2,69

Marul(adet)

2,08

2,02

-3,23

Tavuk Eti

6,43

6,21

-3,40

Fındık (İç)

49,62

47,81

-3,66

Maydanoz (Adet)

0,80

0,77

-3,75

Domates

3,19

3,05

-4,51

Mandalina

1,92

1,81

-5,51

Lahana

1,59

1,50

-5,60

Patates

2,27

2,06

-9,18

Pırasa

2,39

2,14

-10,59

Limon

2,94

2,51

-14,57

Karnabahar

3,26

2,32

-28,71

 

            Seçilmiş ürünlerde üretici fiyatlarındaki aylık değişim:

 

 

Ürünler

 

 

 

28 Kasım 2014

(TL/Kg)

 

 

 

31 Aralık 2014

(TL/Kg)

28 Kasım 2014 /

31 Aralık 2014

Değişim (Yüzde)

Ispanak

0,45

0,74

64,44

Yeşil Fasulye

1,82

2,66

46,29

Sivri Biber

0,91

1,33

46,15

Mandalina

0,30

0,42

40,00

Patlıcan

1,00

1,39

38,67

Kabak

1,02

1,34

32,35

Kuru Soğan

0,56

0,73

29,76

Salatalık

0,90

1,17

29,44

Zeytinyağı

8,00

9,50

18,75

Kuru Üzüm

2,80

3,30

17,86

Marul (Adet)

0,50

0,58

16,00

Yumurta

0,19

0,22

14,74

Kuru Fasulye

3,00

3,10

3,33

Nohut

2,20

2,26

2,73

Havuç

0,64

0,66

2,34

Dana Eti

20,25

20,60

1,73

Lahana

0,42

0,42

0,00

Portakal

0,42

0,42

0,00

Elma

1,17

1,17

0,00

Yeşil Mercimek

2,62

2,62

0,00

Pirinç (Osmancık)

2,75

2,75

0,00

Kuru Kayısı

11,00

11,00

0,00

Kuru İncir

5,50

5,50

0,00

Antep Fıstığı

32,50

32,50

0,00

1 Litre Süt

1,15

1,15

0,00

Fındık (İç)

27,35

27,08

-0,99

Kuzu Eti

21,13

20,88

-1,18

Pırasa

0,79

0,75

-5,57

Domates

1,19

1,13

-5,73

Patates

0,90

0,83

-8,15

Kırmızı Mercimek

2,31

2,07

-10,39

Maydanoz (Adet)

0,13

0,12

-11,54

Limon

0,90

0,79

-12,22

Karnabahar

1,08

0,91

-15,35

Yeşil Soğan

1,66

1,25

-24,70

 

Sıkça Sorulan Sorular – 27.01.2015

1) Eski üyelerimizi nasıl kayıt edebiliriz?
Cvp: Oda modülünün altında Eski Üye İşlemleri ve Eski Üye İşlemleri (TC Olmayan) alanından kayıt edebilirsiniz.

2) Eski Tüzel Üyelerimizi nasıl kayıt edebiliriz?
Cvp: Oda modülünün altında Üye-Üye İşlemlerinde açılan ekranda Tüzel Üye Ekle ile kayıt edebilirsiniz.

3) Delegesi olduğu köy-mahalle bilgisi gelmiyor.Nasıl ekleyebiliriz?27
Cvp: Bu alan Mernis sorgusuyla kontrol edilen bir alandır.Gelmeyen köy-mahalleleri zobis@tzob.org.tr adresine bildirdiğiniz takdirde, tarafımızdan ilgililere iletilerek sorun çözülecektir.

4) Üye işlemlerinde Aktif Dönem Güncelleme nedir?
Cvp: İstediğniz yılı seçip güncelle dediğinizde, o yıla ait girmiş olduğunuz tüm kayıtlarınızı görebilirsiniz.