Türkiye Ziraat Odaları Birliği

Vatan Hürriyet Ekmek

ZOBİS
ZOBİS
Türkiye Ziraat Odaları Birliği > Haberler > 15 Mayıs Dünya İklim Günü

15 Mayıs Dünya İklim Günü

-15 Mayıs Dünya İklim Günü…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:  “Özellikle sanayideki hızlı gelişim ve insan faaliyetleri sonucu atmosfere verilen sera gazlarındaki artış ile günümüzde iklim değişikliği kavramı daha önemli hale gelmiştir”

-“Ülkemiz iklim değişikliği etkilerinin yoğun hissedileceği Doğu Akdeniz Havzası’nda yer almaktadır”

-“Son yıllarda artan doğal afetler, ülkemizde iklim değişikliği yaşandığının bir göstergesidir”

-“Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre zarar oluşturan meteorolojik olağanüstü olay sayısı 1963 yılında 329 iken, 2015’te 781, 2016’da 654, 2017’de 598 olmuştur”

-“İklim değişikliğinin etkisiyle afetlerin artması, tarımsal faaliyetleri riske atmaktadır. Artan doğal afetlerin tarım sektörüne verdiği zararların azaltılması, beklenen afetlere karşı önlem alınabilmesi artık daha önemlidir”

-“İklim değişikliğinden en ağır biçimde etkilenecek olan yoksul kesimlerin ve küçük çiftçilerin korunması ve desteklenmesi için kalıcı politikalar geliştirilmelidir”

-“Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak yaşanan doğal afetlerin tarım sektörüne ve üreticilerimize verdiği zararları sıkı bir şekilde takip etmekteyiz”

 

Ankara – 15.05.2018 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, özellikle sanayideki hızlı gelişim ve insan faaliyetleri sonucu atmosfere verilen sera gazlarındaki artış ile günümüzde iklim değişikliği kavramının daha önemli hale geldiğini, Türkiye’nin de iklim değişikliği etkilerinin yoğun hissedileceği Doğu Akdeniz Havzası’nda yer aldığını bildirdi.

Bayraktar, 15 Mayıs Dünya İklim Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, iklim değişikliğinin yalnızca coğrafyalar üzerinde değil, insan yaşantıları üzerinde de önemli bir faktör olduğunu söyledi.

İklimde meydana gelen değişimlerin tarih boyunca uygarlıkları derinden etkilediğini ifade eden Bayraktar, “Özellikle sanayideki hızlı gelişim ve insan faaliyetleri sonucu atmosfere verilen sera gazlarındaki artış ile günümüzde iklim değişikliği kavramı daha önemli hale gelmiştir. İklim değişikliğinin çok ciddi çevresel ve sosyo-ekonomik sonuçlara yol açabilecek çok yönlü ve karmaşık bir sorun olduğu ve bunların sebep olacağı etkilerin gelecek nesillerin yaşamını tehdit eden bir unsur olacağı bilinmektedir” diye konuştu.

 

-Akdeniz Havzası’nda, yağışların azalması ve kuruma belirtileri-

 

İklim değişikliği konusunda yürütülen uluslararası düzeyde çalışmalara dikkat çeken Bayraktar, şöyle devam etti:

“Bu konuda çalışan Hükümetlerarası iklim Değişikliği Paneli (IPCC) raporlarında, iklim sistemindeki ısınmanın kesin ve 1950’lerden beri gözlenen değişikliklerin çoğunun bin yıllık bir zaman dilimine kadar benzeri görülmemiş düzeyde olduğu belirtilmektedir.

Yine hazırlanan raporlarda iklim değişikliği nedeniyle, 2030 yılı senaryolarına göre artacak olan olası tehlikeler; sıcak hava dalgaları, orman yangınları, kuraklık, şiddetli yağışlar şeklinde sıralanmıştır.

Türkiye de iklim değişikliğinin etkilerinin yoğun hissedileceği Doğu Akdeniz Havzası’nda yer almaktadır. IPCC’nin raporlarında iklim değişikliği karşısında en hassas bölgelerden birisi olarak belirtilen Akdeniz Havzası’nda, yağışların azalması ve kuruma belirtilerine dikkat çekilmiştir. 

Ülkemizde iklim değişikliği konusunda çalışmalar yapılmakla birlikte Türkiye’nin Akdeniz Havzası’nda yer alması konuya daha fazla önem verilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Bu çerçevede, iklim, iklimdeki değişiklik ve değişebilirliklerin izlenmesi ile iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı yürütülecek olan uyum konuları oldukça önemlidir.”

 

-“2017 yılında 598 olağanüstü meteorolojik olay gerçekleşmiştir”

 

Son yıllarda artan doğan afetlerin, ülkemizde iklim değişikliği yaşandığının bir göstergesi olduğunu söyleyen Bayraktar, şu bilgileri verdi:   

“Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM) sıcaklık verilerine göre, 1981-2010 yılları arası normal sıcaklık değeri 13,5 derece olarak tespit edilmiştir. 2017 yılı Türkiye ortalama sıcaklığı ise 14,2 derece gerçekleşerek, Türkiye ortalama sıcaklıklarının 0,7 derece üzerine çıkmıştır. Bu sonuçla 2017 yılı, 1961 yılından itibaren yapılan ölçümler dikkate alındığında Türkiye için en sıcak 9’uncu yıl olmuştur.

İklim değişikliğinin etkileri ile son yıllarda maksimum sıcaklık değerlerinin artması, yağışların şiddetli ve belirli bölgelerde yoğunlaşarak gerçekleşmesi, ani sıcaklık değişikliklerinin yaşanması doğal afet sayısının artmasına neden olmuştur.

Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre 1940-2009 yılları arasında zarar oluşturan meteorolojik olağanüstü olay sayısı 1963 yılında 329 olay olarak tespit edilmişken, 2009 yılından itibaren olağanüstü meteorolojik olaylar artış göstermiştir. 2009 yılında 461, 2010 yılında 555, 2011 yılında 324, 2012 yılında 538, 2013 yılında 461, 2014 yılında 500, 2015 yılında 781, 2016 yılında 654, 2017 yılında 598 olağanüstü meteorolojik olay gerçekleşmiştir.

2017 yılında zarar oluşturan meteorolojik olağanüstü olayların oransal dağılımı ise fırtına ve hortum yüzde 36, şiddetli yağış ve sel yüzde 31, dolu, yüzde 16, kuvvetli kar yüzde 7, yıldırım yüzde 4, çığ ile don yüzde 1,5 ve diğerleri yüzde 1 den küçük olarak gerçekleşmiştir.”

 

-“Afetlerin artması, tarımsal faaliyetleri riske atmaktadır”-

 

Artan doğal afet olaylarının tarım ürünlerine verdiği zarara dikkat çeken Bayraktar, “iklim değişikliğinin etkisiyle afetlerin artması, tarımsal faaliyetleri riske atmaktadır. Artan doğal afetlerin tarım sektörüne verdiği zararların azaltılması, beklenen afetlere karşı önceden önlem alınabilmesi, artık daha önemlidir” ifadelerini kullandı.

Tarımın iklim koşullarına bağlı olarak yürütülen bir faaliyet olduğuna dikkati çeken Bayraktar, şöyle devam etti:

“Yapılan bilimsel çalışmalar ve ürün bazındaki senaryolar, bugüne kadarki tablonun daha da olumsuza gideceği yönündedir.   

Bu gerçeklerden hareketle Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak yaşanan doğal afetlerin tarım sektörüne ve üreticilerimize verdiği zararları sıkı bir şekilde takip etmekteyiz. Birliğimizce her yıl üretim dönemi başlangıcından sonuna kadar; üreticinin karşılaştığı afetler takip edilmekte, afet sonrası üretici ziyaretleri gerçekleştirilmekte, neden olan zararlara ilişkin hasar tespit çalışmaları yapılmakta, ortaya çıkan sonuçlar hasar tespit raporu olarak ilgili kurumlara iletilerek, çiftçilerimizin mağduriyetine çözüm yolları aranmaktadır.

İklim değişikliğinin etkilerinden erken ve en ağır biçimde etkilenecek olan yoksul kesimlerin ve küçük çiftçilerin korunması ve desteklenmesi için kalıcı politikalar geliştirilmelidir.”